MKP’den 17’ler açıklaması: ‘Komünist savaş destanıyla 17’ler devrim çağrısıdır’

17 Haziran 2005 tarihinde Dersim’de ölümsüzleşen 17’ler için Maoist Komünist Parti tarafından bir açıklama yapıldı. ”Komünist savaş destanıyla 17’ler devrim çağrısıdır” başlığı ile yapılan açıklamada, ”Ölümsüzlüklerinin 16. yılında Onlardan öğreniyor, komünist çizgileriyle komuta ettikleri doğrultuda ilerliyoruz. Bizlere bıraktıkları siyasi miras ışığımız, keskin devrim tutkusuyla mayaladıkları savaş pratikleri mücadele bayrağımızdır” ifadelerine yer verildi.

17 Haziran 2005 tarihinde Dersim’de ölümsüzleşen 17’lerin ölümsüzlüklerinin 16’ıncı yıldönümü dolayısı ile bir açıklama yapan Maoist Komünist Parti/Merkez Komite-Siyasi Büro ” Komünist savaş destanıyla 17’ler devrim çağrısıdır” ifadelerine yer verdi.

Onlar, Parti ve devrim bilinciyle donanmış Komünist savaş çağrısıdır. Onlar, Kaypakkaya’nın Komünist teori-pratiğini can bedeli mücadeleyle eyleme döken devrim çağrısıdır. Onlar, her türden tabuyu MLM silahıyla yıkıp değişim ve gelişim çizgisiyle bilimsel ilerleme çağrısıdır. Onlar, Komünist ilke ve iradeyi birleştirerek bilimsel cüretle pekiştiren birer eylem çağrısıdır! Ve Onlar, devrim için savaşa, savaş için Partiye sarılmanın davetidir… Bundandır ki, Onları anmak ve anlamak biz proleter devrimciler için elzem değerde bir zorunluluk, devrimci bir sorumluluktur. Onları anmak ve anlamak, keskin Parti ve Devrim bilinciyle donanmak demektir. Onları anmak ve anlamak, devrimci militanlığı kuşanarak devrimci savaş kararlılığıyla mücadeleyi büyütmek demektir. Onları anmak ve anlamak, proleter partiyi korumak, devrime bağlı kalmak demektir…” vurgusunun yapıldığı açıklama şöyle devam etti;

”Tarih sınıflarla buluştuğu andan itibaren, gericiliğin kösteği ile devrimci dinamiğin itici gücü arasında tarihin en köklü düşmanlığı niteliğiyle cereyan eden keskin çatışmayı bağında taşır oldu. Nesil tanımayarak tarihin derinliklerinden günümüze uzanan bu çatışma, devrimler silahıyla çağ eskitip kapatan ve yeni çağ açan değiştirici nüfuzuyla geleceği zapt edecek olan kuvvetin serüvenidir. Ne ki, bu serüven karşı-devrimci gerici sınıfların özel mülkiyet imtiyazından feyz alan bencil iktidar hırsının barbar saldırı ve katliamlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Lakin büyük özgürlük uğruna savaşa azmedenlerin savaşın yıkıcı sonuçlarını göğüsleyerek tecrübe etmesi kaçınılmazdı. “Yitimler” devrimin bedeli, kazanımlar ütopyamız uğruna mücadelenin ödülüdür. Tarih rastlantıların ürünü değil, ağır bedellerle omuzlanan hırçın mücadelelerin eseridir…” denildi.

”Komünist savaş destanıyla 17’ler devrim çağrısıdır” başlığı ile yapılan açıklama şu şekilde;

”Sınıflar mücadelesinin keskin çatışmasına sahne olan siyasi coğrafyamızın devrim tarihi, ödenen ağır bedellerle dünya devrimler tarihiyle örtüşen “yitim” ve faşist katliamlar belleğine sahiptir. Paramazlardan Suphilere, Deniz ve Mahirlerden Kaypakkaya’ya kadar, komünist ve devrimci hareketin bütün önder ve önderlikleri çıkışlarının ilk adımlarında istisnasız olarak katledildiler. Bu tarihin komünist parçası olan Partimizin mücadele tarihi de, bu faşist katliamları en ağır bedellerle tecrübe eden tanıklıktır. Kaypakkaya yoldaştan sonra, Partimizin beş Genel Sekreteri Süleyman Cihan, Kazım Çelik, Cüneyt Kahraman, Cafer Cangöz ve Yılmaz Kes yoldaşlar ve Parti Genel Sekreter yardımcıları İsmail Bulut, Baba Erdoğan, Aydın Hanbayat yoldaşlar başta olmak üzere, yüzlerce parti, ordu, gençlik ve kadın üyesi, komutan ve kadrosu kah işkencehanelerde, kah yargısız infazlarda, kah şehirlerde savaş siperlerinde, kah gerilla savaşı siperlerinde katledilerek ölümsüzleşti.

