ATİK’li tutsaklar için Uluslararası Sempozyum

semPolitik iktidar hukuku eleştirisi ve ATİK’li tutsaklar için Nünberg’de uluslararası sempozyum düzenleniyor

Almanya (20-02-2016) ATİK Aktivistlerine yönelik yargılama örneğinden hareketle, “Politik İktidar Hukuku Eleştirisi İçin Uluslararası Sempozyum” adıyla düzenlenecek olan sempozyum Almanya’daki “129a ve 129b maddelerindeki siyasi cezalandırma hukukuna karşı” ve “Siyasal iktidar baskılarına karşı uluslararası direniş hakkını savunmak için” başlıklarıyla 20 Şubat tarihinde yapılacak.

Uluslararası Sempozyum etkinliğinin çağrıcısı kurumlar şunlar: IAPL (Halkların Avukatları Uluslararası Birliği), AZADÎ e.V. (Kürt Hukuki Yardımlaşma Derneği), MAF-DAD e.V.(Uluslararası Hak ve Demokrasi Derneği) ve KIZIL YARDIM Örgütü – Federal Yönetim Kurulu.

Federal Organize Komitesi tarafından yapılan açıklama ve program şu şekilde:

“15 Nisan 2015 tarihinden beri dokuz devrimci Almanya Bavyera eyaletinin farklı cezaevlerinde gözaltında bulunmaktalar. Alman Adalet Bakanı’nın talimatıyla TKP/ML üyesi oldukları iddiasıyla kapsamlı bir polis operasyonu sonucu devrimciler gözaltına alınmışlardı. Ayrıca şu an; İsviçre’de gözaltında bulunan Mehmet Yeşilçalı’nın da Almanya’ya iade edilmesi söz konusudur. Mehmet Yeşilçalı’nın da Almanya’ya iadesi gerçekleşirse, büyük bir ihtimalle 2016’nın ilk bahar aylarında, Münih’de Eyalet Yüksek Mahkemesi’de, duruşmalar başlayacaktır.

Müslüm Elma, Erhan Aktürk, Dr. Banu Büyükavcı, Dr. Sinan Aydın, Haydar Bern, S. Ali Uğur, Musa Demir, Sami Solmaz, Deniz Pektaş ve Mehmet Yeşilçalı ile birlikte toplam 10 devrimci, 2002’de yürürlüğe giren ceza kanunun 129 b yasası kapsamında, ”yurt dışında faal olan terör örgütü” olarak lanse edilen,  -Türkiye Komünist Partisi/ Marksist Leninist TKP/ML – üyesi olmakla suçlanmaktalar. İddianemede geçen suçlamaların içinde en çok dikkat çeken olgu; tutsakların Suriye’de bulunan Kürdistan’ın Kobanê / Rojava bölgesinin kurtuluşu mücadelesine ve demokratik otonomi projesi inşasına katıldıkları ve bunun bir ”suç unsuru” olarak yer almasıdır!

TKP/ML Almanya’da ne yasaklı ne de “AB-Terrör listesinde” bulunan bir örgüttür. Soruşturmalar, gözaltılar ve yargılamalar bu yüzden ilerici göçmen kişilere ve kuruluşlara karşı- ama aslında, dünyanın dört bir yanında bulunan demokratik ve devrimci mücadele güçlerine karşı- hükümetler, iktidarlar eliyle siyasi yargılama başlatarak onları kriminalize etme çabalarının yeni bir aşaması olarak görülmelidir. Gözaltında bulunanların arasında Avrupa’da göçmenlerin en eski  demokratik ve solcu örgütlerinden biri olan ve kuruluş öncesinde de varolan olan örgütlerle birlikte 40 yılı aşkın bir süredir eşitlik, halkların kardeşliği ve demokrasi uğruna kesintisiz aktif mücadele sürdüren Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) aktivistleri de bulunmaktadır.

Gözaltında bulunanlar devrimci insanlar, Bavyera eyaletinin ayrı ayrı cezaevlerine tek kişi olarak konulmuş ve ilk başlarda tamamen izole edilmiştiler. Avukatların verdiği itiraz dilekçeleri ve duyarlı ulslararası kamuoyunun kitlesel protesto eylemleri sonucu total izolasyon koşulları kısmen kaldırılmıştır. Lakin gelinen aşamada halen tutsaklar, avukatları ve aileleri arasında gözetimsiz iletişim sağlanamamakta- avukatlar ve müvvekilleri arasında geçen yazışmalar dahi cezaevi yönetimi tarafından düzenli okunmaktadır. Özgür savunma hakkı ihlal edilmektedir. İzolasyon altındaki tutukluluk koşulları, uluslararası arenada, insan hakları örgütleri ve sol muhalefer tarafından uzun zamandır eleştirilmekte ve haklı yere “piskolojik şiddet” olarak tanımlanmaktadır.

