Maoist Komünist Partisi ‘Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası’ile ilgili bir açıklama yayınladı
HABER MERKEZİ (11-05-2015) – Maoist Komünist Partisi, Merkez Komitesi Siyasi Büro, Mayıs ayının üçüncü haftası olan ‘Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası’ ile ilgili bir açıklama yayınladı.
Yayınlanan açıklamanın tam metni ise şu şekilde;
“Çeşitli Millet ve Milliyetlerden Türkiye-Kuzey Kürdistan Halklarına!
Partimiz 1978 yılında gerçekleştirdiği 1. Parti Konferansında Ocak ayının son haftasını Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası olarak kararlaştırmıştır. Dolayısıyla, silahlı eylem biçimlerinden ajitasyon propaganda biçimlerine kadar en geniş yelpazeye dağılan eylem/etkinlik biçimleriyle parti şehitlerini anma faaliyeti partimizin geleneksel etkinlikleri veya siyasi faaliyetleri arasında yer alarak bugüne kadar gelmiştir. Partimiz gerçekleştirdiği 2. Kongresinde ise Parti ve Devrim Şehitlerini Anma tarihini Mayıs ayının üçüncü haftası olarak kararlaştırdı. Kuşkusuz ki Mayıs ayının tespit edilmesinde kurucu Komünist önderimiz İbrahim Kaypakkaya yoldaşın 18 Mayıs’ta katledilmiş olması tayin edici bir yer tutmaktadır.
Partimizin aldığı bu kararlar devrimci değer, gelenek ve mirasın geliştirilmesi ve şehit yoldaşları mücadele kılavuzları olarak ölümsüzleştirmesi bakımından olduğu kadar, partimizin şehitlerine verdiği değerin göstergesi olarak da anlamlıdır. Bugün bu kararlar doğrultusunda ve elbette tarih bilincimizin tabii davranışı ve değerlerimize bağlılık zemininde onlara sahip çıkma sorumluluğuyla şehitlerimizi çeşitli etkinliklerle anıyor, onlardan öğreniyoruz!
Coğrafyamız devrimci hareketinin tarihi çetin mücadeleler ve katliamlarla kana bulanmış ağır bedellerle doludur. Askeri faşist darbelerin on yılda bir işbaşına gelmesiyle birlikte, karşı devrimin saldırıları daha kanlı, daha pervasız ve ‘’insan avını’’ andıran büyük baskı ve katliamlarla azgınlaşmıştır. 71 AFC’si bunlardan biridir. 71 AFC’si ülke Komünist ve devrimci hareketine karşı adeta ‘’sürek avı’’ başlatarak devrimci hareket önderlerini katlederek devrimci hareketi örgütsel yenilgiyle tanıştırdı. Kemalist diktatörlüğün katliam ve saldırıları elbette bu darbelerle başlamadı. Bilakis 1920’li yıllarda coğrafyamızın ilk Komünist Partisinin önderi Mustafa Suphi ve yoldaşları(15’ler), Kemalistlerin komplosuyla Karadeniz’e gömülerek katledildiler. 1970’li yıllarda coğrafyamızda yeniden doğan Komünist Partisi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın kurucu önderliğinde sınıf mücadelesinin ileri mevzilerinde konumlandı. Ne ki, bu dönemin Komünist ve devrimci hareketi azgın faşist saldırılardan kurtulamadı…
Komünist hareketin önderlerinden Kaypakkaya yoldaş işkencehanede katledilirken, devrimci hareket önderlerinden Deniz, yoldaşları Yusuf ve Hüseyin’le 6 Mayıs’ta asılarak katledildiler. Mahir ise Denizlerin asılmasını önlemek için gerçekleştirdiği eylem sonrası Kızıldere’de 9 arkadaşıyla birlikte katledildi. Ve yine 18 Mayıs’ta Kürt ulusal hareketinin kadro ve militanları(dörtler) Kaypakkaya’nın bayraklaştığı o diyarda, Amed zindanında bedenini ateşe vererek faşist baskılara isyan ateşi oldular…
Saydığımız ve sayamadığımız Parti ve Devrim Şehitleri biz ardıllarına büyük miras, değerli gelenek ve büyük kahramanlıklar bıraktılar. Dolayısıyla Onlardan her bakımdan öğrenmek, Onların tuttuğu mevzileri temsil ederek geliştirmek elzemdir.