Kanla yazılan Partimizin savaş tarihinde, ödenen her bedel ve faşist katliamlarda yitirdiğimiz her yoldaş bu tarihin çimentosu olarak unutulmaz yere sahiptir. Mücadele tarihimizde unutulmaz yere sahip olan katliam ve sıçrama taşlarından biri hiç şüphesiz ki, 17’ler katliamı ve onunla özdeşleşen Parti 1. Kongre Önderliğimizdir.

17 Haziran 2005 günü, Parti 1. Kongre başarısına imza atarak 2. Kongreyi atılım ruhuyla gerçekleştirmek üzere Munzurlara tırmanan Parti sekreterimiz ve yardımcısı başta olmak üzere, büyük çoğunluğu Parti 1. Kongre önderliği, kongre delegeleri ve Parti üyelerinden oluşan 17 yoldaşımız, faşist devlet ordusu tarafından hunharca katledildi. Kan kaybıyla erimeye yüz tutmuş olan Partimize, MLM bilimi ve Halk Savaşı harıyla önderlik yapıp ayakları üzerine diken Cafer Cangöz ve Aydın Hanbayat yoldaşlar şahsında, gerilla savaşı siperlerinde ölümsüzleşen 17 yoldaşın anısı önünde saygıyla eğiliyor, kavgalarını selamlıyoruz!.. Ölümsüz mücadeleleri mücadele rehberimizdir.

”Çıplak beden dövüşen ve diz çökmeden ayakta ölerek ölümsüzleşen destanın adıdır 17’ler”

Silahlı savaş tasavvuruyla öngörülen devrim örgütlenmesinde ileri atılmış adımları yeni atılımlarla büyütmenin sevdasıydı, 17’lerin hırçın dalgalarıyla Munzurların zirvelerine vuran. Boran çökmüş dağ doruklarında cenge duran 17’ler çağlayanıydı yalçın kayalıklara çarpan. Kızıl şafağın tanıydı zirvelere hilafsız düşen… Ve Haziranda çatışan, ve savaşan, ve ölümsüzleşen 17’lerdi, Munzurlar’ın asiliklerinde asi direnişlerle yaşayan… Ve iradelerinden başka silahı olmayan, çıplak beden dövüşen ve diz çökmeden ayakta ölerek ölümsüzleşen destanın adıdır 17’ler…

17’ler katliamı, düşmanın Partimize karşı yürüttüğü stratejik saldırı konseptinin bir parçası olmakla birlikte, Parti 1. Kongre önderliğimizin örgütsel olarak tasfiye edilmesi bakımından Partimiz için özel anlam taşır. Nitekim bu faşist katliam, 17’lerle anılan dönem önderliğimizin örgütsel-fiziki olarak tasfiye edilmesiyle partimizin “ağır örgütsel darbe” almasına yol açtı…

17’ler darbesi Partimizin örgütsel açıdan sancılı bir sürece girmesini koşullarken, parti etrafında kenetlenerek mücadele direncini bileyen bir sürecin gelişmesini de açığa çıkardı. Partimizin 2. Kongre başarısı bu dinamiğin somut ifadesi olarak düşmana verilen bir yanıt oldu. Daha da önemlisi, 17’ler katliamı coğrafyamız devrimci hareketinin partimizle büyük bir dayanışma göstermesine sahne oldu. Bu dayanışmanın Uluslararası Komünist Hareket sathında gündeme gelmesi ise, 17’lerin ideolojik-siyasi etkisi ve devrimci saygınlığını gösteren resim oldu…

17’leri daha iyi anlamak için, Parti 1. Kongresi ve önderlik çizgisine bakmak, bilimsel temel ve savaş pratikleri ile devrim ve Partimiz açısından oynadıkları tayin edici rolü görmek elzemdir.

Proleter Partinin kuruluşuyla perçinlenen siyasi iktidar merkezli komünist savaşın uzun mücadele tarihinde yeni bir dönüm noktasıydı, 2002 Eylül’ünde gerçekleştirilen Maoist Komünist Parti 1. Kongresi… Parti’de toparlanma ve ayakları üstüne oturmayla başlayan yeni bir dönem, MLM bilimini yetkin olarak temsil eden yeni bir önderlik, müzminleşen hataları aşmada yeni ufuklar açan komünist bir sıçramaydı Parti 1. Kongresi…

Parti 1. Kongresi, dağınıklık ve erimeyle seyreden günün parti gerçeğinde adeta yeni bir milat iken, bu gelişme 1. Kongre önderliğinin tayin edici rolünden bağımsız değildi. Parti 1. Kongre önderliği, geçmiş klasikten koparak tarihi kendisiyle başlatan ve kendisinden önceki önderlikleri mahkum ederek parti sorunlarını aşacağını sanan çarpık tarih bilincini reddetti. Doğru tarih bilinci ve MLM bilimiyle hareket eden 1. Kongre önderliği, Partide egemen hal alan salt askeri bakış açısı ve daha çok sol sekter siyasetlerle izlenen ve ideolojik kırılmalarla derinleşip anlam kazanan hatalı anlayış ve çizgileri objektif tutumla muhasebe edip partiyi nitel dizayna tabi tuttu.