Alman Adalet Bakanlığı’nın emriyle Federal Savcılığın hazırladığı iddianamedeki bilgiler tamamen Türk istihbarat birimleri tarafından verilmiş olduğu için, bu sözde deliller zaten baştan şüphelidir ve dolayısıyla bu yargılama merasimi de, AKP hükümetinin halkları bölme ve hak arayanı baskılama politikasına çanak tutmaktadır. Türk İstihbarat bilgileri çoğunlukla hukuka aykırı yollardan ve/ya işkenceyle temin edildiği için, geçmiş zamanlarda bu bilgilere dayalı sözde belgeler, uluslararası mahkemeler tarafından geçersiz görülmüş ve üstelik yüzlerce yargılamanın adil olmadığına somut olarak kararverilmişti.

Almanya Federal Savcılığı, Polisi ve Hukuk Kurumları böylece AKP rejiminin yalancı istihbarat anlayışına itiraz bile etmeden yaslanarak, onun anti-demokratik politikalarının uzantısı olma durumuna düşmektedir. Böylece Kürtlere, Alevilere, Müslüman olmayan topluluklara, solculara ve sosyalistlere karşı aylardır linç ve katliam politikası uygulayan ve düşünce özgürlüğü, toplanma, örgütlenme ve koalisyon özgürlüğü gibi temel hakları ortadan kaldıran böylesine anti-demokratik bir hükümeti açıktan desteklemiş oluyorlar.

Bir taraftan Türk İstihbaratı, Türk milliyetçileri, MHP’li faşistler, İslamcı-Faşist örgütlerin sempatizanları ve Salafistler Almanya’da istihbarat birimleriyle birlikte hareket ederek  Kürtlere, solculara ve sosyalist kişilere ve kuruluşlara karşı yaptıkları saldırlarla anılırken, diğer taraftan ise Almanya’da ilerici-demokratik-devrimci örgütler ve kişiler Alman hükümetinin emriyle takip edilmekte ve insanlık dışı devlet baskılarına maruz bırakılmaktalar.

Bu baskılara en geçerli örnek 22 yıldır Almanya’da geçerli olan anlamsız PKK yasağıdır. PKK ve Kürt Ulusal Kurtuluş Mücadelesi örgütleri  Avrupa’nın hiç bir ülkesinde Almanya’daki kadar bu denli güçlü bir takibata ve baskıya maruz kalmamaktadır. Fakat,  Avrupa Birliği ülkeleri ikiyüzlüce Kürt örgütlerinden Türkiye ve Orta Doğu’da daha “stratejik barış siyaseti izleyen bir angajman” beklediklerini de dillendirmekteler. Şimdilerde Almanya’da 7 Kürt aktivisiti tutuklu bulunmaktadır: Kenan BAȘTU, Ahmet ÇELIK, Mustafa ÇELIK, Mehmet DEMIR, Bedrettin KAVAK, Ali ÖZEL ve Abdullah ȘEN. Onların yıllardır verdiği siyasal ve ulusal kurtuluş mücadelesi -Türkiye’de de olduğu gibi – Almanya’da da artık terör olarak nitelendirilmektedir.

”Politik iktidar hukuku anlayışlarına karşı uluslararası sempozyum” adı altında organize ettiğimiz bu etkinlikte uluslararası kamuoyunun ilgisini bu antidemokratik ve haksız davalara çekmek ve devrimci politik tutsaklarla uluslararası dayanışmayı yükseltmek istiyoruz. Bunu yaparken de uluslararası bir hak olan ”direnme hakkı”ndan yararlanıyoruz. Almanya’nın tarihinde kanıtlanmış de olduğu gibi; sömürgelere, emperyalizme, faşizme ve dini fanatizme karşı bütün uluslararası özgürlük mücadelelerin de gösterdiği olgu -Heinrich Böll’ün de bizden önce barizce tespit ettiği gibi; “direniş bir özgürlük hakkı”dır. Direnmek meşru bir hak değildir sadece, aynı zamanda da bir gerekliliktir. Berthold Brecht’in sözleriyle: “hakkın haksızlığa dönüştüğü yerde direniş bir sorumluluktur”.

