Londra (20-01-2014) Yukardaki başlık doğrultusunda konferans 12 Ocak 2014 tarihinde dernek binasında yapıldı. İçe dönük yapılan bu konferans sırasında katılımcılar söz haklarını kulllanarak genel kitle örgütlerine bakışımız nasıl olması gerektiği yine özel olarak biz nasıl bir kitle örgütüyüz ve diğerleriyle farklılığımız nedir ve nasıl olmalıdır üzerine tartışmalar yürütüldü. Yürütülen tartışmalarda bazı arkadaşların kafalarının karışık olduğu tespit edildi. Genel mesleki kitle örgütleriyle yada sendikalarla diğer politik kitle örgütleri arasındaki farkı kavrayamadığı görüldü. Tartışmaların esası bu nokta üzerinde yürütüldü.
Bu tartışmalar içinde şu noktalar açığa çıkarıldı. Biz ADHK ve bileşenleri olarak elbette demokratik yanımız var ve barındırdığımız sayının azlığı-çokluğundan bağımsız olarak bir kitle örgütüyüz ancak en doğru tanım olarak biz devrimci politik bir kitle örgütüyüz. Avrupa’da bulunmamız ve Avrupa gerçekliğini dikkate aldığımızda birincisi, ülkemizden bu ülkelere gelmek zorunda bırakılan emekçi insanımızın sosyal, kürtürel, ekonomik ve diğer haklarını savunmak ve genel olarak ‘yabancılar’ diye adedilen kitleler alehine çıkarılan yasalar; yani ırkçı ve faşist yasalara karşı mücadele etmek, yine bu gerici yasalara karşı mücadele yürütülürken yerli olan ilerici-devrimci kurumlar ve kişilerle ortaklaşmak ki bu bizim enternasyonal görevimizdir ve bulunduğumuz Avrupalı ülkelerin emperyalist güçlerinin, bazı itirazlarına rağmen, ABD’nin önderliğinde Orta-Doğu ve diğer yerlerde yürüttükleri savaşlara karşı mücadele etmek ve haksız savaşları teşhir etmek ve ilerici mücadelelere destek vermek bizim türden devrimci politik örgütlerin görevidir. Ayrıca unutmayalım ki ülkemizden Almanya ve diğer bazı avrupa ülkelerine gelen üçüncü kuşak insanın durumu söz konusudur. Bu gerçeklik ADHK ve bileşenlerince çalışmalarda özellikle dikakate almaları gerekmektedir. Zira, yeni neslin dilini, duygularını, isteklerini ve beklentilerini dikkate almayan bir kurumun başarı şansı olmayacaktır.
Diğer yandan Avrupa’da yaşayan nufusun hemen hemen tümü hala gelmiş olduğumuz ülkemiz ile güçlü bağları vardır ve bu durum Avrupa’da yaşayan insanımızın ikinci bir gerçekliği olduğunu bilmeliyiz. Hem Avrupa’da yaşıyoruz ve buradan kaynaklanan ciddi ekonomik, kültürel ve sosyal sorunlarla mücadele etmek ve hemde ülkemizin siyasal ve sosyal sorunlarıyla oldukça ilişkili olan halkın bu eğilimine cevap vermekle yükümlüyüz. İkili bir görev ile karşı karşıya olmamız ve yukarıda genel olarak izah ettiğimiz bu görevlerin önemli bir bölümünün politik görevler olduğu anlaşılırsa, bizim neden politik kitle örgütü olduğumuzun veya olmamız gerektiğinin söyleniyor olması daha iyi anlaşılmış olur. Bunun böyle olması bizi yanlış ve sol bir anlayışa götürme tehlikesi vardır. Yani devrimci-politik bir kitle örgütü olmamızdan hareketle politik bir parti ile aynılaştırmaya kadar vardıranlar var ve bu tamamen yanlış ve sekter bir anlayıştır. Nasıl ki ADHK’yı genel mesleki kitle örgütleri seviyesine indirgememiz sağ ve pasifist ve giderek o kurumu belirsiz bir noktaya götürmek olursa, aynı şekilde devrimci politik kitle örgütü olmamızı sol, sekter ve tersten işlevsiz bir noktaya götürür.
ADHK mutlaka iç demokratik işleyişini derinleştirmeli ve kendisine yakın olan veya ADHK’nın program ve genel anlayışını kabul eden kurumlarla ve özellikle kişilerle çalışmayı becerebilmelidir. Başkalarının ADHK’nın genel kitle tabanının politik dünya görüşünü kabul etmek zorunluluğu aranmamalıdır. İlerici devrimci-demokratik olması o kurum ve özellikle kişilerin ADHK ve bileşenlerinin içinde çalışmaları için yeterli nedendir.
