‘Gün asla unutmama ve affetmeme zamanı’

Depremde 24 yakını katledilen Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, günler sonra sessizliğini bozarak yaşadıklarını aktardı. Vücut bütünlüğü bozulan, boynu kırılan ve kaldırımda ölüme terk edilen yakınlarının yanında kızının vücuduna tek parça ulaşmanın “şans” olduğu dönemlere dikkat çeken Torun Öneren, iktidarın tarafını halkları katletmekten yana seçtiğini kaydetti. Depremin değil iktidarın politikaları nedeniyle halkların öldüğünü söyleyen Torun Öneren, “Enkazdan çıkarıldığımda ölümlerden ölüm beğeneceğimizi anladım” dedi.

Maraş merkezli depremler sonrası iktidarın politikaları nedeniyle katledildiği depremde hayatta kalanlar ise açlık, yoksulluk ve soğuğa mahkum edildi. Enkazdan sağ çıkarılan Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun depremde yakınlarını kaybetti. Yakınlarının vücut bütünlüğünün bozulduğunu kaydeden Torun, kızı Eylem’n vücudunu bulduğunu, tabut bularak defnetmesini “şans” olarak yorumladı, yüzbinlerin acısıyla acısını, öfkesini birleştirip hesap soracağını kaydetti.

‘YAŞANANLARI POLİTİK KİMLİĞİM VE BİR İNSAN OLARAK PAYLAŞIYORUM’

Günler sonra sessizliğini bozan Torun, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda yaşananları aktardı. İktidarın “asrın felaketi” dediği ve yine bilerek isteyerek göz yumduğu “asrın katliamı”na ilişkin Torun Öneren, şu ifadelere yer verdi: “17 saat göçük altındaki yaşam mücadelem ile sonradan tanık olduğum insanlık dışı olayları, hem politik kimliğim hem de bir anne, bir teyze, bir yeğen, bir insan olarak paylaşıyorum.

‘ENKAZDAN ÇIKARILDIĞIMDA ÖLÜMLERDEN ÖLÜM BEĞENECEĞİMİZİ ANLADIM’

6 Şubat 2023 Pazartesi sabaha karşı deprem kokusuyla uyandık. Göz göze geldik dehşetin gözleriyle ve katliam yaşayacağımızdan habersizdik o an. Yaşananlar şu ana kadar çekilmemiş bir film sahnesiydi. 17. saatte kuzenimin yardımıyla enkazdan çıkarıldığımda anladım; ölümlerden ölüm beğeneceğimizi, yüzbinlerin ölüme terk edileceğini, katledileceğini, rant uğruna bize ölümü reva göreceklerini, sistemin kurguladığı, iktidarın senaryosunu yazdığı, yönetimini kimseye bırakmadığı bir ateş çemberinin içinde olduğumuzu…

‘YÜZ YILLIK BİR GECEYİ OMUZLADIK’

Asıl bundan sonra adım adım, çığlık ata ata, enkazdan yan yana, susuz, uykusu, çadırsız, tuvaletsiz, dolu ve yağmur altında, yakılan ateşte ayaklarımız çıplak, enkaz altından gelen seslerle ve hiçbir şey yapamadan yüz yıllık bir geceyi omuzladık.

‘İHH GÖREVLİLERİ ELİME KUR’AN TUTUŞTURMAYA ÇALIŞTI’

Sıcak saraylarında oturanlar, yıllardır her geçen gün, faşizmin doğasında var olan açlığı, işsizliği, işkenceyi, ölümü halklara yaşatanlar, ilk üç gün asla harekete geçmedi. Aksine ilk ve sonraki günler gelen tüm yardımları yasaklayarak engellediler. Ben sosyalist bir kadınım. İnsanların renk, din, dil, inanç farklılıkları karşısında selama dururum. İkinci gün gelen İHH önlüklü sözde görevliler, yüzlerce çığlığa kulaklarını tıkayıp elime Kur’an tutuşturmaya çalışırken ‘insanlık öldü bugün’ dedim.

‘İKTİDARIN SÖYLEDİKLERİ YALANDIR’

İnsanlık öldü. Enkaz altında kuzenimin oğlu, iki teyzem, iki eniştem, 500 metre ileride göçük altında yanan, kemiklerini bulamadığımız kardeşim, can parçam kızım… 24 canımın ve yüzbinlerin o an öldüğünü, yaşasa bile yaşayan ölüler olacağını anladım. Çocuklara gelen çorbaları vermediklerinde, bu coğrafyayı nasıl cehenneme çevirdiklerini anladım. Bu cehennemde ilk yardıma gelenlerin devrimciler, sosyalistler, yurtseverler, sivil toplum örgütleri olduğunu gördüm. Hangi makamın beyanı olursa olsun, hangi güç kullanılarak söylenmiş olursa olsun, bunun dışında söylenenler gerçekleri değiştirmek içindir, yalandır!

