Avrupa’yı Aydınlatan Kızıl Yıldız

ADKH (09-01-2018) Komünist enternasyonal hareketin öncü kadınlarından olan ROSA LUXEMBURG ve Karl LIEBKNECHT’in 99’uncu ölümsüzlük yıldönümüne girerken, yine Ocak ayında ölümsüzleşen  Enternasyonal proletaryanın büyük önderi LENİN’i  Ekim devriminin 100’ncü yılında coşkuyla selamlıyoruz

Kısa bir ömüre sığdırılmış devasa, ödünsüz bir yaşam. ‘‘Dünyayı sarsan 10 günden’’ yüzyıla yayılmış bir teori ve pratik.

Rosa’yı ve dava arkadaşlarını ölümsüz kılan, insanlık tarihi için yaşanabilir bir dünyayı hayal olmaktan çıkarıp yaşanır kılarak, günümüzün ihtiyacı olduğunu yeniden ve yeniden tüm ezilenlere gösteriyor olmasıdır.  Yeniyi yaratma felsefesini, düşünmeyi ve üretmeyi bir yaşam biçim olarak pratikleştirdiler ve elbette üretim ilişkilerinin devrimci dönüşümü ile birleştirebildikleri için hâlâ  Yaşasın Devrim diyebiliyoruz. Bu mücadele de özellikle yaşadığı dönem itibariyle  Avrupa’da tartışmaların ana eksenini oluşturan ve her Ocak ayında Sosyalizmin sembolleri olarak anılarına yürüyüş düzenlenenlerden biri olan (Lüksemburg, Liebknecht, Lenin) Roza Lüksemburg ayrı bir yerde durmakta.

Bir  kadın ve bir Sosyalist. Burjuvazi için fazlaca tehlikeli. Yoldaşlarının kimileri için düşünsel özelliğini, farklılığını ve cüretini defalarca ispatlamış olmasına rağmen, kadın önder olması elbette kafalarındaki fotoğrafa uymayacaktı. Bütün ön yargılara karşı verdiği mücadele de iyi bir ekonomist, felesefeci ve siyaset biliminde doktorin yaparak Avrupa ve Almanya  devriminin ana eksenini oluşturdu. Ve Lenin O’nun yaşamını özetleyen cümleyi kurdu  ‘’O bir  kartaldı‘’ Sosyalizmin Kızıl kanatlı Rosa’sı.  ‘’Devrim için çarpışmak O’nun en büyük mutluluğuydu. O, keskin bir kılıç, canlı bir devrim aleviydi’’ diye tanımlıyordu Clara Zetkin.  Ölümünden bir  gün önce Rote Fahne (Kızıl Bayrak)‘de ki son yazısında  ‘‘Kum üzerine kurulu sizin düzeniniz.Devrim daha yarın olmadan yine doğrulacaktır ve sizleri dehşet içinde bırakıp şunu haykıracaktır:  Vardım, Varım, Var olacağım‘‘ O günden bugüne Rosa kadınlara kendi sloganlarını yaratmasını  sağladı.

Yüz yıl önceki mücadelenin bugünkü karşılığı sokaklar da yankısını buluyor. Polonya‘da kürtaj yasasının iptali, İran’da ‘’ Yolsuzluğa, yoksulluğa ve diktatörlüğe’’ karşı protesto gösterileri, dahası  faşist molla rejimine geri adım attıran kadınların, örtünmeye karşı  yürüttükleri mücadele sayesinde  baş  örtüsü zorunluluğunun esnetilmesi.  Ve yine Orta-Doğu’nun göbeğinde dünyaya açılan Rojova’lı kadınlar, en barbar gericiliğe karşı özgürleşme yolunda önemli mesafeler katettiler. Ayrı coğrafyalar da emperyalist işgale ve kapitalist sömürüye karşı kadınların mücadelesi, tarihsel miraslarının yarattığı birikimle güçlenmeye devam edecektir. Çünkü, sistemin asırlardır nesneleştirdiği kadının,  özgürlük bilincini nasıl kuşanmaları gerektigini Rosalar, Claralar, Olgalar, Ciang Cingler, kadın mücadelesini Sosyalizm perspektifiyle ele alarak, bize yol gösterdiler, göstermeye devam edecekler.

Rosa’dan bugüne uzanan bu görkemli mücadele tarihini ve Ekim Devrimini Selamlıyoruz !  Devrimin ilerletici gücüne emek katan, can veren, Rojova’dan Parise, Katalonya’dan İran’a, Kuzey Kürdistan’a, devrimin tarihi koşullarını yaratanları Ekim Devriminin bilinciyle selamlıyoruz !  Bu biliniçle  Avrupa’da yaşayan Türkiye ve Kuzey Kürdistanlı kadınlar olarak bugün, Filistin’li, Kürdistan’lı, İran’lı, Cezayir’li ve faşizmin zindanlarında  direnen tutsak kızkardeşlerimiz için kadının ve insanlığın eşitlik ve özgürlük mücadelesinde Rosa’nın şiarıyla yürüyoruz VARDIK VARIZ VAROLACAĞIZ…

Yaşasın Özgür, Örgütlü Mücadelemiz !

Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!

AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