AvEG-Kon: Deniz Kalan’a Özgürlük!

Almanya’da Anayasayı Koruma Teşkilatı ile bağlantıları ortaya çıkmış olan NSU adlı faşist çetenin 9 göçmeni katletmesini protesto eden ve Anayasayı Koruma Teşkilatının lağvedilmesini talep eden yürüyüşlere katılan Young Struggle üyesi Deniz Kalan, 21 Nisan 2012’den beri tutuklu. Deniz K., 31 Mart 2012’de Nürnberg’de aynı amaçla yapılan yürüyüşe katılmak ve polisin yürüyüşe saldırması sonucu çıkan arbedede polisi bir bayrak sopasıyla öldürmeye teşebbüs etmek iddiasıyla tutuklandı.

Alman devletinin istihbarat kurumu olan Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın faşist çetelerle bağlantıları ve 9 göçmenin katledilmesinde suç ortaklığı geçen yıl ortaya çıkmıştı. Yıllar önce, gelişen tepkiler sonucu faşist NPD partisini kapatma davası açıldığında da, NPD’nin yönetici kadrolarının önemli bir kesiminin İstihbarat Teşkilatı’nın elemanları olduğu açığa çıkınca, kapatma davasından vazgeçilmişti. NSU adlı faşist cinayet çetesinin işlediği suçları gizleyenin de yine polis teşkilatı olduğu ortaya çıkmıştı.

NSU çeteleriyle bağlantıları olan İstihbarat Teşkilatının bilgisi dâhilinde işlenen katliamları araştırmak bir yana, hedef saptırmak amacıyla bu katliamları “dönerci cinayetleri” olarak tanımlayan, göçmenlerin kendi aralarındaki rekabetten dolayı kendilerinin işlediğini iddia ederek göçmenleri suçlayan, sözde katliamı araştırma adına İstanbul’a giden “komisyonların” katliamları açığa çıkarması beklenemez. Bütün gizleme çabalarına rağmen bu katliamlar açığa çıkınca, devlet temsilcilerinin sahte gözyaşları dökmesi ve kendilerini aklamaya çalışması bir şey değiştirmez. Kamuoyu baskısı sonucu sorumluları açığa çıkaracağını açıklayan ve meclis araştırma komisyonu kuran Alman devleti, bu süreçte arşiv belgelerinin yok olduğunu açıklayarak, araştırma komisyonunun göstermelik olduğunu ve kendi sorumluluğunu gizlemeye yöneliktir.

9 göçmenin katledilmesiyle ilişkin ortaya çıkan veriler, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın, Nazi cinayet şebekeleriyle iç içe çalışan ve onları koruyan bir teşkilat olduğunu göstermiştir. İçişleri Bakanlığı ve Başbakan bu teşkilatın sorumlularıdır. 9 göçmenin katledilmesinde sorumluluğu olan herkes hesap vermeli ve Anayasayı Koruma Teşkilatı lağvedilmelidir. Münih’te yapılan ve birkaç Nazi’nin yargılandığı mahkeme, bütün suçlulara ve özellikle Anayasayı Koruma Teşkilatına dokunmadığı için göstermeliktir. Almanya’da Young Struggle ve antifaşist gençliğin dile getirdiği “katliamların sorunlularının yargılanması ve Anayasayı Koruma Teşkilatının lağvedilmesi” talebi, haklı ve meşru bir taleptir.

Alman devletinin, polis, savcı ve mahkeme gibi kurumları aracılıyla bu talepleri dile getiren antifaşist gençliğe yönelik saldırıları, gözaltı ve tutuklamaları, işlenen suçları örtbas etmeye ve bu talebi dile getirenleri sindirmeye yöneliktir. Antifaşist gençliği susturmak isteyen Alman polisi ve mahkemesi, önce bu talepleri dile getiren Nürnberg’deki yürüyüşe saldırmış, yürüyüşe katılanları yaralamıştır. Polis burada da saldırganlığının ve işlediği suçun üzerini örtmek için, ellerindeki bayraklarla kendilerini korumaya çalışan antifaşist gençleri komplo iddialarla suçlamıştır. Deniz K.yı hapiste tutmak için önce “bayrak sopasıyla bir polisi öldürmeye teşebbüs”ten suçlayan ve sonra iddianamede bunu “beş polisi öldürmeye teşebbüse” çıkaran komplolara hiçte yabancı değiliz. Polis komplosuna dayalı Deniz K. iddianamesi ve Nürnberg Mahkemesinin kararı, hukukun egemen sınıfın hizmetinde ve onu korumak için olduğunu bir kez daha göstermektedir. Deniz K. davası, Alman devlet politikasına karşı gelenlere yönelik devletin politik bir tavrıdır.

