Avrupa’da Sınıf Teorisi’nin 50. yıl vesilesi ile düzenlediği paneller başarıyla sonuçlandı!

Sınıf Teorisi’nin, Avrupa’nın birçok merkezinde “72 Nisan Güneşi’nin 50. Kuruluş Yılında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın Tarihsel Çıkışı ve Politik İktidar Mücadelemizde Çizgisinin Rolü, Dünyada, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Öne Çıkan Politik Gelişmeler ve Devrimci Görevlerimiz” gündemi ile gerçekleştirdiği paneller başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Tertip Komitesi adına yapılan açıklamada, panel katılımcılarına teşekkür edildi.

Sınıf Teorisi’nin, Avrupa’nın birçok merkezinde “72 Nisan Güneşi’nin 50. Kuruluş Yılında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın Tarihsel Çıkışı ve Politik İktidar Mücadelemizde Çizgisinin Rolü, Dünyada, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Öne Çıkan Politik Gelişmeler ve Devrimci Görevlerimiz” gündemi ile gerçekleştirdiği paneller başarılı bir şekilde gerçekleştirildi.

Paneller, Nisan ayı içinde, Almanya, (Stuttgart, Frankfurt, Köln, Berlin), Fransa (Mulhaus ve Paris), Londra ve İsviçre (Zürich) de gerçekleştirildi. Yine planlama dahilinde olan Avusturya-İnsburg paneli mayıs ayının ilk haftasında gerçekleşecek.

Her panelde farklı kurumlardan temsilcilerin yer aldığı genel tartışma sürecine, Marksist Teori, Partizan, Ekim ve Sınıf Teorisi temsilcileri konuşmacı olarak katılım sağladı.

Tertip Komitesi de yapılan panellere ilişkin açıklama yaptı. Yapılan panel etkinliğine katılan kurum ve bireylere teşekkür eden Tertip Komitesinin yaptığı açıklamanın tam metni şöyle;

72 Nisan manifestosunun 50. kuruluş yılında düzenlediğimiz bu faaliyette, fikirlerini bizlerle paylaşan, yaratılan canlı tartışma ortamına emek katan tüm devrimci dost kurum ve yoldaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Teorik, ideolojik, dünyada ve Türkiye-Kuzey Kürdistan’da güncel politik gelişmelere dair karşılıklı fikirlerin, canlı tartışma ortamında ortaya konduğu panellerde, bir başka olumluluk olarak öne çıkan, katılımcı kitlenin tartışmaya aktif olarak katılması, soru ve fikirleriyle tartışmalara politik-ideolojik-teorik zenginlik katması olmuştur. Katılımcı kitlede öne çıkan bu sahiplenme, ilgi, eleştirel bakış açısı ile devrimci görevlere dair duyarlılık, devrimci ve komünist güçlerin sürece dair görevlerinde daha ileri bir düzey ortaya çıkaracağı gibi, pratik görevlerin icrasında da bir dinamizm oluşturduğu kanaatindeyiz. Bu anlamıyla, panellerin organize edilmesinde pratik emek katan yoldaşlarımız, panellere katılım sağlayan devrimci dostlarımız, yoldaşlarımız bu planlamamızın daha verimli geçmesinde güçlü bir sahiplenme bilinciyle hareket etmişlerdir. Devrimci mücadelemizin tüm görevlerinde, bu bilincin hep daha ileri düzeyde temsil edilmesi, her devrimci çalışmanın kitlesel tarzda örgütlenmesi ve devrimci pratik-politik sonuçlar yaratması bağlamında anlamlıdır, gereklidir.