Birikerek kangrenleşmeye yüz tutan sorunlara komünist ilke ve ideoloji yeteneğine yaslanan bilimsel diyalektik metotla neşter vuruldu, kemirgen siyaset hataları ve olumsuzluklar MLM bakış açısıyla deşilerek düzelme yoluna koyuldu, pas ve tortuya dönüşen alışkanlıklara ideolojik savaş açılarak başarılar sağlandı, prangaya dönüşen tutucu dirençler güçlü bilimsel yönelimle esasta aşılarak değişim ve ilerlemenin yolu açıldı, küçük-burjuva erozyon önlenerek zayıflamış halkalar devrimci perçinlerle güçlendirildi.

”Onları anmak ve anlamak, proleter partiyi korumak, devrime bağlı kalmak demektir”

  1. Kongrede yapılan Tarihi Muhasebe’yle, partimizin mücadele tarihi ve bu mücadele seyrinde izlediği çizgilerin sonuçları bilimsel süzgeçten geçirilerek analiz edildi. Doğru tarih bilinciyle geçmiş tecrübe, hataları ve doğrularıyla sahiplenilirken, ulaşılan MLM sentezle partimiz sağlam temellerine oturtuldu. Hatalarına karşı açık olma prensibinden hareketle, hatalarını eleştirip mahkum etmekten sakınmayan partimiz, doğru-yanlış mücadelesi olan ideolojik mücadele ve eleştiri-özeleştiriyi gelişmenin dinamiği olarak tarif etti. İdeolojik kırılmalardan hatalı önderlik çizgilerine, birliklerden ayrılıklara, silahlı mücadeleden yasal-demokratik mücadele örgütlenmelerine, kitleselleşmeden marjinalleşmenin kırılmasına, partinin nitel ve nicel zeminde geliştirilerek kurumsal yapısının güçlendirilmesinden sürekliliği sağlanmış devrimci savaşın pratikleştirilerek büyütülmesine, kadro siyasetinden önderlik anlayışına, ideolojiden teoriye, stratejiden siyasete, demokrasiden merkeziyetçiliğe, partinin isminden devrim programına kadar bir dizi sorunda, Komünist ilke ve anlayış ekseninde kullanılan eleştiri silahıyla partimiz ileri sentezde yeni bir çehreye taşındı. Devrimin öncü-önder kurmayı olan partimiz, köklü eleştiriye tabi tutularak komünist ilke ve bilimsel dokusuyla yeniden buluşturuldu, siyasi iktidar perspektifine odaklanan dinamik bir savaş örgütü olarak merkezi birleşik yapıda yeniden tesis edildi.

Onlar, Parti ve devrim bilinciyle donanmış Komünist savaş çağrısıdır. Onlar, Kaypakkaya’nın Komünist teori-pratiğini can bedeli mücadeleyle eyleme döken devrim çağrısıdır. Onlar, her türden tabuyu MLM silahıyla yıkıp değişim ve gelişim çizgisiyle bilimsel ilerleme çağrısıdır. Onlar, Komünist ilke ve iradeyi birleştirerek bilimsel cüretle pekiştiren birer eylem çağrısıdır! Ve Onlar, devrim için savaşa, savaş için Partiye sarılmanın davetidir… Bundandır ki, Onları anmak ve anlamak biz proleter devrimciler için elzem değerde bir zorunluluk, devrimci bir sorumluluktur. Onları anmak ve anlamak, keskin Parti ve Devrim bilinciyle donanmak demektir. Onları anmak ve anlamak, devrimci militanlığı kuşanarak devrimci savaş kararlılığıyla mücadeleyi büyütmek demektir. Onları anmak ve anlamak, proleter partiyi korumak, devrime bağlı kalmak demektir…

Ölümsüzlüklerinin 16. yılında Onlardan öğreniyor, komünist çizgileriyle komuta ettikleri doğrultuda ilerliyoruz. Bizlere bıraktıkları siyasi miras ışığımız, keskin devrim tutkusuyla mayaladıkları savaş pratikleri mücadele bayrağımızdır…

Çığır açılmış, yol tayin edilmiştir. İlerlemek için izi derinleştirmek ve yolu yürüyerek geliştirmek bizleri bekleyen yaşamsal görevdir. Yorulmak yok! Bocalamak asla!

Bir kez daha 17’ler ve Parti 1. Kongre önderliğimizin komünist anıları önünde eğiliyor, sonsuz saygıyla selamlıyoruz.”

Kaynak / Halkın Günlüğü