Hrant Dink anıldı: Neden hedef gösterenleri yargılamıyorsunuz?

İSTANBUL – Hrant Dink anmasında konuşan Rakel Dink, “Bu alan devletin işlediği, göz yumduğu, duyarsızca, acımasızca sonuçsuz bırakılan davaların dile getirildiği yer oldu. Burası acılarda kardeş olmayı hatırladığımız yer” dedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 14’üncü yılında Şişli’de bulunan Sebat Apartmanı önünde anıldı. Salgın nedeniyle sınırlı sayıda kişinin katılımı ile gerçekleştirilen anma aynı zamanda çevrimiçi de yapıldı. Anma öncesi Halaskargazi Caddesi’ndeki Osmanbey kavşağı ile Harbiye Müzesi arası polisler tarafından trafiğe kapatıldı. Anmanın olduğu alan ise polis tarafından ablukaya alındı.

Geniş katılımlı anma http://hranticinadaleticin.org/  sitesi üzerinden çevrim içi yapılırken anmaya katılan kişiler “Buradasın Ahparig” yazan çevrimiçi pankartlarını Hrant Dink’in öldürüldüğü yere bıraktı. Anma ilk önce daha önceki anmalarda yapılan konuşmalardan kesitlerin verilmesiyle başladı. Ardından Hrant Dink’in yaşamını anlatan sinevizyon gösterimi ve Hrant’ın konuşmalarından kesitler yayınlandı.

KARDEŞ OLDUĞUMUZU HATIRLADIĞIMIZ YER

Ardından Rakel Dink eşi Hrant Dink’in öldürüldüğü Sebat Apartmanı önü karanfil bıraktı. Anmada sık sık “Kardeşimsin Hrant”, “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz” sloganları atıldı. Hrant Dink’in dev posterinin de asıldığı anmada konuşan Rakel Dink, “Biliyorum ki kalbi burada atanlar çok çoktur. Burası unutturulmak istenen konuların hatırlatıldığı bir yer oldu. Burası acılarda kardeş olmayı hatırladığımız yer. Acıları, paylaşma, yüzleşme, yüzleştirme yeri oldu. Adalet ve doğruluk isteyenlerin bir araya geldiği yer oldu. Bu alan devletin işlediği, göz yumduğu, duyarsızca, acımasızca sonuçsuz bırakılan davaların dile getirildiği yer oldu” dedi.

SUSMAK UTANÇ VERİCİ

“Bir kılıç artığı olarak yüz yıldır yaşadığımız acıları dile getirerek yalanlamak yetmedi bir de sözde soykırım diyerek yalanlarına tüy diktiler” diyen Dink, “Birilerini acıtıyor muyuz, incitiyor muyuz diye hiç düşündünüz mü? Ermeni’ye sonu gelmeyen düşmanlığınız, aşağılamalarınız, kininiz, öfkeniz gerçekten artık yoruyor. Siz hiç yorulmadınız mı? Yazık. Susmak utanç verici. Gördüğü kardeşini sevmeyen görmediği tanrısını seviyorum diyen yalancıdır diyor tanrı sözü. Tekrarlanmaması için duyarlılık ve pişmanlık gerekiyor. İtiraz, özür ve tövbe gerekiyor. Sevgili dostlar o kadar biriken yaslar ve davalar var ki acımızı dile getirmekten utanır olduk. Vatandaşıyla sorunu bitmeyen bir devletimiz var maalesef. Halbuki savaştan ve düşmanlıktan kim ne kazanmıştır. Ölümün, yasın, kıtlığın, bereketsizliğin çoğalmasından başka. Barış, iyilik ve sevgi varken neden kötülük, neden zulüm, neden düşmanlık? Bunlar tanrıya da düşmanlıktır. Temiz eller böyle mi olur. Bu virüs hangi sabunla temizlenir. İnsan onuru böyle mi korunuz. Devletler, yönetimler böyle mi onurlu olur” diye ifade etti.

ACIYA TATLI DİYENLERİN VAY HALİNE

Eşinin davasının 14 yıldır devam ettiğine vurgu yapan Dink, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu 14 yılda bir cinayet davasını çözemediler. Çözemediler çünkü maksat çözmek değil. Nasıl kapatırız diye çabalıyorlar ama her yere o kadar bulaşmış ki bir türlü paketleyemiyorlar. Şu kadar yıl etkili bir soruşturma yürütememek başka nasıl izah edilebilir. Şu kadar senedir tehdit edenlerin, hedef gösterenlerin bir kere bile sorgulanmamaları nasıl açıklanabilir. Yakında davada bir karar çıkarıp bitti demeye çalışacaklar. Bittiğinden eminseniz neden avukatlarımızın taleplerini reddediyorsunuz. Neden hedef gösterenleri, azmettiricileri soruşturmuyorsunuz.

BEN YAPMADIM ELİM YAPTI

14 yıldır bu ülkede nice ittifaklar kuruldu ve bozuldu. Ona göre de bizim renk değiştirip durdu. İnsan düşünmeden edemiyor acaba bu ittifak kimlere ve nerelere dokunuyor. Basitçe söyleyelim. Hrant’ı FETÖ öldürdü demek ben yapmadım elim yaptı demektir. Hrant’ı Ergenekon öldürdü demek ben yapmadım ayağım yaptı demektir. Yıllarca dilinle bağıra bağıra ayağınla yürüyerek buraya geldin ve silahı iki elinle tutup tetiği çektin ve öldürdün. Sen ayağın, sen elin sen dilin değilsen sen nesin?