‘İKTİDAR TERCİHİNİ HALKLARI KATLETMEKTEN YANA KULLANDI’

İktidar tercihini; halkların toplu katline göz yummaktan, gelen yardımları kesmekten, sivil toplum örgütlerinin enkazdan kurtardıkları insanlarla, kendileri kurtarmış gibi fotoğraf çekerken, yetersiz, aciz AFAD’cıları korumaktan, enkaz altında kalanların ölümüne seyirci kalmaktan, açlıktan, hastalıktan, katledilenleri ceset torbası veya battaniyelerle toplu gömmekten yana kullandı.

‘BİZİ ÖLDÜREN DEPREM DEĞİL İKTİDAR’

Bizi depremin, afetin değil yıllardır aldıkları vergilerle deprem bölgesindeki evleri sağlamlaştırmayan, imar afları çıkararak katliama zemin hazırlayan, utanmadan muhalefeti suçlayan ve buna ‘kader’ diyen iktidarın ölümlere neden olduğunu biliyoruz.

‘KIZIMI TEK PARÇA ÇIKARDIĞIMI İÇİN ŞANLIYIM’

Ölümlerden ölüm beğendik. Yanarak ölen, kemiği bulunmayan kardeşimin, soğuk yanığı olan ve boynu kırılıp boyunluksuz kaldırıma konan ve bağırarak can veren iki teyzemin ve yüzbinlerin yanında, kızımı tek parça çıkardığım, sarıldığım, kokladığım, tabut bulduğum için ‘şanslıyım’ diye düşündüm. Cansız bedenine ulaşılabilen, ceset torbası ile gömülenler bile şanslıydı. Yüzbinleri canlı canlı enkazla beraber kaldırdılar.

Bizim bedenlerimiz enkaz altında kaldı, onların vicdansızlıkları!

‘İKTİDAR DİRENSE DE ENKAZ ALTINDA KALDI’

İktidarın 21 yıl boyunca rantla, yağma ile hukuksuzlukla, zorbalıkla yönetip, öve öve bitiremedikleri sistemleri, istedikleri kadar kabul etmeyip, direnseler de enkaz altında kaldı.

Şimdi 21 yılın enkazını kaldırma zamanı.

‘GÜN ASLA UNUTMAMA VE AFFETMEME ZAMANI’

Yarattıkları korku toplumuna en sonunda cehennemi de yaşatanların sonları geldi. Gün, 21 yıllık enkazın içinden geleceğe dair güzel ne varsa çıkarmanın zamanı! Gün, bize cehennem ettikleri bu coğrafya için umudu kuşanmanın zamanı. Gün, ortak paydada birleşip, ortak mücadele hattında soğuk betonları son nefesine yorgan yapmak zorunda bırakılarak katledilenlerin hesabını sorma zamanı! Gün, sokaklara inme ve ‘faşizmi ezme, yerle bir etme’ zamanı. Ve gün asla unutmama ve asla affetmeme zamanı!

‘SENİ YÜREĞİME KATIP İSYANIMI ÇOĞALTACAĞIM’

Son sözüm can özüme… Eylemin, Eylem kuzum, kızım, canımdan can kattığım evladım. 44 yıl önce dayını yüreğimden koparıp alanlar; katmer katmer artırarak zulümlerini, aynı sistemleriyle seni de kucağımdan aldı. Şimdi canımızla bedel ödediğimiz topraklarda seni sarıp, sarmalayarak, koklayarak, içimdeki, öfkeyi daha da köklendirdim. Sana veda edemem. Etmem. Bir eylem daha kazırım yüreğime, yaşatırım seni. Artık alanlarda yüreğini, yüreğime katıp, isyanımı çoğaltacağım.

‘MÜCADELE BAYRAĞIMI SENİN GÜZELLİĞİNLE HARMANLAYACAĞIM’

Sana söz veriyorum güzeller güzeli kızım, canımın parçası, beter böceğim, son açlığı biz yaşadık, son susuzluğu biz çektik. Senin adın ormanlarda, çocuk kütüphanelerinde, barınaklarda yaşayacak. Evlatları annelerinden önce ölmesin diye, dayından aldığım mücadele bayrağını nasıl şimdiye kadar onurla taşıdıysam, senin güzelliğinle harmanlayacağım mücadelemi. Biliyorum ki; bu mücadele yolunun sonu yaşama çıkacak, güneşe çıkacak ve bir daha iliklerimize kadar üşümeyeceğiz soğuktan…”

etha49.com/haber