ADHK; İçerde, dışarda hücreleri parçala!

Ölüm sınırına dayanmış, her an ölüm hücrelerinden cenazelerimizin çıkacağı şu  günlerde sessiz  kalmayı  onursuzluk sayarız Ölümle yüz yüze gelmiş  siyasi  tutsakların  talepleri  gayet  insani  taleplerdir

ADHK (13-04-2017) Engereklere, çıyanlara, ekmeğimize  ve  aşımıza  göz  koyanlara karşı  zindan  direnişleri faşizmin  ablukası  altında  60. günlere  ulaştı. Faşist cellatların saldırıları, işkenceleri  ve hak gaspları  karşısında  bedenlerini  kalkan  eden  siyasi  tutsakların  yalnız  olmadıklarını, faşizmin  lanetli  suratına  haykırmanın zamanıdır. Bu  bilinç ve  sorumlulukla  kitlesel  açlık grevleri  eylemlilikleriyle  faşizme  olan  kinimizi  ve  yoldaşlarımıza, siper yoldaşlarımıza karşı  olan  sorumluluğumuzu hiç tereddütsüz  yerine getirmek hem devrimci bir görev, hem de  insani bir davranıştır.  Öfkemizi  sokaklara,  alanlara  taşıyarak bu sorumluluğumuzu yerine getirmek durumundayız.

Ey halk ayağa kalk!

Zindan, sadece  beton  duvarlarla çevrili, demir kapılarla kilitli  dört  duvar  arası  değildir artık. Türkiye  K. Kürdistan coğrafyası  bir  bütün olarak  zindanlaştırıldı. Biz  tüm emekçilere. İçerde  tecrit, izolasyon yani beyaz ölümün yanı sıra, işkenceler, yasaklar, baskılar  tüm şiddetiyle devam ediyor. Dışarıda, katliamlar, kıyımlar, yıkımlar, gözaltıların  sonu  gelmiyor.”Çocuk da  olsa, kadIn da olsa gereğini yapın “ diyen bu faşist iktidara karşı ayağa kalkmanın, kavgaya soyunmanın zamanıdır. Zindanlarda halkımızın en değerli evlatlarına ölüm de  dahil  her  türlü  adaletsizliği dayatanlara, sokaklarda oluk  oluk  kanımızı  akıtanlara boyun  eğmeyeceğimizi, sınıf  kinimizle  karşı  koyacağımızı  coşkun  bir  sel  gibi  bütün  bu  engerekleri  ve  çıyanları  önümüze  katıp, silip  süpüreceğimizi, içerde  ve  dışarda  hücreleri  zindanları  parçalayacağımızı  haykırmanın zamanıdır.

Ölüm  sınırına  dayanmış, her an ölüm  hücrelerinden  cenazelerimizin çıkacağı  şu  günlerde sessiz  kalmayı  onursuzluk sayarız. Ölümle  yüz  yüze  gelmiş  siyasi  tutsakların  talepleri  gayet  insani  taleplerdir. Onlar, kendilerine uygulanan günü birlik  işkencelere son verilmesini, keyfi  yasakların  kaldırılmasını, özgürce  okuma ve  iletişim haklarının  sağlanmasını, tecrite  son  verilmesini, hasta  tutsakların sağlığıyla oynanmamasını, kendi  ihtiyaçlarını  karşılayamayacak durumdaki  tutsakların  tahliye edilmelerini talep  ediyorlar.

Bu insani ve haklı talepler için çağrımız, öncelikle  tüm kurumlarımıza, bileşenlerimize ,dost ve siper yoldaşlarımıza ve özellikle de halkımıza , yaratılan “korku” ve sessizlik duvarlarını çeşitli  eylemliklerle parçalama, yıkma çağrısıdır.Herkesi, zindan direnişcilerinin  seslerine  ses katmaya, mücadelelerine omuz vermeye çağrıyoruz.Açlık grevinde  direnenlere ölümün  kara rengi bulaşmasın istiyoruz. Bir avuç kan emicinin refahı ve saltanatı için, madem ki tek dil, tek din, tek millet diyerek  kanımıza giriyorlar, öyle ise bizler de sömürüsüz, talansız, yalansız bir dünya için,barış ve kardeşlik için emekçiler olarak tek yürek olarak karşısına dikilmeliyiz faşist diktatörlüğün.

Ey halk  ayağa  kalk. Faşizmin zindanlarında, ölüm hücrelerinde  tek silahları olan bedenlerini ortaya koyan  tutsaklar, senin, benim hepimizin onurudur. Oğlundur, kızındır. Belki  anan, belki babandır.Onurunu çiğnetme. Çiğnemek isteyenleri ise iyi tanı. “Onlar  engerekler çıyanlardır. Ekmeğimize, aşımıza göz koyanlrdır” Şimdi bunlara karşı, direnenlerin direniş bayraklarını elden ele taşıma, türkülerini dilden dile söyleme zamanıdır. Safları sıklaştıralım yoldaşlar.

İÇERDE  DIŞARDA  HÜCRELERİ  PARÇALA!

TÜM  DEVRİM  VE  DEMOKRASİ  TUTSAKLARINA  ÖZGÜRLÜK!

YAŞASIN  DEVRİMCİ  DAYANIŞMA!

Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu

Nisan 2017