Günlerin getirdiği baskı, zulüm ve kan ise geleceğin mutlak sosyalizm olduğunu düşünüp, bunun için birleşerek direnmek, işçi sınıfı ve ezilen halklar için tek seçenek olarak durmaktadır Başka bir yol henüz yok!
ADHK (14-04-2017) Bu yıl da 1 Mayıs’ı dünyanın dört bir yanında, ama özellikle Orta Doğu’da ezilen halkların ve ulusların itirazları, direnişleri ve isyanlara ulaşan kitlesel dalgalarıyla yaklaşıyoruz.
Ne tarihin son sözü, ne de günün son eylemi bitti!
Kapitalizmin krizine, emperyalist barbarlığa karşı, ezilen halklar ve uluslar kendi tarzlarıyla itiraz etmekte, dövüşmekte, bunu yükselen bir isyan direnişiyle boyutlandırmaktadır.
Uluslararası işçi sınıfı, kapitalizmin ücretli kölelik düzenine, bunu tanzim eden vahşi yasalarına karşı, her ülkenin özgünlüğünden doğan mücadeleler içinde girmekte, enternasyonal proletaryanın tarihte yarattığı şanlı kavga günlerini, yeni koşulların belirlediği yeni deneyimlerle güncellemektedir. Geçtiğimiz aylarda en son Fransa’da çalışma bakanı El Khomri’nin adıyla anılan “El Khomri” yasalarına karşı, işçi sınıfı ve yoldaşlarının sokakları tutuşturan öfkesi en taze örnek olarak hafızamızdaki yerini koruyor.
Tarihin sonu, medeniyetler çatışması yalanları da, “demokrasi ve insan hakları” palavraları da, başta işçi sınıfına karşı olmak üzere göçmen emekçilere dönük ırkçı yükseliş eşliğinde, sınırlara getirilen yeni “tedbir” ve yasaklarla darmadağın olmuş durumda.
Kapitalist ücretli kölelik düzeni, nedeni olduğu ölümcül çelişkilerin boğucu baskısı altında, kendini tükenişe götüren bir sürecin içinde, işçi sınıfı ve ezilen halkların örgütlü devrimci darbeleriyle yenilgiye her zamankinden hazır bir çaresizlik içinde kendi sonunu beklemektedir.
Kapitalizm yarattığı sömürü düzeninde hiç bir toplumsal sorunu çözebilecek yetenekte olmadığını, her günün yeni pratik sonuçları üzerinden göstermekte, emperyalist talan ve saldırganlıkla ötelemeye çalışmakta ancak başarılı olamamaktadır.
Arap Baharını IŞİD yazına çeviren emperyalistler, yedi düvel birleşerek “yenemedikleri” IŞİD bahanesi üzerinden, hem Ortadoğu halklarına küstahça saldırmakta, Avrupa metropollerinde IŞİD’ın alçakça eylemleriyle parçalanan suçsuz insanlar üzerinden yaratılan korku ve endişeyi, ırkçı faşist partilerinin yükselişinde oya tahvil etmektedirler.
Aynı sürecin içinde, dün IŞİD örneğinde olduğu gibi, kendi destekleriyle büyütüp başa bela ettikleri Tayip Erdoğan tarzı işbirlikçi kabadayılarıyla bugün adeta “tavşan kaç, tazı tut” örneğindeki bir efendi-uşak ilişkisinin tüm faturalarını da, Türkiye-Kuzey Kürdistan halklarına kesmekte, 16 Nisan sürecinde görülen bir saldırgan faşizmin tek adam Anayasa’sı gözü dönmüş pervasızlığına suç ortaklığı yapmaktadırlar.
Ancak bizler biliyoruz ki, emperyalizm ve onun Tayip Erdoğan tarzı “düşman kardeşleri”, ne “demokrasi, özgürlükler ” yalan ve oyunlarıyla ne de saldırgan faşist hücumla, dünya’nın hiç bir siyasal coğrafyasında istedikleri finali kazanamayacaklardır.
Avrupa merkezlerinden, Orta-Doğu’ya, Trump’lu ABD’den Asya’nın en ücra ülkelerine kadar, ezilen halklar ve uluslar direnerek, Kürt direnişi örneğinde açığa çıkan sayısız fedakârlık ve özverilerle teslimiyeti yok sayan tarihin öğretici izinden yürümeye devam edeceklerdir.
1 Mayıs’a bu direngen umutlarımızı her gün yeniden tazeleyen protesto, isyan, ayaklanma, çarpışma, ücretli kölelik düzenine itaat etmeyi reddeden, çok çeşitli toplumsal pratiklerin zengin deneyimlerinin boy verdiği bir iklimle giriyoruz.
Günlerin getirdiği baskı, zulüm ve kan ise geleceğin mutlak sosyalizm olduğunu düşünüp, bunun için birleşerek direnmek, işçi sınıfı ve ezilen halklar için tek seçenek olarak durmaktadır. Başka bir yol henüz yok!
Neden mi ?
Emperyalist saldırganlık, onun üzerinde yükseldiği ücretli kölelik düzeni kapitalizm tüm toplumsal çürümüş sonuçlarıyla, kesin olarak Sosyalizm ile yenileceğinden başka bir yol tarihte görülmemiştir de ondan..
1 Mayıs’ın işçi sınıfı ve ezilen halkları Birlik, Mücadele ve Dayanışma gününde bu devrimci duygularla Sosyalizm için direnmeye, savaşmaya ve kazanmaya davet etmesinden daha doğal ne olabilir.
Bırakın AB emperyalist devletleri sermayenin serbest dolaşımı için açtığı sınırları yeniden kapatmayı, militarist önlemlerle, kendi yarattığı sonuçları, göçmenlerin üzerinden açıklayıp, polis devleti olma yolunda attığı adımları, metropollerde indirdiği askerlerle daha da sıklaştırsın.
Emperyalist tekellerin kar iştahlarının oburluğuna akacak petrol vanalarını tutan işbirlikçi bekçi devletlerini değiştirme ihtiyacından kaynaklı, bunun kullanışlı aracı olarak yarattıkları, IŞİD’in barbar eylemlerinin politik işbirlikçisi oldukları suçlarını nasıl unutturabilirler.
Paris’te kurşunlanarak, Nice’de, Berlin’de, Stockholm kamyon altında ezilerek can veren, Bürüksel ‘de parçalanan masum insanların kanı, zamanında Esad’a karşı, Faşist Erdoğan üzerinden IŞİD’e destek veren emperyalist devletlerin üzerine sıçramıştır. Çoktan suç üstü oldular. Kaçamazlar!
Bu temel gerçekleri 1 Mayıs’ın emperyalizmi yargılayan kahraman duruşu ve cesaretiyle bir kez daha hatırlatıp, dünya gericiliğine karşı her alanda direnen halkları yoldaşça duygularımızla selamlıyor, Mutlaka Kazanacağız diyoruz..
– Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni Kapitalizm !
– Göçmen Düşmanı Irkçı Faşist Yükselişe Hayır !
– Kahrolsun Emperyalist Saldırganlık!
– Emperyalizm Ve Dünya Gericiliği Yenilecek, işçi Sınıfı Ve Ezilen Halklar Kazanacak !
– Yaşasın Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü Devrimci 1 Mayıs !
ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)
Nisan 2017