DKH: ‘Gezi’den Rojava’ya kadınlar iktidara!’

dkh_logoDemokratik Kadın Hareketi “Gezi’den Rojava’ya kadınlar iktidara” şiarıyla bir açıklama yayınlayarak kadın katliamları, trans cinayetleri ve cinsel şiddet ile güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışmaya karşı kadınları mücadeleye çağırdı

HABER MERKEZİ (01-03-2014)- “Gezi’den Rojava’ya kadınlar iktidara” şiarıyla bir açıklama yayınlayan Demokratik Kadın Hareketi (DKH) kadın katliamları, trans cinayetleri ve cinsel şiddet ile güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışmanın erkek egemen sistemin politikası olduğunu belirterek cinsel, ulusal ve sınıfsal sömürünün kadınların örgütlü mücadelesiyle yıkılacağını açıkladı.

DKH’nin yayınladığı açıklamayı öneminden dolayı okurlarımızla paylaşıyoruz

“Gezi’den Rojava’ya kadınlar iktidara!

Yüz yıl öncesinde kapitalizmin sömürü çarklarına karşı direnen emekçi kadınların kurtuluş iradesi, bugün emperyalizmin tüm dünyayı kasıp kavurduğu, savaşlar ve işgallerle, ideolojik saldırılarla, ekonomik-politik yaptırımlarla ezilen dünya halkları, ulusları ve emekçilerini iliklerine kadar sömürdüğü, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe ve geleceksizliğe mahkum etmeye çalıştığı koşullarda egemenlerin korkulu rüyası olmaya devam ediyor.

New York’ta tekstil işçisi kadınların eşit işe eşit ücret, 10-12 saatlik işgününün 8 saate indirilmesi, çocuk işçilerin çalıştırılmaması talepleriyle yola çıktıkları ve kendilerini sömürenler tarafından fabrikaya kapatılarak katledildikleri günün üzerinden tam 157 yıl geçti. Dünden bugüne her alanda örgütlenen kadınlar mücadeleyi yükseltmeye devam ediyor.

Güvencesiz esnek ve kuralsız çalışma erkek egemen sistemin politikasıdır!

Fabrikaya kapatılıp yakılarak kurtuluş mücadelesine bayrak olan işçi kadınlardan bugüne güvencesiz ve esnek çalışma her dönemde adı değişti ancak sömürüyü katmerleştirerek kadınların yaşam hakkını gasp etmeye devam ediyor. Yolsuzluk operasyonuyla unutturulup hırsızlarca sessizce onaylanması için gün sayılan Kadın İstihdam Paketi, kadın mücadelesi ve işçi mücadelesi için zaten çok geri olan hak talebini cılızlaştırmaya çalışıyor. Sözde her katliamın ve her hak gaspının kitlelere servis edildiği gibi ‘büyük müjde’ gibi sunulan Kadın İstihdam Paketi, kadınları esnek, güvencesiz, düşük ücretli işlere sevk ederken; cinsiyetçi işbölümünü pekiştirip; kadınların aileye, eve, kocaya, çocuğa mahkumiyetini yasallaştırmaya çalışarak; kadının örgütlenmesine, örgütlü mücadelesine saldırmaya devam ediyor. Kayıt dışı çalıştırılarak emeğini örgütleyemeyen kadına, Kadın İstihdam Paketi zaten zayıf olan sendikal örgütlenmeler gerçeğinde sendikasızlaşmayı dayatıyor. Erkek egemen sistemin tüm bu saldırılarına karşı köle değiliz ev işçisiyiz diyen can güvenliği, iş güvencesi ve sağlık güvencesi olmayan ev emekçisi kadınların sendikal haklarına sahip çıkarak bütün haklardan eşit olarak faydalanmalı ve bu hakları yasal olarak güvence altına alınmalıdır.

Kadın katliamları, trans cinayetleri ve cinsel şiddet erkek egemen sistemin politikasıdır!

AKP iktidarının ileri demokrasi söylemleri her yıl yüzlerce kadının yaşam hakkını elinden alırken ağır tahrik ve iyi hal indirimiyle devlet erk-egemen sistem kadın katliamını, kadına şiddeti taciz ve tecavüzü meşrulaştırmaya ve yaygınlaştırmaya devam ediyor. Bunu sistemli bir politika halinde yaparak kadın yaşarken de yaşam hakkı ve iradesini teslim alıyor. Kadın sığınma ve korunma evleri kendi yasalarıyla taciz ve tecavüzü şiddetin her türlüsünü meşrulaştırmaya devam ediyor. Ülkemizdeki yasalarla kadın katliamlarına her gün onlarcası ekleniyor. Kendi çıkarttıkları yasalarla kadının haklarını iyileştirme bir yana, onlarca kadının katliamına zemin hazırlanırken, LGBTİ bireylere yönelik nefret cinayetleri devlet-polis-yargı-burjuva medya eliyle erkek egemen ‘ahlakla’ egemenlerce açıkça teşvik edilmeye devam ediliyor.

Cinsel ulusal sınıfsal sömürü kadınların örgütlü mücadelesiyle yıkılacaktır!

Emperyalist-kapitalist gerici dünyada egemenler, kadını emek, beden ve kimlik sömürüsüyle toplumsal konumuyla, cinsel kimliği ve yönelimiyle, sınıfsal, etnik konumu üzerinden parçalayıp boyutlandırarak evden fabrikaya, okuldan atölyeye, kadının köleleşmesini ipotek altına almaya çalışıyor. Bugün Ortadoğu halkları üzerinde oynanan kanlı savaş imha ve inkar politikalarıyla, savaş ganimeti gözüyle, din kisvesi adı altında gecelik nikahla, haksız savaşlarda kadını yok etmeye, katletmeye devam ediyor. Geçmişten bugüne mücadele ve örgütlenme aydınlığı ve mirasıyla kadınlar bu saldırıları, görünmez kılınmak istenen her saldırıyı örgütlü mücadele ve örgütlü bilinçle reddetmeye ve halkların kurtuluşu yolunda iktidar programını inşa etmeye devam ediyor.

Gezi’den Rojava’ya kadınlar iktidara!

Tarihimizi yaratan Clara Zetkinlerden, Rosa Lüksemburglardan, Aleksandra Kollantaylardan Barbaralardan, Bernalardan, Beşlerden, Sakine Cansızlardan ve ismini sayamadığımız mücadelede yitirdiğimiz nicelerinden aldığımız bilinçle bugün Haziran Ayaklanması’yla barikatlarda öncüleşen kadınlar Rojava’da savaşan kadınlar, kadının kurtuluş mücadelesinde, iktidarlaşma yolunda örgütlü mücadeleyle önderleşiyor! 8 Mart sınıf bilincimizi kuşanıp özgürlük yürüyüşünde yerimizi daha da sağlamlaştırmanın zamanıdır! 8 Mart dünya halklarına azgınca saldıran emperyalist düzene karşı kavgayı büyütmenin zamanıdır! İkinci sınıf olarak görülmemizin karşısında bilinçli, kararlı ve cüretkâr mücadelemizi örgütlemenin günüdür 8 Mart! 8 Mart’ın kızıllığıyla Demokratik Kadın Hareketi saflarında eyleme, sokağa, özgürleşmeye! Emperyalizme-kapitalizme, şovenizme ve her türden gericiliğe karşı alanlara!

Cinsel, sınıfsal, ulusal sömürüye son!

Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir!

Bıji 8 Adare!

Jin jiyan azadi!

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!”