Düşman Tektir Ama Yüzü Bindir

 

Devrim cephesinin yürüttüğü mücadele açıktan meydan okuyuş niteliğiyle tavrını da, düşmanını da, amacını ve hedefini de alenen beyan eder Düşmanlığını, düşmanlarını, amaç ve hedeflerini saklama gereği duymaz Aleni olarak düşmanlığını ilan eder; açık, dürüst bir mücadele yürütür İlke ve amaçlarına uygun davranır, sağlam kural ve ahlaka dayanır Cüretkardır, güçlüdür, korkusuzdur, yüzünü gizleme gereği duymaz

BAKIŞ CAN (14-03-2020) Devrim ile karşı-devrim arasındaki mücadele son derece çetindir. Sürekli ve soluksuzdur, bir o kadar da acımasızdır. Bu savaşın tarafları karşılıklı mücadele içinde hem birbirini baltalar, hem de birbirini eğitip geliştirirler. Bu mücadele iki taraftan meydana gelir; devrim cephesi ve karşı-devrim cephesi. Devrim cephesi tepeden tırnağa haklıdır ve proleter ahlak ve haklılığına dayalı olarak kirli savaşa tenezzül etmez. Ne ki, karşı-devrim cephesi tam tersidir; haksızdır, ahlaksızdır ve her türlü kirliliğe tamah etmektedir. Devrim cephesi nettir, yüzü tektir. Buna karşın karşı-devrim cephesi her türden onursuzluğa, kirliliğe, entrika ve komploya dayalıdır; yüzü binlercedir. Nereden, nasıl geleceği belirsizdir.

Devrim cephesinin yürüttüğü mücadele açıktan meydan okuyuş niteliğiyle tavrını da, düşmanını da, amacını ve hedefini de alenen beyan eder. Düşmanlığını, düşmanlarını, amaç ve hedeflerini saklama gereği duymaz. Aleni olarak düşmanlığını ilan eder; açık, dürüst bir mücadele yürütür. İlke ve amaçlarına uygun davranır, sağlam kural ve ahlaka dayanır. Cüretkardır, güçlüdür, korkusuzdur, yüzünü gizleme gereği duymaz.

Karşı-devrim cephesi cesur değil, korkaktır. Her zaman çıplak yüzüyle devrimin karşısına çıkmaz. Yüzünü saklar, yüzüne birbir türlü maske takarak savaşır. Öyle ki, bazen ‘‘devrim maskesi‘‘ takarak devrimin karşısına dikilir, bu maskeyle devrime karşı savaşır… Karşı-devrim cephesi, sadece siyasi olarak örgütlenmiş bilindik kurumsal güç ve mekanizmalarıyla savaşı yürütmez. Düşkünlerden, ahlaksızlardan, satılık ve kişiliksizlerden güç devşirerek bunlar vasıtasıyla da devrimi baltalamaya çalışır. Buradaki saldırısı daha acımasız, sinsi ve binbir yüzlü olur. Öyle ki, bu yüzü her zaman seçmek mümkün olmaz. Olmadığı için de tahribat ve tahrifatı daha yıkıcı olur. Bunda her türden hile,yalan, ahlaksızlık, entrika ve komplo kullanılarak kelimenin tam manasıyla kirli bir savaş görülür, yürütülür. Lakin, devrim her şeye karşın bu kokuşmuş yöntemleri, bu çürümüş ahlakı ve kirliliği alt ederek gerçekleri katıksız biçimde ortaya koyarak stratejik başarı yolunda ilerler.

Devrim bilime ve gerçeklere dayanır, karşı-devrim yalan, manipülasyon ve kirliliğe dayanır. Bundandır ki, karşı-devrimin en iğrenç saldırıları bile sonuçsuz kalır, kalmaya mahkum olur. Devrim ise devrimci gerçekler üzerinden yükselerek rotasında ilerler. Ki, tarih bu mücadeleye tanıklık ederken, karşı-devrimin kirli ve iğrenç yüzünü deşifre ederek kokuşmuşluğunu ortaya koymuştur.

Karşı-devrimin önemli silahlarından veya metotlarından biri, yalan-iftira, dedikodu, manipülasyon, komplo, entrikadır ki, bunlar vasıtasıyla devrimi ve devrimci kadroları karalamayı, devrim saflarına güvensizlik ekerek orayı dağıtıp yıkmayı amaçlar. ‘‘Kaleyi içten fethetme‘‘ siyasetinin bir türevi olarak (bu kirli emelleri temelinde), devrim saflarına güvensizklik tohumları ekerek orayı yıkıp dağıtma amacı güdülür. Yaşanan yığınca tecrübe karşı-devrimin bu kirli yöntem ve mücadelesini kanıtlayarak göstermiştir.

Bu iğrenç amaç için bir çok devrimci kadro ve yoldaş hakkında defalarca alçakça komplo ve iftiralarda bulunulduğuna tüm devrimciler ve komünistler tanıklık etmiştir. Amaç, güvensizlik yayarak devrim ve parti saflarını bozup baltalamak, keşmekeşe itip bohem koşullara sürüklemek, giderek takatsiz bırakmak ve karşı-devrim karşısında zayıflatarak dağılmasına yol açmaktır. Başvurulan bu yöntemlere veya kirli mücadele metotlarına diğer devrimci hareketler muhatap olduğu gibi, partimiz de muhatap olmuştur. Partimiz üzerinde oynanmak istenen bu oyunlar kimi örnekleriyle somuttur ve bunlar kirliliklerine gömülerek boşa çıkarılmıştır. Partimizin yaşadığı bazı olumsuz tecrübe süreçleri düşmanın partimiz üzerinde bu oyunları oynama hevesini kabartmıştır. Bu anlamda partimizin kaos ve güvensizliğe itilerek kendilerince bertaraf edilmesi amacıyla partimiz ve parti kadrolarımız hakkında bu iğrenç girişimlerde bulunulmuştur. Boşa çıkarılmasına karşın, bu iğrenç metotlar tekrar tekrar devreye sokularak kadrolarımız hakkında şaibeler yaratıp partimizin güvensizliğe itilerek dağılması çabasından vazgeçilmemiştir.