Deniz K.ya kurulan komplo tutmadı

Deniz K.’ya yönelik düzmece suçlamalarla kurulan komplo daha ilk mahkemede patladı. Deniz K.yı tutuklayan polis, onu önce elindeki bayrak sopasıyla kasklı ve tam teçhizatlı polislerden birini öldürmeye teşebbüsten suçladı. Sonra antifaşist gençliğe duyduğu öfkeyi gösteren düzmece suçlamaları beş kata çıkardı ve Deniz K.yı 5 polisi öldürmeye teşebbüsten ve yanı sıra daha birçok ceza maddesinden suçladı. Hedefi, Deniz’in özgürlüğünü en az 10 yıl kısıtlamaktı. Polisi göstericilere vahşice saldırtmak, göstericileri yaralamak, ardından polisi mağdur, asıl mağdurları da suçlu göstermek, Türkiye gibi ülkelerden de alışık olduğumuz burjuva hukuk sisteminin bilinen kirli bir yöntemiydi.

Deniz K., tutuklandığından 6 ay sonra ilk defa mahkemeye çıkarıldı. Birkaç gün süren mahkemede polisin komplosu teşhir edildi, iddiaların sahte olduğu ortaya çıktı. Polisin önceden kendi yasalarını ve kurallarını ihlal ederek savcılığa iddianame hazırladığı ve savcılığında bunu bir parçası olduğunu davayı izleyenler de görmüştür.

Deniz K.ya verilen ceza siyasidir!

Nürnberg Ceza Mahkemesi, Deniz K.ya yönelik komplonun ortaya çıkmasına rağmen, Kasım 2012’de Deniz K.ya 2,5 yıl hapis cezası vererek, devletin antifaşist gençliği sindirmeye yönelik saldırısının bir parçası olduğunu gösterdi. Dava, politik bir dava ve verilen karar da politik bir karardır.

Deniz K. davası ve verilen karar, Alman hukuk sisteminin devlete muhalif olan ve haklı talepler dile getiren antifaşist gençliğe ve herkese gözdağı vermeyi ve sindirmeyi amaçlamaktadır.

Bu dava, Almanya’da düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarının ne kadar sınırlı olduğunu da göstermektedir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırları, devlete, onun kurumlarına ve saldırılarına dokunmamakla sınırlıdır.

Deniz K. serbest bırakılmalıdır!

Deniz K. demokratik ve meşru olan gösteri hakkını kullanmıştır. NSU adlı Nazi çetesinin, İstihbarat Teşkilatının bilgisi ve desteği dâhilinde işlediği katliamlar dolayısıyla sorumluların yargılanmasını ve Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın lağvedilmesini talep etmek meşru bir haktır. Sorumlular ve dolayısıyla yargılanması gerekenler, sadece tetiği çekenler değil, aynı zamanda suç ortağı olanlardır. Bu haklı ve meşru talebi dile getiren gösteriye saldıranlar ve düzmece senaryolarla Deniz K.yı tutuklayanlardır.

AvEG-Kon olarak, tüm devrimci, demokrat ve ilerici kurumları, 1 yıldır tutuklu bulunan Deniz K.nın serbest bırakılması için 19 ve 20 Nisan’da yapılacak olan eylemlere katılmaya çağırıyoruz.

 

Deniz K. serbest bırakılmalıdır.

 

AvEG-Kon

Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu

14 Nisan 2013