Şehitlerimizin halka, devrime ve partiye bağlılıklarını örnek alarak duruşlarını kuşanmak, mücadeleyi feda ruhuyla ileriye taşıyan pratiklerinden öğrenmek ve bizlere devrettikleri asil kavgayı galebe çalmak, en önemlisi de proletarya ve emekçi halkların kurtuluş davasına verdikleri can bedeli emeğe sahip çıkarak saygı göstermek için On’ları unutmadan en etkili biçimlerde anmalıyız! Anmalıyız, çünkü partimizin militan savaş çizgisindeki konumlanışı ve tüm saygınlığında verdiği şehitlerin büyük payı vardır. Şehitlerimiz, partimizin mücadele tarihi ve pratiğine olduğu kadar, coğrafyamız sınıf hareketinin devrimci hazinesine de büyük miraslar bırakmış, onurlu yaşamları ve kahraman mücadeleleriyle büyük değerlerin yaratıcıları olmuşlardır. Hiç kuşkusuz ki, Partimizin her türden gerici saldırı ve darbelere karşın bugün ayakta duruyor oluşunu ve tasfiyeci rüzgarlara karşın sınıflar mücadelesinde tereddütsüzce koruduğu devrimci savaş çizgisini ve militan duruşunu bilimsel zeminiyle birlikte şehitlerine borçludur.
Bu vesilesiyle başta parti şehitlerimiz olmak üzere, tüm dünya ve ülke devrim şehitlerini Komünizm davasına olan bağlılığımızla anıyor, şehitlerimizin anıları önünde bir kez daha sonsuz saygıyla eğiliyoruz. Şehitlerimize sözümüz uğruna düştükleri devrim ve Komünizm bayrağını yere düşürmeden zafere değin taşımaktır! Sosyalist Halk Savaşı Stratejisi bu bayrağın zafere taşınmasının yolu olarak proleter devrimci kararlılığımızın ifadesidir.
Komünist mücadelemizin 43. yılında, dünden bugüne kavgada ölümsüzleşen yüzlerce parti şehidimizden aldığımız büyük güçle ilerliyoruz. Örgütsel yenilgi ve ağır darbeleri, içte yaşanan ideolojik kırılma ve sapmaları MLM çizgi kavrayışı temelinde geride bırakırken, önümüze çıkan her türden tümseği aşarak geleceğe yürüyoruz!
Şehitler verme pahasına mücadelede ödediğimiz ağır bedeller, devrimlerle Komünist topluma ilerleme yürüyüşümüzü ve bu yürüyüşteki ısrarımızı zayıflatmamış, bilakis kararlılığımızı perçinleyerek daha güçlü kılmıştır. Partimizin örgütsel yenilgi ve darbeler başta olmak üzere her türden gerici saldırıya karşı direnci ve yürüyüşünü derinleştirerek büyütme kuvvetinin önemli temellerinden biri hiç kuşkusuz ki şehitlerimizdir.
Değerli Halklarımız, Yoldaşlar!
Bir 18 Mayıs’ı daha karşılarken kavga coşkusunu ölümsüz yoldaşlarımızın anılarıyla harmanlıyor, tarihsel meydan okuyuşumuzu Mayıs’ın kızıl görkemiyle sürdürüyoruz! Düşman saldırılarına siper olmuş ölümsüz yoldaşlarımızın bedenlerinde kabuk bağlamamış yaralarımızı Komünist kararlılıkla sararken, karşı-devrimin darbeleri başta olmak üzere, her türden tasfiyeci engel ve takatsiz çelmeleri geride bırakma yetisi gösteren partimiz her şeye karşın coğrafyamız sınıf mücadelesinde ileri mevzileri tutmaya devam ediyor, şehitlerimizin mirasını geliştirerek büyütmeye devam edecek!