Bu yüzden uluslararası arenada bütün ilerici ve devrimci kişi ve kuruluşları Almanya’da hukukî yaptırımlarla karşı karşıya kalan ilerici-demokratik, devrimci örgütleri ve kişileri siyasi ve pratik manada aktif olarak desteklemeye çağırıyoruz. Özgürlük ve direniş hakkımızı kararlılıkla savunmak için enternasyonal dayanışma eylemlerine ve 20 Şubat’ta Nürnberg’de gerçekleştirilecek uluslararası sempozyuma katılınız.”

Program:

09:00 – Uhr – Ulaşım Ve Açık Büfe

09:45 – Uhr – Başlama Ve Açılış Bilgileri

10:00-10:30 – Açılış Konuşması:

Prof. Dr. Júlio da Silveira Moreira – Halkların Avukatları Uluslararası Birliği (İAPL) Başkanı ve Latin Amerika Entegrasyonu Federal Üniversitesi (UNILA) görevli Profesörü, Parana, Brezilya.

10:30-13:00 Birinci Oturum

Sunucu: Murat Çakır, Rosa Luxemburg Vakfı Hessen Müdürü

  1. a) AKP İktidarı sürecinde Orta-Doğu, Kürdistan ve Türkiye’de Politik Gelişmeler:

Konuşmacı: Dr. Haluk GERGER, Siyasal Bilimci, Yazar, Orta-Doğu Uzmanı / Ankara

  1. b) Türkiye’de yurtseverlere ve sosyalistlere karşı siyasi iktidar hukuku ve infaz uygulamaları:

Konuşmacı: Ercan KANAR, Avukat Ve İnsan Hakları Aktivisti / İstanbul

  1. c) Geçmişten günümüze Türkiye’de insan hakları ihlalleri

Konuşmacı:Eren KESKİN, Avukat Ve İnsan Hakları Aktivisti / İstanbul

14.00-15.00 Uzun Mola

14:00-16:30 İkinci Oturum

Sunucu: Stephan KUHN, Müslüm Elma’nın Avukatı, Frankfurt

  1. a) ATİK Aktivistlerine yönelik yargılamanın siyasal ve hukuksal analizi

Konuşmacı:Frank JASENSKI, Avukat / Gelsenkirchen

  1. b) Almanya ve Avrupa’da ”anti-terör” yasaları üzerinden demokrasi aşınması

(özellikle yasama, yürütme ve yargı üzerinden):

Konuşmacı:Dr. Peer Stolle, Araştırmacı Avukat, Berlin

  1. c) Alman Ceza Hukuku 129a ve 129b maddelerine bağlı verilen yargı kararlarının

ve siyasal takibatların eleştirel analizi:

Konuşmacı:Berthold FRESENIUS, Avukat / Frankfurt/Main

16:30-17:00 Kısa Mola

17:00-19:30 Üçüncü Oturum

Sunucu: Heike Geisweid, Avukat, Demokrasi Ve Uluslararası Hukuk Derneği, MAF-DAD Başkanı

  1. a) Kürt Özgürlük Mücadelesi aktivistlerine karşı  Alman Ceza Hukuku (129 b)           kapsamındaki baskıcı uygulamalar:

Konuşmacı: Dr. Elmar Millich, Kürt Hukuki Yardımlaşma Derneği-Köln

AZADİ Başkanı)

  1. b) Almanya’da göçmenlerin ve politik sürgünlerin kriminalize edilmesi:

Konuşmacı: Süleyman Gürcan, Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Komitesi, UPOTUDAK-ATiK

  1. c) Almanya’da politik sol akımlara karşı sürdürülen baskıcı uygulamalar:

Konuşmacı: Henning v. STOLTZENBERG, Kızıl Yardım-Federal Yönetim Kurulu Üyesi

  1. d) Mehmet Yeşilçalı’nın İsviçre’den Almanya’ya iadesine dair yorum:

Konuşmacı: Marcel BOSONNET, Mehmet Yeşilçalı’nın Avukatı / Zürih

  1. e) İngiltere’de politik örgütlerin kriminalize edilmesi:

Konuşmacı: Saleh MAMON, Öğretmen, Örgütlenmelerin Kriminalize Edilmesine Karşı Kampanya (CAMPACC)-Sözcüsü

19:00  Politik (İktidar) Hukukuna Ve Baskılara Karşı Bildirge

Bildirgenin sunulması, tartışılması, onaylanması ve akabinde basın konferansı

19.30 Uhr Etkinliğin Kapanışı