Bu düşman komplolarının ortak bir özelliği, tasarladıkları komploları inandırıcı kılmak için, neden bunca yıl sonra ve birden bire bu tür girişimlerde bulunduklarını açıklayıp izah etmek olmuştur. yalan ve iftiraya dayalı bu açıklamalarda bulunurken de, gerçek yüzlerini, gerçek niyetlerini ifşa etmekten de kurtulamamışlardır. Gerçek bazı olayları yalan ve çarpıtmalarla dizayn edip kurgulaştırarak piyasaya süren bu düşman saldırıları kendi açıklama veya izahatlarında kirli amaç ve niyetlerini de ortaya koymaktan kurtulamamaktadırlar. Öyle ki, yaşanan olayların canlı bir çok tanığı olmasına karşın, yalan ve kirli niyetlerinden geri durmamaktadırlar.”FETÖ’cu” eski polis kılığına girerek, pişman olup ‘‘sorumlulukları‘‘ gereği açıklamalarda bulunmayı görev edindiğini söyleyen ve kamuoyunca bilinen bazı gerçek olayları yalan ve çarpıtma usulüyle servis eden düşman unsurları örneği gibi, talihsizlikle devrimle tanışmış ve şimdilerde düşman rolünü üstlenmiş bazı unsurlar da eskiye dayalı olarak bazı olaylar karşısında (nasıl ve neden oluyorsa!?) şimdi ‘‘sorumluluk‘‘ duyup açıklamalarda bulunup kadrolarımız ve partimiz hakkında şaibe yaratma, güvensizlik yayma görevi üstlenerek sahneye çıkmaktadırlar. Ama amaçları ve hatta tavırlarını açıklama kaygısıyla zorunlu olarak yaptıkları izahatte kullandıkları dilleri ve yöntemleri de aynı olmaktadır ki, bu dikkatlerden kaçmamaktadır.

Devrimci kadroları ve hareketleri karalamaktan, onlara karşı güvensizlik yaymaktan ve dağıtıp yıkmaktan başka bir işle meşgul olmayan bu unsurların, yapmak istedikleri şey puslu atmosfer oluşturmak ve devrimci örgütlerde güven bunalımı yaratmaktır. Bu hedeflerine varmak için kullandıkları en yaygın araç da sanal ortamdır. Bu aracı kullanırlarken yöntemleri bile onların amaçlarını açıklamaya yeterdir. Zira, devrime ve halka karşı samimi olan ve sorumluluk duyanlar  devrimcilere zarar verecek olgu ve olayları nasıl ve hangi yol ve yöntemle değerlendireceklerini bilirler. İstedikleri bilgileri devrimci harekete, parti veya örgüte onların kanallarından iletirken,hem hedefini hem  yöntemini devrimci tutar. Ancak böyle değildi devrimcileri ilgilendiren sorunları burjuva platformlarda komplo ve karalama yöntemiyle  kullanılıyorsa orda iyi niyet değil, kirli niyet açığa çıkar. Çünkü bu gibilerin amaçları ve kaygıları devrimci değildir, kendileri gibidir, düşmancadır, ahlaksız ve kirlidir. Devrimci hareket ve partiler zemininde hesaplaşma cesaretleri yoktur, çünkü yalan ve komplodan beslenmektedirler. Bunlarda zerre kadar onur ve dürüstlük yoktur. Olabilse, iddialarıyla gelip devrimci hareket veya partiler zemininde demokratik koşullarda hesaplaşırlar. Cesaret ve onurları varsa, iddialarıyla gelip ortak devrimci irade huzurunda veya bir partinin huzurunda hesaplaşırlar. Tek partiye itibar etmiyorlarsa, devrimci partilerin ortak platformunda iddialarını ortaya koyup savunsunlar, suçlamalarında bulunsunlar. Ama bu onursuzların nereden beslendikleri, kime hizmet ettikleri ve ne yapmak istedikleri belli olduğu için devrimci platformların huzuruna gelemez, cesaret edemezler. Onlar karşı-devrimci düşman çalışmalarını internet vasıtasıyla yürütüp kirlilik yaymaktan, güvensizlik ekip yıkmaktan başka bir şey amaçlamaktadırlar. Bunlar düşmanın en iğrenç yüzleri ve en onursuz tipleridirler. Onları bu hale getiren izledikleri bu yöntemlerdir.

Onlar devrimci mücadelede ısrar eden, devrimcileri hedef alma amacında birleşmekte, organik düşman olmasa bile düşmanla aynı kulvarda yüzmektedirler. Zira, devrimci kadroları ve devrimci partileri karalayıp yıpratmak, dağıtıp yıkmak karşı-devrimin amacıdır ve bunlar bunu yapmaktadırlar. Bu nedenle, hedeflenenlerin faaliyet yürüten devrimciler ve devrimci ve komünist partilerin kadroları olaması tesadüfü değildir. Ama  gerçek hiç bir karalamanın karşısında zayıf düşmeyecek kadar güçlüdür. Karalamadan medet umanların yöntemleri kendi amaçları gibi karanlık olsada tarih hem iddiaları hemde sahiplerini aydınlatacak kadar sabırlı ve kesin hükümlüdür; yeterki cesaret edip gün yüzüne çıksınlar.