Cumartesi Anneler eylemi 725’inci Haftada İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin önünde 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç için eylemdeydi
HABER MERKEZİ (16-02-2019) 700’üncü haftasından itibaren Galatasaray Meydanı’na girişi yasaklanan Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, eylemini 725. Haftada İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin önünde yaptı. Yoğun polis baskısı altında yapılan eylemde 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un akıbeti soruldu.
Eylemde basın açıklamasını Maside Ocak okudu. 725 haftadır kayıplarını aradıklarını, akıbetini sorduklarını belirten Ocak devletten bunları sorgulamanın bir hak olduğunun altını çizerek “Uluslararası hukuktan kaynaklanan bu haklarımızı yerine getirmek devleti yönetenlerin görevidir” dedi. 26 haftadır Galatasaray Meydanı’na girişi yasaklanan eylemin hak ihlali olduğunu belirten Ocak bu hafta da Rıdvan Karakoç için alanlarda olduklarını söyledi.
Kaybederler, katlederler, zaman aşımına uğratırlar!
Eylemde konuşan Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç 24 yıldır kayıplar için mücadele verdiklerini belirterek “24 yıldır bu mücadeleyi sürdürüyoruz ama yetkililer bu konuya kör, sağır ve dilsiz. Dava dosyalarımız savcılığın tozlu raflarında bekletiliyor, bir arpa boyu ilerleme yok.” diyerek gözaltında kaybedenlerin cezasızlıkla ödüllendirildiklerini belirtti. Dava dosyalarının da zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını belirten Karakoç “Bu ülkede 20 yıl önce işlenen bir suçu 20 yıl sonra zaman aşımına uğratırlar, dosyayı kapatırlar, suçluları aklarlar ve katiller aramızda dolaşır” diyerek abisi Rıdvan Karakoç’un davasının da aynı süreci yaşadığını belirtti. 24 yıl önce başlattıkları mücadelede katillerden hesap sormak için mücadele ettiklerini belirten Karakoç Cumartesi Anneleri eylemlerinde kayıp yakını olmamasına rağmen kendileriyle mücadele edenleri anlattı. Kayıplarıyla ilgili “Onlar bu ülkenin evlatlarıydı. Bu ülkede karıncayı incitmeyecek insanlar kaybedildi, 11 yaşındaki çocuktan 80 yaşındaki yaşlıya kadar katledildi” diyen Karakoç bu kadar acıya rağmen devletin yine de sessiz olduğunun altını çizdi. 24 yıldır verdikleri mücadeleden vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Karakoç “Kayıplarımızın akıbeti bulununcaya kadar bir 24 yıl daha mücadele edeceğiz” diyerek konuşmasını bitirdi.
Bu insanlar kimsesiz değil
Hasan Karakoç’un ardından gözaltında kaybedilen Hasan Ocak ‘ın abisi Hüseyin Ocak konuştu. Ocak gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un tanığı olarak konuştuğunu belirterek kardeşi Hasan Ocak’ı ararken Rıdvan Karakoç’un izine rastladığını anlattı. Ocak “Bundan 24 yıl önce Hasan’ı ararken, bulduğumuz iz bizi Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’na götürdü. Hasan’ın orada katledilip orada ormanlara atıldığını gördük. Ben Mayıs ayının15’inden sonra Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’ndaydım, yaklaşık onlarca dosya vardı bir rafta. Onların içine bakarken bir resim dikkatimi çekti. Resimdekini yine gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’e benzettim. Resmi alarak Beykoz Cumhuriyet Savcısı Mehmet Koçum’a gittim ve bu kişinin kimsesiz olmadığını söyledim, kimsesizler mezarlığına gömmüşlerdi. Daha sonra onlarda dosyayı tekrar emniyete gönderdi ve resimdeki kişinin Rıdvan Karakoç olduğu ortaya çıktı” dedi. O dosyada gözaltında olan birçok insanın akıbetine ışık tutacağını belirten Ocak devletin o dosyayı da bildiğini söyledi. Kayıpların akıbetinin er geç bulunacağını belirten Ocak kayıpların akıbeti ortaya çıkana kadar mücadele edeceklerinin altını çizerek sözlerini tamamladı.
Rıdvan Karakoç kimdir?
Kürt siyasi partilerinde çalışmalar yürüten, Mezopotamya Kültür Merkezi’nin kuruluş çalışmalarında yer alan 34 yaşındaki Rıdvan Karakoç bu faaliyetleri nedeniyle polisin hedefindeydi.
Hakkında arama kararı olduğu için polis tarafından ablukaya alınan evine gidemiyordu. Polis tarafından defalarca Karakoç Ailesinin evine baskın düzenlendi. Eve gelen polisler her seferinde aileyi, ağır küfür ve hakaretler eşliğinde “Rıdvan’ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz” diye tehdit etti.
Ailesi ile düzenli bir biçimde haberleşen Rıdvan, İHD avukatlarından Eren Keskin’e de posta ile vekâlet gönderdi.
Rıdvan’ın ailesi ve avukatı Keskin ile haberleşmesi 15 Şubat 1995 tarihine kadar sürdü. 15 Şubat’tan sonra Rıdvan’la bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı, polis baskınları son buldu.
Karakoç Ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları “Bizde yok” cevabı verdi.
3 ay sonra oğulları Hasan’ı arayan Ocak ailesi Beykoz Savcılığı’ndaki dosyalar arasında tesadüfen, Rıdvan’ın işkence görmüş cansız bedeninin fotoğrafını gördü. Böylece Rıdvan Karakoç’un işkence ile öldürülmüş bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, Adli Tıp Kurumu’nda bekletildikten sonra gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiği gerçeği açığa çıktı.
Rıdvan Karakoç’u gözaltına alanlar ve sorgulayanlar bilinmesine rağmen hukuk işletilmedi ve failler korundu. 24 yıldır süren soruşturma davaya dönüşmedi. 24 yıldır Beykoz Savcılığı’nda bulunan soruşturma dosyasında, rutin yazışmalar dışında anlamlı bir gelişme olmadı.