Bugün dünya çapında devrimci kitle eylemleri ve yada daha açık koyarsak kitlelerin sosyalizme dönük kesimlerinde bir daralama vardır. Bunun sebeblerini buraya konuşyamayacağız. Ama sonuç budur ve her arkadaş bu gerçekliği bilir. Bu bilinen sonuç ayrıca devrimci politik kitle örgütü olan ADHK ve bileşenlerinin daralmasının nedenlerinden biridir ve önemli bir nedendir. Bu nokta asla es geçilmemelidir. Sürekli akılda tutulmalıdır. Neden kitleselleşemiyoruz sorusunun yanıtlarından biri bu olduğu için asla akılda çıkarılmamalıdır diyoruz. Bu durumun aşılması daha bugünden doğru bir kavrayış ve berrak bir kafa ile yürümek ve aşılmasının da zaman alacağını ve tamamen dünyanın politik dengelerinin ezilen kitlelerin lehine değişimler göstermesiyle aşılacağını düşünüyoruz.
Örneğin sadece Gezi eylemleri sırasında kitlelerin Avrupa sokaklarını günlerce nasıl umutla doldurduğunu biliyoruz. Gençlerin enerjilerini ve çoşkularını yaşadık gördük. Yani bu örnekde gösteriyorki kitlelerin içinde umudumuzu yitirmeden ve çoşku ile çalışmalıyız ama bu çoşku ve umut kısa zamanda büyük bir kitlesel güce dönüşmeyeceğinide bilmeliyiz. Geniş kesimlerle beraber çalışmada ustalaşmalıyız. Bizimle çalışabilecek her bir bireyi ve kurumu içimize almalı ve beraber çalışmalıyız. İki, eksik, hatalı ve hantal yanlarımızı hızla atalım.
Eski yapılarından kopan ve ama hala devrimci faaaliyet yürütmek isteyen ama uygun kurum bulamayan yada eski yanlış alışkanlıklarını aşamamış insanların sayısı az değil. Ne varki biz o devrimci insanları ADHK ve bileşenlerinin saflarına çekerek birlikte dostça çalışmak yerine, o insanlardan politik-ideolojik olarak kendimiz gibi olması bekliyoruz, olmayınca da birleşmiyoruz. Unutmayalım ki biz politik bir devrimci bir kitle örgütüyüz. Parti değiliz. Parti seviyesinde ilişki kurmaya çalışırsak yanlış yapar ve yanımızda olabilecekleri dışlamız oluruz.
Bölgemizde çalışmalarımızda bu politik tutuma uygun davranmaya çabalıyoruz. Örneğin Yönetim Kurulunda 2 arkadaşımız değişik eğilimlerden gelenlerdendir. Elbette doğru politikaya sahip olsak bile onu temsil edecek birikimli ve etkili kadro yoksa işler yavaşlar ama yinede en başta doğru politika şarttır. Bizimde burada bu doğru olduğuna inandığımız politikayı temsil etmede yetersiz kaldığımız kesindir. Çabamız bu politikayı uygulamak ve eğitim çalışmalarıyla eldeki insanımızı geliştirmektir.
Unutmayalımki her insanın yapacağı bir iş vardır. Her insan mutlaka yetenekleri doğrultusunda seferber edilmelidir. Arkadaşlar, bizim pratiğimiz, yılları bulan dernek yapımızın varlığı ve faaaliyetlerimizin bize sunduğu deneylerden çıkardığımız sonuç budur. Hiç kuşkusuz çıkardığımız bu sonuçlar tartışılmalı ve daha ileri seviyelere çıkarılmalıdır. Her dernek kendisine göre deney tecrübeleri vardır. Bunlar tartışılarak yazılı hale getirilmeli ve tüm ADHK kurumlarına iletilmelidir. Ve elbette bizim vardığımız ve ‘Devrimci-Politik Kitle Örgütü’yüz anlayışımıza katılmayacak veya kısmen katılacak yada eksik görenler olacaktır ki, zaten bizim bu yaklaşımımızda hatalı yanların olması ihtimalini saklı tutarak başka türlü düşünen arkadaşlarımızla tartışmak isteriz. Ancak tartışarak daha iyisine ulaşabiliriz. Etrafımızda edilgen kalan yığınla taraftar kitlemiz var. Bunlar saflara çekilse halinde azımsanmayacak bir sayıya ulaşırız. Zorlu bir görev ile karşı karşıya olduğumuzun farkındayız. Başarabiliriz. Doğru bir kitle çizgisi ve o belirlenen doğru çizgi üzerinde ısrarlı-kaliteli-planlı ve çoşkulu çalışırsak ne kazanmalayalımki?
Şartların zorlukları olduğu kadar bugün uygun şartlar bakımından durum eskisinden daha da iyidir. Kırk yıllık gelenek ve birikim ve bunun yarattığı büyük sayıdaki kitleler bugün çoğu yanımızda değilse de, yakınımızdadırlar. Bize düşen görev en uygun yerlerden başlayarak işe koyulmaktır. Küçükten büyüğe, basitten karmaşığa doğru görev başına diyor başarı dileklerimizi iletiyoruz. Saygılarımızla!
Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi (Londra) Ocak 2014