Cins ayrımcı politikalara karşı, kadının enternasyonal dayanışma günü olan 8 Mart’ta haklarımız için alanlardayız!

adkh logoADKH (18-02-2014) Ataerkil sistemlerin kıskacında kadın olmak, kadına yaşamın her alanında esaret zincirlerinin vurulması anlamına gelmektedir. Kapitalist üretim ilişkilerinde ise kadın sömürünün iki katına maruz kalmakta ve bu yüzden iki yönlü mücadele, iki yönlü örgütlenme ihtiyacının bilinci  ile uyanışa geçmektedir. Bu uyanış, dünya kadınlar günü olarak sembollesen 8 Mart 1857 de New York’lu kadın işçilerin yarattığı miras üzerinden yükselmekte ve bugün halen kadınların kapitalizme, ataerkil toplumsal sisteme karşı isyan niteliğini taşımaktadır. Dünyanın bir çok yerinde kadınlar çalıştıkları eşdeğer işe karşın erkeğe nazaran daha az para  kazanmaktadırlar.

Ülkelere göre bu fark Almanya`da 21.6 %( OECD arastirmasi: 2012), Isvicre`de 18.4% (BFS: 2010), Fransa`da 14.7(Gender Pay Day: 2011), Turkiye`de 20 % (TUIK) oranlarindadir. Bu cinsiyetçilik kadınların meslek seçimlerinde , kariyer yapmalarında karşılarına engel olarak çıkmakta. Kadınların görülmeyen ev içi emeği ise burjuva devletlerinin ekonomisini rahatlatırken, kadını dört duvara ve geleneksel toplumsal rollere hapsetmekte ve birey olarak kimliksizleştirmektedir. Bugün sınıflar gerçekliğinin hakimiyetinde insanların doğal bir varlıktan öte iş gücü olarak görülüp kullanılması kapitalizmin niteliğidir. Bu iş  gücü ne kadar ucuz ve ne kadar üretici olursa, kapitalizm ve günümüz tekelleri bundan bir o kadar kar elde eder. Bu yüzden işçinin çalışma koşulları, emeğinin karşılığı kapitalistler için hiçbir önem taşımaz. Tıpkı geçmişin New York’lu tekstil işçisi kadınları ve günümüz yakın tarihinde “Bangladeş”(2013) de kar hırsı ile ölüme terk edilen işçilerinde görüldüğü gibi kapitalizm sömürmeden ayakta duramaz. İnsanlık dışı olan bu toplumsal sistemin kadına tanıdığı sözde özgürlükler kadını ayakta tutamamakta ve kapitalizmin doymak bilmeyen kar hırsı ile kadinin emeğinin yanı sıra bedenini de sınırsız bir şekilde sömürmekte, metaya dönüştürmektedir.

Yoksul ülkelerde tekeller üretim sürecine çocukları da dahil ederek, çocuk işçilerini burjuvazi demokrasisin karanlık yüzüne hapsedip, görülmez kılarken,  bilim insanını doğaya ve insanlığa yabancılaştıran amaçlarla kullanmaktadır.(DISK_AR Cocuk Isciligi Raporu 2013)  Kendi krizleri içerisinde pervasızlaşan sistem kadını kürtaj ya da doğurganlığını teşvik edici politikalar ile tanımlayıp, kadının bedenine müdahale etmektedir. Kapitalist sistemin ezen  ve ezilen ilişkisinde ADKH olarak ezilenin bayrağında bir taraf olarak yürüttüğümüz bu toplumsal mücadelede cins mücadelesini yükseltmeyi amaç edinmekteyiz.

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak mücadelenin sembolü olan 8 Mart`ı ne bir anma günü ne de sadece bir kadınlar günü olarak tanımlıyoruz. Aksine 8 mart kadının sınıfsal, cinsel sömürüye başkaldırışının ifadesidir, katmerleşen sömürüye isyandır. Kadınları toplumsal sorunların çözümünde  kapitalizme karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Yaşamın tüm alanlarında örgütlenerek, bu mücadelede hayatını kaybeden onlarca kadının direnişlerinden öğrenerek, özgürlük mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.

Kadının özgürleşmesinin ancak ve ancak  dönüştürücü ve değiştirici gücünü kullanarak toplumsal mücadelede yer alıp ona öncülük etmesi  bilinci ile, yaşasın enternasyonal kadın dayanışması, Yaşasın cins eşitliği mücadelemiz, diyoruz.

8 Mart kadının özgürlük ateşini, direniş kıvılcımıyla tutuşturduğu isyan günüdür!

8 Mart pratiği Rojova da direnen Kürt kadınlari ve Gezi Parkındaki cesaretli kadınlardir.

8 Mart cinsel, sinifsal sömürüye karşı kadınların mücadele günüdür.

AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ

Mart 2014