Alevilik: „Müslüman Alevilik“ ve „Ali’siz Aleviliğ‘e kısa bir bakış

 

Muhafazakâr-İslam ya da ilk başlarda ılımlı İslam olarak tanımlanan AKP, günlük yaşama müdahale etmeye başlamasıyla, Kemalist modernitenin yarattığı nesilleri, Alevileri ve egemenden farklı olan diğerlerini korkutan bir tehlike durumuna gelmiştir. Dün yani cumhuriyet ile birlikte bir devlet dini haline gelen Sünnilik, bugün her yanıyla iktidarda bulunmaktadır. Dün Kemalist merkezin denetiminde çoğunluk olmanın getirdiği ve yerelde her türlü ayrıcalığını sürdüren Sünni İslam, bugün merkezide esasta ele geçirerek, merkezi ve yerel olarak bütün avantajları kullanarak bir siyasal ve maddi baskılanma ile birlikte kültürel baskı yapacak kadar tehlikeli bir duruma gelmiştir.

Kemalist Cumhuriyet ve takipçileri devletlerini laik olarak tanımlamıştır. Laikliği ise din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak yorumlanmıştı. Kemalist Cumhuriyet, 1923’te halifelik ve medrese eğitimini kaldırır, 1925’te tekkeler ve zaviyeler kapatılır, 1926 yılında „medeni nikâh“ zorunluluğu getirilir ve imam nikâhını kaldırma vb. şeriat yasalarından kopmuş olsa da Sünni Müslümanlık, Cumhuriyetten önce nasıl egemense cumhuriyetten sonrada egemen ve ayrıcalıklı olarak kaldı. Siyasal İslam, sonraki yıllarda halkın mücadelesini engelleyebilmek için siyasal, eğitimsel ve maddi olarak desteklenmiş ve balayını yaşadığı AKP ile iktidar sürecine kadar geldi, getirildi. Laiklik, Kemalistlerin yaptığı gibi sadece din ile devlet işlerinin ayrılması olarak tanımlanamaz. Laiklik dinlerden birinin egemen kılınması devlet dini haline getirilmesi hiç değildir. Gerçek anlamda bütün dinler arasında eşit mesafede durduğunda laik bir devlete dönüşmüş olur. Bildiğiniz gibi bu Türkiye Cumhuriyeti din ve devlet islerini birbirinden ayırsa da hiç bir zaman laik bir devlet olmadı. Çünkü laiklikte, düşünce, inanç, din ve vicdan sorunları bireyler arasındaki ilişkilerin konusudur ve bu alan özgür olmalıdır. Devletin görevi de, iste bu bireyler arasındaki alanın özgürlüğünü güvence altına almaktır: Herhangi bir kişi, grup ya da akımın kendi görüşünü, inancını başkalarına zorla kabul ettirmesini önlemek ; özellikle de, kendi olanaklarını, yani devlet iktidarı ve mekanizmasını, şu ya da bu inanç ve dinin hizmetine sunmamaktır.

AKP nin „Alevi açılımı“ nin aslında Aleviliği egemen olan (Sünni Müslümanlık) yani resmi ideoloji ile tanimlama hakki olmamasina rağmen tanimlamasi ve diğer yandan daha önce Aleviliği „sapkınlık“ olarak görmesine ve bugün Aleviliği müslamanlık olarak tanımlamaya çalişmasının tutarsızlığı ve bir o kadar da tehlikeli yanına „Alevilikten Devlete; Gölge Etme Baska Ihsan Istemez!“ başlikli yazimizda değinmiştik.

Erdogan‘ın yani AKP nin „Alevi açılımı“ adı altında Aleviliğin kendi icinde kimlik tanımlamasi farklılığını, bugün gelişen ve toplumsal bir hareket durumuna gelen Alevi hareketini zayiflatmak icin kullanmaktadir. Alevilerin, kendilerini doğru tanimlamalari önemlidir. Tarihsel ve siyasal çalişmalarla derinleştirilebilir.(Ki bu kapsamda calişmalar yapilmis, yapilmaya devam etmelidir) Bugün egemen olandan farkliginin (boyutu ,kapsami ve niteligi acisindan) daha doğrusu varlığının kabul edilmesi için yürütülen mücadelede parçalanmaya izin verilmemelidir.