Şehitler vererek yürümek ya da ölümcül mücadeleler vermek Komünist devrimcilerin tercihi değil, düşman sınıfların gerici karakterinden kaynaklanan bir zorunluluktur. Proleter devrimciler bu zorunluluğun ürünü olarak silahlı savaşıma başvurmaktadır. Nitekim gerici sınıfların koşulladığı bu silahlı savaşta yüzlerce yoldaşımız, binlerce devrimci ölümsüzleşmiştir. Günümüzde emperyalist gericilik ve onun bilumum uzantıları tarafından en barbar ve en acımasız biçimlerde katliamlar gerçekleştirilmekte, dünyayı adeta kan gölüne çevirmekte, doğayı azgınca tahrip etmektedirler. Irak, Suriye, Rojava-Kobane-Şengal’de yaşanan süreç bu vahşi saldırganlık ve katliamların en yakın, en canlı tanığı durumundadır. Faşist ‘’TC’’ devletinin ‘’kayıplar, faili meçhuller,’’ yargısız infazlar ve Roboski’de, Soma’da, Gezi’de, demokratik mücadele ve protestolarda açıktan gerçekleştirdiği katliamlara, Dersim katliamından kalan toplu mezarlardan çıkan insan kemikleri eklenmektedir… İşte bütün bu katliamları ve acıların daha fazlasını ortadan kaldırmak için amansız bir savaş vermek durumundayız. Tıpkı yüzlerce ölümsüz yoldaşımız ve binlerce devrim şehidinin tereddüt etmeden devrimci savaşa atıldığı gibi…
Sınıflar mücadelesinin bedeller üzerine kurulu olduğu ve bu bedellerden kaçınamayacağımızın bilincindeyiz. Bedel ödemeyi göze alıp göğüsleyemeyenlerin temsil edeceği bir gelecek, yaratacağı bir kazanım olamayacağı gibi, bir ilerleme sağlayamayacakları da açıktır. Bedel ödemeyenlerin kararlılıkla sahipleneceği çok şey eksiktir. Şehitlerimizin bizlere öğrettiği budur.
Sınıflar mücadelesinin tarihi tecrübesi bizlere gösterdi ki, ölümcül savaşları bitirmek için ölümcül savaşa tutuşmaktan başka bir seçenek yoktur. Gerici sınıflar tarihin çöp sepetine atılıp dünya devrimine ulaşmadan ölümcül savaşları ortadan kaldırmak olası değildir. Savaş istemiyoruz ama savaş bize dayatıldıktan sonra, düşmanı yok etmek üzere savaşmak kaçınılmaz tek devrimci yoldur. Ölümsüzleşen yoldaşlarımızın yaptığı budur, bizlere öğreterek devrettiği de budur.
Dünya ve coğrafyamızda proletarya ve geniş halk kitleleri olarak şehitler vermeye devam ediyoruz. Emperyalist gericilik ve onun yerel maşaları emekçi halk kitlelerine her vesileyle saldırıyor ve katliamlar gerçekleştiriyor. İnsan onuru, demokrasi ve özgürlükler uğruna, son tahlilde insanlığın geleceği uğruna savaşanlar bu mücadelede acımasızca katlediliyor. O halde şehitleri anmak sadece geçmişe dönük bir eylem değil, aktüel bir eylemdir de! Şehitlerimizi daha büyük kararlılık ve eylemlerle anmalı, Onları yaşatmalıyız!
Şehitlerimizden aldığımız güç ve ışıkla yürüyoruz, zafere dek yürüyeceğiz!
Dünya proletaryası ve ezilen emekçi halklarının büyük öğretmenleri şahsında dünya devrim ve Komünizm şehitlerini saygıyla anarken, Komünist önder İbrahim KAYPAKKAYA, Mutafa SUPHİ, devrimci önderler Deniz GEZMİŞ ve Mahir ÇAYAN’lar, Kürt ulusal hareketi önder kadrolarından Mazlum DOĞAN, Mahsun KORKMAZ, Sakine CANSIZ’lar şahsında bağımsızlık, demokrasi, devrim, sosyalizm ve Komünizm şehitlerinin anısı önünde bir kez daha eğiliyoruz.
Bir kavga veriliyor gericiliğe karşı, faşizme karşı
Ölümüne yeminlerle çıkılıyor dövüşe
Adları bilinmez hepsi proleter
Alınlarında Kızıl bant başlarında kasket
Kimi köylü kimi işçi.. Hepsi bizimkiler…
Geri dönmeden ölümüne dövüşüyor
Ellerinde özgürlük
Ölümcül yaralar alıyor bizimkiler
Bizimkiler mevzilerde, mevzilerde bizimkiler.. Geriye bakmadan
Ölüyor bizimkiler, bizimkiler alıyor yerlerini
Sürüyor kavga, sınıfların varlığı sürdükçe…
Kazanıyor bizimkiler, sınırsız-sınıfsız-sömürüsüz O dünyayı!”
http://www.halkingunlugu.net/