Mulhouse’da Son siyasal gelişmeler ve tavrımız üzerine kitlesel bir panel gerçekleştirildi.

SMF temsilcisi Erdal Ataş, TİP genel başkanı Erkan Baş ve Sur eski belediye başkanı Abdullah Demirbaş ın katıldığı panel, özelde deprem ve son siyasal gelişmeler üzerine gerçekleşen giriş bölümünden sonra panelistlerin söz almasıyla başladı.

Söze ilk başlayan SMF temsilcisi Erdal Ataş; deprem gerçeği ve siyasal otoritenin durumunu “Devlet  gerçeğini gören ve yaşayan kitlelerde, öznelerinin birebir   kendilerinin olduğu yönetimlerin gerektiği bilinci geliştirmiştir. Bizler sosyalist güçler olarak sahadaydık. Tüm engellemelere rağmen gücümüz oranında deprem alanlarına sahada ilk bizler ulaştık” biçiminde özetledi.

Seçimler sürecine de değinen Ataş; “Burjuva devletler merkezileştiler. Mevcut iktidarın olağan gücüyle iktidarda kalma gayretine rağmen sermayenin buna müsade etmediğini görüyoruz. Görülüyor ki TÜSİAD AKP’yi gözden çıkarmıştır. Bununla beraber  iktidar  ile muhalefet arasında dönem dönem siyasal anlamda rol değişiminin de olduğuna şahit oluyoruz. Muhalefet  partileri bazen AKP ile yer değiştirip  ezilen inanç ve halkların  mevcut problemlerini dile getirmek yerine yerine başörtüsü üzerinden siyaset yapıp buradan çıkış yolu arıyor. Millet İttifakı ise hali hazırda sermayenin istemleri dışında bir siyaset yürütemiyor. Sistem ne zaman krize girse akabinde daha despot ve daha faşist nitelikte oluşumlar iktidar oluyor” biçiminde özetledi.

İttifaklar konusuna da değinen Ataş; Emekçilerin  tarihi ittifaklar tarihidir. Enternasyonel kurulmuş, devrimler gerçekleştirmiştir. Dünya devrim tarihindeki  kazanımların büyük bölümü ittifaklar neticesinde gerçekleşebildi. Böylesi zengin bir tarihe sahip olan bizler ittifaklarımızı da daha da geliştirme çabasında olmalıyız” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Erdal Ataş’ın ardından söz alan TİP genel başkanı Erkan Baş Cumhuriyet’in ikinci  asrına geçilirken asrın felaketini yaşadık. Bizler demokrasi güçleri olarak kendi lehimize asrın gelişimini yaratabiliriz. Bu yüzyıla Komünistleri, Alevileri ve Kürtleri katlederek başladılar. Biz komünistleri kuruluşun dışında tuttular. Bu ikinci yüzyılın başında da yine dışarıda ve tutulmak istiyoruz. Biz buradayız ve sözümüzü söyleceğimiz alanları daha da geliştirmeliyiz.  Genç kuşaklar 20 yıldır AKP rejimi dışında başka bir yönetimi bilmiyor. Gezi direnişi henüz dün gibi geliyor bize ama o gün henüz çocuk yaşta olanlar şimdi orta genç yaşlara geldiler. Burda şunu ifade etmeliyiz ki “ Şimdi farklı ittifak biçimleri ve taktikleri geliştirmek için düşünelim. Salt ittifak modeli olarak bugüne kadar izlediğimiz yöntemler izleyelim mantığı basite kaçmak olur. Yüzde yirmiden daha fazlasını düşünmemiz lazım. Bunun yolunun da yeni taktik siyasal yol ve yöntemlerden geçtiğini düşünüyorum” diyerek sözü kayyum atanarak görevi gasp edilen HDP eski Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’a bıraktı.

Abdullah Demirbaş: Lice depremini yaşayan eski  bir depremzede o ve yerel yönetimlerde yer almış bir siyasetçi olarak devletin mevcut karakterini her dönem birebir yaşadım ve gördüm. Devlet bizim ortaya koyduğumuz hiç bir projeyi kabul etmedi. Deprem masterimizi uyguladığımız alanlar depremde en az hasar  gören yerler olarak örnek teşkil etmektedir . Mevcut iktidar bu önlemleri örnek almak bir kenara sürekli engelledi. İttifak sürecine de değinen Demirbaş “ İttifak siyaseti üzerinden ne yapacağımızı belirler ve buna göre hareket edersek kazanmanın anahtarı bizlerin  elimize geçer . HDP Türkiyelileşmek kavramı ile Kürtler arasındaki siyasi dengeyi kuramadı, bazen Kürtleri öne çıkartıp Türkiye’ye yüzünü çevirdi. Bazense tam tersini yaptı. Türkiyelileşme adına  Kürtlere kısmen de olsa yüz çevirmesi olumsuz bir durumdu. Oysa  esasları ekseninde yürütmeliydi. Her şeye rağmen bizler umutsuz olduğumuz bir dönemde bile umutları  yeşerten bir geleneğiz ve biz kazanacağız diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Panelistlerin sunumunun sona ermesiyle soru-cevap şeklinde devam eden etkinli, bu bölümde de çok verimli tartışmaların gerçekleşmesinin akabinde sona erdi.