Ovacık’ta “Söz, yetki, karar Ovacık halkına” şiarıyla DHF’nin öncülüğünde kurulan Ovacık Halk Dayanışması’nın adayı olarak Belediye Başkanı seçilen Fatih Mehmet Maçoğlu’yla yerel seçim sonuçları ve yerel yönetim anlayışına dair bir röportaj gerçekleştirdik
DERSİM (08-04-2014)-Ovacık’ta “Söz, yetki, karar Ovacık halkına” şiarıyla DHF’nin öncülüğünde kurulan Ovacık Halk Dayanışması’nın adayı olarak Belediye Başkanı seçilen Fatih Mehmet Maçoğlu’yla yerel seçim sonuçları ve yerel yönetim anlayışına dair gerçekleştirdiğimiz röportajı paylaşıyoruz.
HG: Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Beklediğiniz bir sonuç muydu?
Yıllardır demokrasi mücadelesi verilen bu coğrafyada doğru programla halka giderseniz aslında elde edilmek istenenleri gerçekleştirmiş olursunuz. Çünkü bu topraklar demokrasi mücadelesinde çok bedeller ödemiştir. Bundan kaynaklı böyle bir şey olacağından şüphemiz yoktu.
HG: DDHD’nin yerel seçimleri “Söz yetki karar Ovacık halkına” şiarıyla kazanması önemli bir başarı. Bu başarı sonucunda nasıl tepkiler aldınız?
2009 da başlayan, 2014 te Hozat, Mazgirt ve Ovacık’ın da bir parçası olduğu DDHD’de “Söz, Yetki, Karar Ovacık Halkına” şiarıyla başlatılan bu mücadele halkın coşkusuyla karşılandı. Bu başarı Ovacık halkı tarafından uzun süredir umut edilen bir bekleyişin meyveleri olarak algılandı.
HG: Ovacık’ta DDHD’nin yerel yönetime gelmesi özellikle burjuva basında “Komünist belediye” başlığı altında gündeme oturdu ve tartışmalara vesile oldu bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu süreç bugün başlayan bir süreç değildir. 2004’te başlayıp 2009’da Hozat ve Mazgirt’te kendisini hissettirmiştir. Bu kazanılmış mevzilere 2014’te Ovacık eklenmiştir. Bizler Devrimci Halkçı Yerel Yönetimler anlayışını Mazgirt ve Hozat’ta ki deneyimler üzerinden ileriye taşıyacağız. Her ne kadar yerel yönetim süreci içerisinde gündeme gelmiş olsa da aslında 1970’lerden beri bu topraklarda, bu siyasal yapıda birçok insan komünist siyasal düşünceye sahip olduğu için çok bedel ödedi. Demokrasi mücadelesinde yitirilenlerin ardından biz ardılları olarak burada demokratik haklarımızı da kullanarak, devrimci yerel yönetim programına denk düşen halkın çıkarlarının ön planda tutan bugünün medyasında “Komünist Belediye” olarak dillendirilen programımız çerçevesinde bir umut olmaya başladık. Çünkü mevcut siyasal iktidar ülkede birçok demokrasi kuvvetleri ve muhaliflerini çok sert bir şekilde bastırarak onlara yaşama hakkı tanımamaya başladı. Burada ki bu yönelim demokrasi mücadelesinin bir mevzisidir. Bu mevziyi biz ezilenler olarak ileri bir boyuta taşıyıp, diğer bölgeleri etkileyecek ve ezilenlerin mevzisini diğer alanlarda da hissettireceğiz.
HG: Devrimci halkçı yerel yönetimler anlayışını savunuyorsunuz. Nasıl bir yerel yönetim anlayışı bu? Neler yapacaksınız? Geçtiğimiz günlerde de basında ulaşımın ücretsiz olacağı, su fiyatlarının düşürüleceğini dair bilgiler yer aldı?
Öncelikle devrimci yerel yönetim anlayışımız, mahallelinin kendi sorunları ile ilgilendiği bir mahalle meclisi, kadın sorunları ile ilgilenen kadın komisyonu, gençlik sorunları ile ilgilenen gençlik komisyonu, engelli sorunları ile ilgilenen engelli komisyonlarının temsiliyet düzeyinde halkın meclisine gönderdikleri temsilcileri ile keza, mahalle muhtarlarının, toplumun önde gelen kişilerinin, sendika ve dernek temsilcilerinin de içinde bulunduğu halkın meclisini bu ilçe yönetiminin başına geçmesi, üretenin halk yönetenin de halkın somut karşılığı olduğu devrimci halk meclislerinin kendi coğrafyasında yönetime geçmesi ve kendi sorunlarını ve çözümlerini kendilerinin oluşturduğu bir yönetim şekli oluşturmak. Önümüzdeki 5 yıl boyunca su fiyatlarının hiç yükseltilmediği, ulaşımın da ücretsiz olarak sunulduğu bir programı hayata geçirmek için çaba harcayacağız.
HG: Bu yerel yönetimin sosyalistler için bir “sınav” olduğu tartışılıyor. Bu sizin omuzlarınıza nasıl bir yük yüklüyor?
Aslında bu ülkenin medyasının, özlem duyduğu ütopik olarak gördüğü, bir zamanların öcüsü olarak algılanan sosyalist programın karşılığı özgürlük ve demokrasidir. Halka karşı haddimizi bilerek omzumuzdaki bu yükün ağırlığını da biliyoruz. Bu yükün asıl sahibi halktır. Dünyada da bunun örnekleri çoktur. Halkın bu yükün altından kalkacağından hiç şüphem yoktur. Örgütlü bir halk, bunu başaracaktır.
http://www.halkingunlugu.net/