72 Nisan Manifestosu, Kaypakkaya Komünist Çizgisi ile Türkiye-Kuzey Kürdistan Devriminde Nitel Bir Doğruluştur!

 Enternasyonal proletaryanın Türkiye-Kuzey Kürdistan taburu, komünist toplum yürüyüşümüzün rehberi partimizin kuruluşu, Komünist Önder Kaypakkaya ile, Kaypakkaya’da, 72 Nisan komünist çizgisi ile bir bütündür. Bu anlamıyla, partimizin kuruluşunu, tarihsel anlamda temsil ettiği komünist niteliği kavramak, Kaypakkaya’yı anlamak-kavramak anlamına gelir. 50 yıl önce “herkesin gözleri önünde göndere çekilen bu bayrak”, kuruluşundaki komünist nitelik ve proletaryanın devrimci savaşına stratejik önderlik misyonuyla, devrimci diyalektikle ilerlemenin en ileri mevzisini temsil etmektedir. Çünkü 72 manifestosu ile, Türkiye-Kuzey Kürdistan sahasında, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in, pratik-politik varlık kazanarak, ezilenlerin eylem kılavuzu olması gerçekliği somut değer kazanmıştır. Diyalektik-tarihsel yöntem analiziyle, ilerici tarihsel mirası üzerinden ayağa doğrultulan proletarya ve ezilenlerin siyasal çizgisi, Kemalist ideolojinin ilericilik atfedilen “cumhuriyet” paradigmasından köklü olarak kopmuş, Kemalist ideolojinin gerici-faşist sınıf mahiyeti bilimsel olarak tahlil edilerek, proletarya ve ezilenlerin kurtuluş mücadelesi bilimsel silaha kavuşturulmuştur. Bu tarihsel çıkışın özü, dönemin bilimsel sentezlerinden öte, ideolojik-politik olarak üzerinde yükseldiği zemin ve tarihsel-diyalektik materyalist yöntem konusundaki berrak bakış açısıdır. Devrimin karargahlarından emperyalizm, kapitalizm, faşizm ve her türden gericiliğin en zayıf halkalarına vurarak tecrübeye dönüşen, BPKD deneyimi ile Marksizm-Leninizm’in yeni bir nitel aşaması olan Maoizm’in ideolojik-politik zemine ayaklarını basarak, görkemli devrimci tarihsel birikimin üzerinden yükselen Kaypakkaya çizgisi, Suphi’ler sonrası yaşanan 50 yıllık siyasi felcin ideolojik-politik-örgütsel doktirini olan pasifist-parlamenterist-revizyonist çizgiyi alt ederek, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimini tarihsel kökleri ile buluşturmuştur. Büyük Proleter Kültür Devrimini İdeolojik-teorik ürünü olarak, Komünist önder Kaypakkaya tarafından, bu tarihsel miras ve geleneğin ebelik ettiği koşullarda tarih sahnesine çıkmış proletarya partisi, 50 yıllık mücadele ısrarıyla, devrim-sosyalizm ve yüce komünizm yürüyüşümüze kurmaylık yapmakta, yitirdiklerimizin cüreti ve kararlılığını, tarihsel sürekliliği içinde, ulaştığı yeni sentezlerle, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimine önderlik yapma iddiasını sürdürmektedir. Komünist önderimiz Kaypakkaya, dönemin öne çıkan reformist-revizyonist-pasifist-parlemantarist sağ tasfiyeci anlayışlara karşı komünizm sancağını dalgalandırırken, o aynı zamanda, doğmatik-statükocu, ezberci, devrimi hazır reçetelere indirgeyen anlayışlara da cepheden meydan okumuştur.

Kaypakkaya ve O’nun fikirlerinin sistemli hale geldiği komünist kurmayın tarihsel çıkışını, sınıf mücadelesinin güncel tüm görevlerini icra etmede doğru anlamak-kavramak ve devrim sahasındaki tüm gelişmeleri tarihsel sürekliliği içinde ele alarak, ezilenlerin devrim yürüyüşü için doğru paradigmalar oluşturmak, toplumsal gelişmeler ekseninde Kaypakkaya çizgisinin hükmüdür. Kaypakkaya’nın tarihsel çıkışını, 71 silahlı devrim kopuşu içinde genellemek, bura üzerinden devrimci rol ad etmekle sınırlamak, bu tarihsel çıkışı ve Kaypakkaya özgülünde temsil edilen komünist çizgiyi görmemek anlamına gelir. Bu aynı zamanda tarihsel hakikati görmemektir. Türkiye Devrimci hareketinden önemli bir kesim, hala bu gerçeği anlamaktan uzak, genel devrimci kahramanlık, işkencedeki direnme tavrı ve silahlı devrim perspektifiyle sınırlı bir sahiplenme tutumu içindedir. Yukarda özetlediğimiz gibi, Bu Kaypakkaya’yı eksik anlamaktan öte, temsil ettiği komünist çizgiyi öteleyen bir sahiplenmedir.

MLM bir doğmalar bütünü değil, ideolojik-kuramsal köklerinden kopmayarak tarihsel gelişmelere uygun devrimci paradigmalar oluşturan, her tarihsel koşulun niteliğine uygun sentezlerle proletarya ve tüm ezilenlerin kurtuluş mücadelesine önderlik eden, bilimsel eylem kılavuzudur. Bir tarihsel koşulun doğrularını, tarihsel gelişmenin her evresinde yanılmaz-evrensel doğrular olarak ele almak, bilimimizden uzaklaşmadır. Kaypakkaya çizgisinin temsiliyetinin de özü budur. Kaypakkaya, tarihsel-diyalektik metotla toplumsal gerçeğin analizidir, ulaşılan bilimsel sentezlerdir. Silahlı devrim perspektifinin, tarihsel koşullara göre alacağı biçimin stratejik örgütlenmesi, kitlelerin bu devrimde özneleştirilmesidir. Strateji-taktik ilişkisinde bilimsel ele alış, Komünist partisinin devrimin her aşamasındaki önderlik rolü, Ordu-cephe stratejik silahların doğru kavranışı vb gibi temel kuramsal meselelerde tayin edici çizgidir Kaypakkaya. Ama Kaypakkayacılık adına, dünün tarihsel koşullarına uygun doğru sentezleri, tarihsel gelişmeleri yadsıyarak, her sürecin politik sentezleri olarak savunmak, statükoculuktur-doğmatizmdir-kaba materyalizmdir.