Aleviliğin, İslamiyet ile benzerlik ve farklılığını, tarihsel olarak anlatmak bu yazinin kapsamini aşacaği icin biz sadece bazi pratik ve herkes tarafından anlaşılabilir bazı kıriterler üzerinden değerlendirme yapacagiz. Islamiyet doğuşundan sonra iki ana parçaya ayrilmıştır. Biri bilinen adiyla Sünni digeri ise Şii‘liktir. Ister Sünni olsun ister Şii olsun her ikisindede temel meselelerde bir ortaklık bulunmaktadır. Her ikisinin ibadet yeri camidir, her ikisinin ibadet bicimi namazdır ve her ikisindede aylarin sultani ramazandir, bu ayda oruclarini tutarlar..

Alevilik ıle İslamiyetin bu temel konularinda bir benzerlik var mi ona bakmamız gerekir. Ancak Aleviliğin parçali olmasindan bazi yerlerde İslamiyetin temel yanlarına uyanlar bulundugu gibi buna uymayanlar da bulunmaktadir. O zaman bu pratik kıriterlere göre değerlendirme yapmak sonuçlarının doğruluğuna gölge düsürmez mi? Evet doğru bir şekilde alınmadığında karmaşıklaştırmaktan başka bir şeye yaramaz. Alevilerin yaşadigi bölgeler arasindaki farklılıkları bilimsel bir yöntemle incelenerek ayrıştırılabilinirse dogru sonuçlara varılabilir. Dogada, bugün yaşayanlarin ve geçmiste yaşamis, nesilleri ortadan kalkmis canli türlerinin tanimlamada yardimci olan fosiller bulunmaktadir. Bu fosiller yardımıyla milliyonlarca yil öncesine gidilebilmektedir. Bu fosillerin çürümeden bugüne kadar gelmesi hava ile ilişkisinin kesilmesinin sonucudur. Alevilik hakkinda yazili belgeler olmadığı ve sadece sözlü tarihe sahip olmalarının yaninda, günümüzde çeşitliliğe sahip olmasi işi biraz daha karmaşıklaştırmaktadır.   Alevi topluluğunda gecmisten bugüne en az olarak bozulmadan gelen yerleri tespit etmemiz gerekir.. Aleviler dağınık olduğu ve çoğunlukla Sünni topluluklarla iç içe yaşadığı için etkileneceklerdir. Ancak bu birbirinden etkilenme doğal bir seyir izlememiştir. Egemen ve çoğunluk olanın baskısı sonucu aleviler bir dönüşüm (daha dogrusu asimilasyon) yaşamıştır. Nasıl ki hava ile temasa girmeyen canlı ölüleri fosil değeri kazanmışsa, alevilikte fosil değerı taşıyan yani bozulmanın en az olduğu yerleri tespit etmemiz gerekir. Bunu tespit edebildiğimizde doğru sonuçlara yaklaşmış oluruz. Alevilerin çoğunluk olarak yaşadığı tek yer Dersim‘dir. Dersim aleviligi aslinda bizi geçmis orjinal alevilige götürmemizi saglayacak önemli bir alandir. Nasil ki bir fosil yüzyillar öncesi bir canli tipini tanimamızı sağlıyorsa, Dersim Aleviliğinin böylesine bir önemi vardir. Aleviler tek Dersim‘de esas çoğunluga sahip bir yerde yaşadiklarından ve egemen olandan etkilenme olasılığının en az olduğu yer olmasından kaynaklıdir.

Şimdi sorumuzu sorabiliriz; Dersım Aleviliginde, Şiilik ve Sünnilikte esasta aynı olan ibadet yeri, ibadet biçimi ve ramazan orucu varmıdır? Dersim aleviliğinde yukarida saydığımız, ibadet yeri , ibadet biçimi ve oruç vb. İslamiyetin temel meselelerinde hiç bir benzerliği bulunmamaktadir. Alevilik ile islamiyet arasindaki mesafeyi anlamak açısından şu fıkrayı burada anlatmak yerınde olacaktır. “ Bir gün bir kizilbas. sunni olan köylülere yakalanir. Yakaladiklari kizilbasa sorarlar. Söyle bakalim sen müslümanmisin? Tabii hemen kizilbas , elhamdulıllah müslümanim der. O zaman ikinci soruyu sorarlar: o zaman İslamin şarti kaçtir? Bizimki düsünür, düsünür, düsünür ve onbeş der. Bu cevap üzerine başlarlar kizilbaşi dövmeye. Dövülen kizilbaş bir ara bir firsatini bulur ve ellerinden kaçar ve yakalayamayacakları kadar yüksek bir yere çıktığında döner ve bağırır: Onbeş az geldi herhalde, yüz nasil yüz’ der. Dersim alevileride, yukaridaki kizilbaş gibi kendilerini müslüman olarak görürler. Onlarin müslümanlığı sadece sözde kendini oraya bağlamaktan başka hiç bir anlamı yoktur. Ali’ye bağlarlar, kerbelaya bağlarlar ama onlarin temel konulardaki yaklaşımları ile hiç bir benzerligi bulunmamaktadır. Şiiler Alevilerle Ali ve Ehlibeyte ortak olsalarda, ibadet yeri, ibadet biçimi ve ramazan orucu vb.noktalarda alevilere uzak ancak Sünnilik ıle esasta ortaktırlar. Yukarida belittiğimiz gibi ramazan orucunu tutar. Namaz kilar ve cami si vardir. Alevilikte, kendilerini Ali ve Kerbalaya bağlamak dişinda bunlarin hiç biri yoktur.