YALANDAN GEÇİLMİYOR

14 yıldır onca sanığın ve tanığın arkasında garip bir devlet görüntüsü var. Katil olmadığını kanıtlamak için adeta aptal olmadığını kanıtlamaya çalışan bir devlet. Bırakın hangi bina ve hangi duvar yıkılmaya çalışılırsa çalışılsın bundan iyisini inşa edecektir. İnşa edemeyecekse zaten harabedir. Rab’in iğrendiği 7 şey vardır. Maalesef gururdan, yalandan geçilmiyor. İnsan öldürenler, düzenbazlar, kötülükten zevk alanlar çoğaldıkça çoğalıyor. Ve ne yazık ki ayrıcı zihniyetler, düşmanlık ve yalancılıkla besleniyorlar. Suçu yalanla örülmüş iplerle günahı araba organıyla çekenlerin vay haline. Kötüye iyi, iyiye kötü diyenlerin, ışığı karanlık, karanlığı ışık sananların, acıya tatlı tatlıya acı diyenlerin vay haline.”

HRANT İÇİN BURADAYIZ

Ardından yine online devam eden açıklamada Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş konuştu. Demirtaş’ın konuşmasının satır başları şu şekilde: “Yıllar geçse de alışmadığımız, alışmayacağımız derin yaramız dostumuz, ağabeyimiz, öz kardeşimiz Hrant için işte yine buradayız. Siz her yıl Hrant için toplananlar, dünyanın dört bir yanında yüreği bizimle atanlar, sadece yitirdiğimiz bir değeri anmıyoruz. Adaleti arıyoruz. Gülüşümüzü kaybettik, yaşam neşemizi kaybettik. Yaslıyız. Arıyoruz işte.

CENAZEMİZ HALA YERDE

Bitmiyor matemimiz bitmiyor çünkü cenazemiz halen yerde. Bunca omuz yan yana geldik de kaldıramadık cenazemizi. Çünkü ağır, vebali, mirası, vasiyeti ağır. Bulmadan durmayacağız, düştüğü yerden kaldıracağız cenazemizi. Gömmek için değil. Kardeşlik çınarı niyetine toprağa ekmek için. Bütün mesele uzanıp tutmakta buna cüret etmekte. Hrant’a verdiğimiz sözler hala yerini bulmadı. Bunlar bizim suçumuz değil, tüm her şey ortadayken uzanıp tutmaya cesaret edemeyen toplumun öncülerinde. Bütün mesele uzanıp tutmakta. Yılmak yok biz de Hrant’ın yaptığı gibi intikam duyularına teslim olmadan akılla, barışla ve umuda sarılacağız yarına. Bunca kutuplaşmanın içinden sağduyu ile çıkışın yolunu bulmak zorundayız.

YARINLARI EL ELE VEREREK KURALIM

Bu durumdan kurtulmak aslında basit. Yapmamız gereken şey bir araya gelmektir. Biz kadınlar bu cesaretteyiz. Önce biz kadınlar büyük bir demokrasi ittifakı kuralım. Nefessiz kalmış topluma yol açalım. Yarınlarımızı el ele vererek kuralım. Aksi takdirde Hrant’a verdiğimiz sözleri nasıl tutacağız. Karayı kaldıralım maviyi koyalım, sevgiyi koyalım. Emeğin hakkı için direniyoruz. Bu ülke ve bu topraklar hepimizin. Adilce yaşamak mümkün ve yakındır. İnsan olmaktan nasıl bu kadar uzaklaştık herkesi bir dakika düşünmeye davet ediyorum. Nasıl bıraktık cenazemizi yerde. Gelin ele ele verelim yerde yatanı kaldıralım. Yerde yatanın tek bir kimliği var insan. Ama adı Tahir, Berkin, Ali İsmail, Eren, Ceylan, Yasin, Medeni, Ethem, Uğur, Taybet, Aybüke. Korkmayın, ele verelim omuz omuza verelim. Başarabiliriz, nem gibi vücudumuza bulaşmış bu kötülüğü yara yara aydınlık geleceği kurabiliriz. Umudumuz zulümden büyük, çünkü biz özgürlüğe ant içmiş milyonlarız. Hep birlikte kazanacağız, mutlaka kazanacağız.”

Demirtaş konuşmasının arıdan eşi Selehattin Demirtaş’ın Hrant’ın ölüm yıl dönümüne ithafen yolladığı şiiri okudu. Şiir şu şekilde:

“Gümbürdüyor yerin altı, sarsılıyor gök kuleler

Özgürlüğe gebe toprak, doğuracak bizi yeniden

Ellerim ceplerimde, adımlarım minnetsiz

Gamsız yürüyorum mezar diplerinden

Ölülerimize yeminimiz var, dirilerimize müjdemiz

Üşüyen çocuklar güneşten emsin, öksüz kalmış aşıklar kavuşsun,

Alın terine sevda karışsın diyedir kavgamız

Bir madalya takılmayacak göğsümüze

Olsa olsa yağlı bir ilmek boynumuza

Belki kör bir kurşun sırtımıza

Ne adımız vardı bizim ne pasaportumuz

Düştüğümüz yerden tanırsın bizi

Kır çiçekleri biter toprağımızda

Ya da bir gelincik bütün kızıllığıyla

Zulme isyan etmiş toprağın çocuklarıyız biz

Geliyoruz olağanca heybetiyle

Az kaldı bak,

Gümbürdüyor yerin altı

Sarsılıyor gök kuleler

Özgürlüğe gebe toprak doğuracak bizi yeniden…”

(MA)