Gerçekleşen panellerde, Teorik-ideolojik-politik bir çok kuramsal meselelerde ( proletarya iktidarı, , Devrimimizin niteliği ve yolu, silahlı mücadelenin stratejik biçimi, Sosyalizmin sorunları, Strateji ve taktik mücadele ilişkisi, Örgütsel birlik, ittifak siyaseti, eylem birlikleri vb gibi başlıklarda) olduğu gibi, Kaypakkaya çizgisinin tarihsel mahiyeti ve günümüz sürecinde bilimsel temsili konusunda canlı tartışmalar yaşandı. Canlı ve verimli politik polemikler, devrimci düzey korunarak ifade edildiği sürece, daha doğru sonuçlar yaratacaktır. Gerçekleştirdiğimiz panellerde, önemli fikir farklılıkları, devrimci düzey korunarak ortaya konmuş, buda katılımcı kitlenin de olumlu tutumuyla tartışmaları verimli kılmıştır.

 Emperyalist Savaş, İşgal ve İlhak Gerici Dünya Sisteminin Kanlı Yüzüdür. Emperyalist Savaşlara Karşı Proletaryanın Enternasyonalizm Bayrağı ile Mücadele Etmek, Günün Ötelenemez Görevidir!

Emperyalist-kapitalist dünya gericiliğinin insan ve doğayı yok edilişine dönük yaşanan barbarlık tehdidi, emperyalist bloklar arasında süren hegemonya çatışmalarıyla, savaş, işgal ve ilhaklar tarzında boyutlanarak sürmektedir. Emperyalist hegemonya stratejilerinin keskin çatışması altında yaşanan işgal ve ilhaklar, bölgesel düzlemde süren gerici savaşlarla icra edilmekte, nükleer savaş tehdidi dahil, konvansiyonel silahlarla insanlığın geleceğine yönelmektedir. Arap yarımadası, Ortadoğu, Afganistan ve Ukrayna’da yaşanan gerici savaş ve işgal, barbarlığın somut-güncel yıkım ve talanını ifade etmektedir.

Türkiye-Kuzey Kürdistan’da büyük katliam ve kıyımlarla, kapsamlı sömürü ve baskılarla hüküm süren AKP-MHP faşist bloğunun Erdoğan liderliğindeki tekçi-ırkçı açık faşizm sultası, emekçi halkın üzerine karabasan gibi çöken vahşi zulmü ile karşı karşıyadır.

Gerek dünyada ve gerekse de coğrafyamızdaki bu kapsamlı baskı koşulları, savaş ve ilhak hali, ezilenlerin dünyasında yeni bir öfkeye dönüşmüş, kitlelerin sistemle hesaplaşması eylemleriyle, devrimci savaş için önemli bir dinamik oluşturmuştur.

Bu dinamikle devrimci çizgide buluşmak isteyen her devrimci-sosyalist-komünist güç her şeyden önce, örgütsel-politik süreçlerini daha ileri düzeyde merkezileştirmek zorundadır. Emperyalist barbarlığın savaş ve işgallerle dünyayı kan gölüne çevirdiği bir tarihsel kesitte, Enternasyonal komünist bir merkezin olmaması tarihsel anlamda büyük bir sorundur. Her coğrafya komünist hareketi, bu sorunu çözme konusunda ciddi bir çalışma yürütme görevi ile karşı karşıyadır.

Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yaşanan politik gelişmeler de, devrimci-komünist güçlerin omuzlarına önemli tarihsel görevler yüklemektedir. Süreci doğru okumak, stratejik planlamalara uygun devrimci taktikler geliştirmek, her devrimci öznenin politik yönelimi olmalıdır.

Birlik, eylem birlikleri, ittifak siyasetimiz gibi başlıklar, dünyada ve coğrafyamızda yaşanan politik gelişmeler ışığında gündeme geldi ve her panelist kendi anlayışı ekseninde bu meselelere dair fikirlerini ortaya koydu.

Önemli fikir farklılıkları, ideolojik mücadele zemininde doğru tartışıldığında, verimli sonuçların oluşmasına vesile olmuştur/ olacaktır. 50. kuruluş yılımızda gerçekleştirdiğimiz paneller de, izah ettiğimiz başlıklar çerçevesinde verimli geçmiştir. 50. kuruluş yılımızın coşkusu ile, Şan olsun Kaypakkaya’ya ve O’nun temsil ettiği komünist çizgiye..