Mazgirtli kadınlar: Tek yol örgütlü mücadele

mazgirtli-kadinlarÜçüncü kurultayını geçtiğimiz ay gerçekleştiren Demokratik Kadın Hareketi (DKH) çalışmalarına hız verdi Dersim’in Mazgirt ilçesindeki kadınlarla bir röportaj gerçekleştiren DKH, Mazgirt’teki sorunları, devletin zorunlu göç politikalarını, yayla yasaklarını ve Kürdistan’da gerçekleşen katliamları konuştu

HABER MERKEZİ (29.03.2016) – Üçüncü kurultayını geçtiğimiz ay gerçekleştiren Demokratik Kadın Hareketi (DKH) çalışmalarına hız verdi. Dersim’in Mazgirt ilçesindeki kadınlarla bir röportaj gerçekleştiren DKH, Mazgirt’teki sorunları, devletin zorunlu göç politikalarını, yayla yasaklarını ve Kürdistan’da gerçekleşen katliamları konuştu.

DKH’nin kadınlarla gerçekleştirdiği röportaj şu şekilde;

DKH: Bulunduğumuz her alanda kadın olmanın beraberinde getirdiği sorunlar ve sistematik saldırılar var.  Sizlerin kadın olarak Mazgirt’te karşılaştığı sorunlar nedir?

Öznur: Mazgirt’te kadınların genel sorunu Türkiye genelinde olduğu gibi işsizlik ve geçim sıkıntısıdır. Bunun yanı sıra özellikle son zamanlarda daha fazla olan yasaklar, yasaklı bölgelerin ilan edilmesi ve başlatılan iç savaş politikalarıdır. Yani savaş politikaları burayı da etkiliyor. Coğrafyamızda onlarca katliam oluyor, doğmamış bebekler katlediliyor. Daha ne söyleyebilirim ki! Mazgirt’te de aynı şekilde bu sorunlar yaşanıyor.

Bizlerin ev içinde yaptığı emek, bir emek olarak görülmüyor. Bunun yanı sıra Mazgirt’teki en büyük problemlerden biri iş bulsak bile çocuklarımızı bırakacak bir yerimiz yok. Çocuklara dair bir alan yok. Bu da ister istemez kadınların çalışma koşullarını etkiliyor. Buna dönük bir kreş ve anaokulu var ama oralarda da yaş sınırı var.

Çilem: Kadın sorunu sadece Mazgirt’e dönük bir sorun değil. Yaşadığımız coğrafyada her yerde bu sorun var. Kadının en büyük sorunu cinsiyet üzerine yaşadığı sorundur. Mazgirt’te en büyük sorun ise kadınların sokağa çıkmamasıdır. Kadınların sosyal aktivitelere katılma istemi yok. Sadece evde oturuluyor. Çünkü hiçbir iş alanı, sosyal alan yok.

Ceren: Mazgirt’te kadınlar için en genel sorun işsizlik ve bununla beraber eşlerine bağımlı kalmalarıdır. Kadının birey olduğunun farkında olmaması ve erkeğin gölgesi altında yaşaması, kendisini geliştirmek için hiçbir çaba sarf etmemesi ve bunun içinde yeterli bir alan açılmadığı düşünüyorum. Bu sorunları aşabilmek içinde Mazgirtli kadınların kadın kurumlarıyla ortak hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Burcu: En büyük sorun işsizlik. İş koluna dair herhangi kurum yok. Tek bir iş faaliyeti olarak İŞ-KUR var orada da insanlar dönemlik çalışabiliyorlar. Bunun yanı sıra erkeğin kadın üzerinde kurduğu baskı da var. Bence Mazgirt’te kadına yönelik iş kolu ya da atölyeler açılmalı. Bu örgü olabilir ya da kendi yaptıkları el işleri olabilir. Yani kendilerini gerçekleştirebilecekleri ya da ifade edebilecekleri iş kollarının açılması gerektiğini düşünüyorum.

Devlet özelde Kuzey Kürdistan’da halka dönük imha ve katliam politikalarına girişmiş durumda. Sizler Kürdistan’da yürütülen savaş konseptine dair ne düşünüyorsunuz?

