Hayatlarımızı ve bedenlerimizi savaş baronlarına işgal ettirmeyeceğiz!

Kadınlar her zaman savaşın karşısında durdu ve eşit yeni bir dünya kurma çabası içinde oldu. Çünkü bütün savaşlarda ilk işgal edilen adeta kadın ve çocukların yaşamı, bedeni oldu.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı karşısında da “Savaş en çok biz kadınları vuruyor” kuralı değişmedi. Tam da bundan dolayı Rusya’da da Ukrayna’da da analar, kadınlar hangi koşulda olursa olsun savaşın tam ortasında savaş karşıtı cümlelerini kurmaya devam ediyor.

Dünya üzerindeki bütün savaşların en yıkıcı yanını hep kadınlar yaşadı. Zira emperyalist kapitalist ülkeler savaşlarda direkt kadınlara yönelik planlar çiziyor, ilan edilmiş ya da edilmemiş savaşlar yürütüyor. Taciz ve tecavüz devletlerin elinde, izleri yüzyıllarca asla silinmeyecek bir araç olarak kullanılıyor.

Savaş ve kadın

Savaş ile özdeşleştirilen kadın bedeni hep hedef tahtasında oldu. Bedeni fetih alanı olarak görülen kadının ele geçirilmesi toplumun ele geçirilmesi olarak görüldü. Bugün Ukrayna’da da tüm dünyanın gözleri önünde bir insanlık dramı yaşanıyor. Günlerdir sığınaklarda kalan, göç yollarında yaşama tutunmaya çalışan, her türlü tehlikeye açık yaşamı bilmedikleri ülkelerde kurmaya çalışan kadınlar. Fuhuş çetelerinin ellerine düşen, fiziki güzellikleri ile cinsiyetçi iğrenç söylemlere maruz kalan yine onlar. Özellikle sosyal medyada “Ukraynalı kadın mültecileri kabul edelim” paylaşımları ve altında yazılanlar, kadın bedeni üzerinden yapılan “savaş paylaşımlarının” dışavurumu. AB ülkelerine ulaşmayı başaranları ise emperyalist ülkelerin ikiyüzlü yaklaşımlarına maruz kalarak, “Ukraynalı mültecilere kucak açıyoruz“ şovuyla ucuz işgücü deposu olmaya aday görülüyor.

Savaş öncesi çok mu farklıydı?

Ukrayna 10 yıl önce kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin engellenmesi için İstanbul Sözleşmesini imzaladı. 2021 yılında yapılan araştırmalara göre kadınların yüzde 67’si ise eşlerinden veya 15 yaşın üzerinde erkeklerden psikolojik, fiziksel ya da cinsel şiddet yaşadıklarını söylüyor. Kadınların sadece yaşadıkları şiddet durumunda ne yapacaklarını bilmezken, savaş ortamında nasıl bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını anlamak zor değil. Ukrayna polisinin istatistiklerine göre sadece 2020 yılında kolluk kuvvetlerine yapılan şikayet sayısı 2 milyon 807 bin.

Işıkları onlara sadece trenlerde değil, her yerde kapatılıyor

Burjuva medya Ukraynalı kadınların göç hikayelerini, düşen bombaların altında ya da yollarda birçok kadının vurulduğunu yazıyor. Üst üste yığılan kadınların ışıkları kapatılan trenlerde başka yerlere nakledildiği anlatılıyor. Yolculuğun sonunda ise açlık, insanlık dışı koşulların her çeşidi ile karşılaşmayı yaşıyorlar. Erkekler tarafından davet edilerek kadın tacirlerinin ellerine düşenler ve kendilerinden bir daha haber alınamayanlar…

Hem Ukrayna, hem Rusya devletleri “Savaşa hayır” diyen muhaliflerini ve kadınları dövüyor, işkence ediyor, tutukluyor, yasaklıyor!

Savaşla birlikte yükselen şovenizm, Ukrayna’da ve bütün Avrupa’da faşist örgütlenmelerin önünü açarken, ırkçılığı daha bir kışkırtıyor.

Biz kadınlar ise savaşların ve işgallerin sorumlusu olan emperyalist tarafların hepsine karşı çıkarak enternasyonalist kadın mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz! Hayatlarımızın ve bedenlerimizin savaş baronları tarafından işgaline savaşın kendisine hayır demeyi sürdüreceğiz!

Emperyalist savaşları işçilerin emekçilerin, halkların ama öncelikle kadınların enternasyonal mücadelesi durdurabilir!

Avrupa Kadın Dayanışması