Osmanlının yayılma süreci aynı zamanda müslümanlığın yayılması anlamına gelmektedir.Bu başta Aleviler ve farklı olanın kılıçtan geçirilmesi ve katledilmesidir. Alevilerin, Ali ve Ehli beyit (kerbala ) ile kendini tanımlamaları (asimilasyonu) en belirgin dönem olarak Osmanli ile Şah İsmail arasındaki siyasal çelişkilerde Şah İsmail safında yer almaları sürecinde başlamıştır. Osmanlının Sünni- İslam dinini kabul etmeyerek, Şah İsmail döneminde Şiilikle kurdukları iliski sonucu onlardan etkilenerek evlerinin üzerine Ali ve Ehlibeyit çatısını inşa etmişlerdir. Ellhamdulillah Müslüman olma daha sonra artan katliamların korkusu ile bu daha fazla söylenen ve egemen (Sünni-İslam) olanla aynı olduğunu söylemeleri, kendi kimliğini gizleme ve onun gibi davranma daha da artmıştır.

Dersim Aleviliğinde, cami, namaz, ramazan orucu, hac vb.hiçbir benzerliklerinin olmaması şu anlama gelmektedir: Aleviliğin müslümanlıkla bir alakası yoktur. Evlerinin üzerine kurdukları çatının bir Şii projesı olması ve evlerin dış çeperine yazdıkları‘ elhamdulillah müslümanız‘ disinda hiç bir ortaklığının olmaması, bize Aleviliğin, Ali‘siz Alevilik olarak tanımlanmasını daha gerçekci ve doğru olduğunu göstermektedir.

Aleviligi, islamiyettin aydinlanmaci hali olarak görmek bizce yine dogru degildir. Dedigimiz gibi Alevilik islamiyetin reforma edilmis hali degildir. Hic bir din kendi icinde yasadigi bu degisikliklerle (reform vb.) onun ibadet yeri, ibadet bicimi, oruçlarina , dini liderlerine takilan ünvanlardan hiç birinde bir değişiklik yaratmamıştır.. Sadece onun yorumlanmasinda ortaçağin ürünü olan kendini çağa uygun hale getirmesi yaşanmistir. Alevilikten olmayan bir şeyle ondan kopulduğunu söylemek Aleviliğin yanlış tanımlanmasına neden olur. Ayrıca Alevilerin geri ve orta kesimini İslamyetle birleştirmekten başka bir şeyede yaramaz.

Yukaridaki yaptigimiz kisaca değerlendirmeler bizce Alevilik, kendilerinin dediği gibi “elhamdulillah müslümaniz“ seklinde niteleme disinda müslümanlikla hic bir alakasi olmayandır.

15/06/2012   Aras Tekin

‚Alevi Açılımı‘ yürüttüğünü ileri süren AKP hükümetinin dün yürürlüğe koyduğu ‚[Mekansal Planlar Yapım Yönetmeligi‘ne göre yerleşim planlarında150 metre arayla mescit, 250 metre arayla cami yapımına izin çıktı. İmar Kanunu ibadethanelerin yapımı konusunda ‚lüzumlu yerlere yapılabilir‘ derken,yeni kanunla birlikte yürürlükten kaldırılan yönetmelikte de sadece ibadethaneler için ayrılacak alan büyüklügü veriliyor. Ayrıca yeni yönetmelik ibadethane olarak sadece cami ve mescitleri sayarken, cemevlerine yer vermiyor.]

Cemevlerini ibadethane olarak görmeyen AKP, kendi ibadethaneleri olan cami ve mescit için kısa mesafelerde inşa edilmesinin kanunlarını çıkarırken, [çocuk bahçesi, oyun alanı, kreş.anaokullar ve ılkokullar için 500 metre; ortaokullar için bin metre ve liseler içinse 2500 metre olarak belirliyebiliyor.]

-Köşeli parantez içinde olan bölüm 15.06.2014 te www.ınternethaber.com‘da haber olarak gecmiştir.