Öznur: Kürdistan’a dönük bir katliam uygulanıyor. Buralarda da birçok alan yasaklı bölge ilan edildi. Örneğin; köyde yaşıyoruz ancak kendi köyümüzü bile gezemiyoruz. Bunların nasıl hesabını verecekler bilmiyorum. Cizre’ye, Silvan’a, Nusaybin’e, Sur’a baktığınızda bir sürü katliam oldu. Cizre’de 300’e yakın insan katledildi, nasıl katledildikleri bile belli değil. Devlet nasıl katlediklerini öğrenmelerine bile izin vermiyor. Büyük şehirlere baktığımızda ise insanlar rahatça dışarı bile çıkamıyor. Metroya, metrobüse, otobüse rahat binemiyor. Bir düğüne bile rahat gidemiyor. Batı’da insanlar dışarı çıkamıyor, Doğu’da insanlar evlerine giremiyor diye bir söz söylenmişti. Dersim’de Doğu’daki gibidir, fark eden bir şey yok.

Çilem: Katliamlar yeni olan bir durum değil, aksine bu coğrafyada da sürekli devletin baskı ve saldırıları var. Katliamlara karşı mücadele etmenin tek yolu ise örgütlenmektir, örgütlü mücadele yürütmektir. Ancak bu tek bir bireyin yapabileceği bir şey değil toplu bir karşı koymayla yapılabilecek bir şeydir.

Ceren: Yüzyıllardır bulunduğumuz bölgede devletin kirli bir savaş yürüttüğünü düşünüyorum. Bunun dışında devletin yaptığı katliamlara dönük sivil toplum örgütleri ne kadar tepki gösterirse göstersin dünyaya sesimizi duyuramıyoruz. Buna dönük iyi bir propaganda süreci örülmeli.

Burcu: Bu saldırıların tamamıyla Kürt halkını baskı altında tutmak ve imha etmek amacıyla olduğunu düşünüyorum. Bu bir insanlık ayıbıdır. Oradaki insanlara bir ses ve çığlık olmak için sivil toplum kuruluşlarının, alevi derneklerinin, siyasi parti ve kurumların başta olmak üzere bütün insanların oraya ses vermesi gerekiyor.

Dersim’deki köy ve mera yasakları sizi nasıl etkiledi?

Öznur: Ben köyde yaşıyorum. Burada bir alan yasaklandığında, benim yaşam alanım yasaklanmış oluyor. Buralar yarı açık cezaevine dönüyor açıkçası. Hiçbir şeyin verimini alamıyoruz. Hayvancılık yaptığımızda yaylaya gidemeyince hayvandan verim olamıyoruz. Dersim’de zaten istihdam yok, bir de bu yasaklar başlayınca bu da daha çok kısıtlıyor bizleri. Var olan geçimi de engelliyor. Ve yasaklı bölge ve meralarla Dersim yaşanmaz bir hale bürünüyor. Bugün Cizre’de, Amed’de, Şırnak’ta da gördük.  Saldırılar ilk yasaklarla başladı daha sonra katliamlarla devam etti. Şuanda da Dersim’de korku mevcut, insanlar diken üzerinde, her an bir saldırı olabilir.

Çilem: Bu coğrafya da insanlar hayvancılık ve tarım yaparak geçimini sağlıyorlar. Eğer bunlar yasaklanırsa çoğu insanın bir maddi faaliyeti kalmayacak.

Ceren: Biz aile olarak mera veya hayvancılıkla ilgilenmiyoruz ancak bunun dışında genel olarak baktığımızda Dersim’den daha fazla göç olmasına sebebiyet verecektir bu durum. Gelişmek yerine Dersim’in daha da küçüleceğine ve kültüründen uzaklaşacağını düşünüyorum. İnsanların buradaki tek geçim kaynağı hayvancılık ve tarım olduğundan dolayı insanları sefalete sürüklediklerini ve biran önce bu durumun önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Burcu: Coğrafi anlamda düşünüldüğünde burada insanların yalnızca iş kolu tarımdır. Meralarda yasaklanınca insanlar ekip biçemediği için bölgede yoğun göçler meydana geliyor. Bu coğrafyaya uygulanan tamamen göçlerle bölgeyi insansızlaştırma politikasıdır.

Röportajın orijinal haline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Kaynak: demokratikkadınhareketi.com