Neden-sonuç ilişkisi temelinde durum karşısında devrimci tavır

Bugün salgın veya pandemi düzeyinde yaşanan kitlesel ölümler gerçeği de özünde bu emperyalist kapitalist sistem urunun sonucu olarak yaşanmaktadır Dünya sistemini tayin ederek elinde tutan uluslararası ve çok uluslu tekelci emperyalist burjuvazi bugün yarattığı sonuçlarla uğraşmakta ve bu sonuçları fırsata çevirme pragmatizmiyle meşgul olmaktadır Krizi gerici çıkar ve hegemonik nüfuzu uğruna fırsata çevirme küresel sermaye ve bu sermaye sahibi sınıfların genel karakterlerindendir…

PERSPEKTİF (21-03-2020) Burjuvazinin bir tavrı vardır. İnsan yaşamı pahasına ve bu yaşamı araç edinme pahasına her türlü gelişmeden bencil menfaatleri uğruna yararlanma, doğan her fırsatı egemenlikleri yararına değerlendirme ve insan yaşamından bile nemalanma burjuvazinin tavrı ve ahlakıdır. Öyleyse proletaryanın/proleter devrimcilerin de bir tavrı olmalıdır. Vardır! Bu, doğa ve insan merkezli politika ve ahlaka dayalı tavırdır. Toplumları ve insanlığı refah, mutluluk ve özgürlüğe taşıma perspektifiyle doğa ve insanlık düşmanı burjuva sınıf egemenliğine karşı mücadele bu tavrın siyasi niteliğidir. Siyasi mücadele bütün mücadelelerin anlam kazanıp başarıya ulaşmasının tek koşuludur… Emperyalist kapitalist burjuvazi işgal, ilhak ve tahakküm odaklı savaşlarla milyonlarca insanı kıyımdan geçirip katletmekte, milyonlarcasını geleceksizliğe sürükleyerek büyük bir barbarlık sergilemektedir. Onlar için amaca giden her yol mübahtır. Savaş ve saldırganlıklarla gerçekleştirdikleri kıyım ve katliamlar gibi, haksız savaşlarını en kirli metotlarla tahkim edip kitlesel katliamlarını canlı doğa ve insan yaşamı üzerinde sürdürmektedirler…

Bugün salgın veya pandemi düzeyinde yaşanan kitlesel ölümler gerçeği de özünde bu emperyalist kapitalist sistem urunun sonucu olarak yaşanmaktadır. Dünya sistemini tayin ederek elinde tutan uluslararası ve çok uluslu tekelci emperyalist burjuvazi bugün yarattığı sonuçlarla uğraşmakta ve bu sonuçları fırsata çevirme pragmatizmiyle meşgul olmaktadır. Krizi gerici çıkar ve hegemonik nüfuzu uğruna fırsata çevirme küresel sermaye ve bu sermaye sahibi sınıfların genel karakterlerindendir…

Toplumlar, emperyalist kapitalist sistem ve burjuvazinin doğrudan kaynak olduğu dünyasal çehreye sahip ölümcül bir vaka ile karşı karşıyadır. On bini aşkın insan ölmüş, yüz binlercesi hastalığın pençesinde tedavi altındadır. Virüsün daha büyük insan kitlesine bulaşacağı ve ölümlerin daha büyük rakamlara ulaşacağı beklenmektedir. Tüm toplumlar alarmda olup karantina koşullarına hazır biçimde büyük bir kaos ve korkunun altındadır. Yaşam adeta durmuş, büyük burjuvazinin istediği gibi belirsizlik hüküm sürmektedir. Mevcut sonuçlar yeterince ağırdır, ölümler pahasına daha ağır faturaların ödeneceği varsayılmaktadır. Bu ölümcül vakanın ya da Pandemi niteliğine ulaşmış bu kitlesel ölümler tehdidinin formel veya somut sebebi Koronavirüstür. Adı-sebebi bu olsa da, küresel ölçekte seyreden bu kitlesel ölümlerin gerçek nedeni, virüslere ve virüslerin ürpertici etkilere ulaşmasını koşullayan ya da nesnel zeminini var eden emperyalist kapitalist sistem ve burjuvazinin nihilist, pragmatist, kar hırsı ve tahakküm eksenli doğa ve insanlık düşmanı hegemonik talancı politikalarıdır. Canlı yaşamın yıkımını aşarak tüm dünyayı tehdit eden nitelikte büyük felaketlere yol açan, ekolojik sistem ve organizmayı tahrip ederek bozan, gen ve doğalla oynayan, dolayısıyla kontrolsüz ve sıra dışı gelişmeleri koşullayan etmen, bencil kar değeri üzerine kurulu olan özel mülkiyetçi emperyalist kapitalist sistem ve bu sisteme has sanayileşme, üretim, silahlanma, insan ve canlıyı kobay olarak kullanma barbarlığıdır. İnsanlığın özgür geleceği için insan merkezli gelişme ve denyler değil, insanı teslim alarak tahakküm altında tutmak ve sonsuz egemenlik kurmak için deneyler yapıp politikalar geliştiren burjuvazi ve sisteminin kaçınılmaz ürünü, canlı-cansız doğa ve tüm yaşamın tüketilerek felaket dediğimiz korkunç tehditlerle yüzyüze getirmektir. Doğayı kirleten, canlı yaşam ortamını tüketen, türlerin yok olmasına neden olan, suyu-havayı zehirleyen, küresel ısınmaya yol açan, iklimlerin değişip bozulmasına yol açan, yeni hastalıkların, virüslerin, mikropların üremesine koşul yaratan onlar ve sistemlerinden başkası değildir. Bütün bunlar emperyalist kapitalist sistemin kaçınılmaz sonucudur… O halde kendilerinin ürünü olan sonuç ve gelişmelerle gerçek anlamda mücadele etmelerini onlardan beklemek yanlıştır. Onlar sonuçlarla mücadele edebilir, mücadele ediyor gözükebilirler. Gerçek mücadele onlara karşı mücadeleyi de kapsayan bilimsel sosyalizm felsefesi ışığında verilecek mücadeledir ki, yalnızca bu mücadele sonuçlarıyla birlikte, sonuçlara yol açan nedenleri ortadan kaldırarak gerçek bir başarı sağlayabilir…

***

Salgın düzeyini aşarak yayılma ve ölüm oranı itibarıyla Pandemi niteliğine ulaşan durum dünyasal eksene oturan ciddi bir problemdir. Ciddi olduğu kadar, basit yöntemlerle bertaraf edilebilir bir niteliğe de sahiptir. Temel sorun virüstür. Temel çözüm virüsün yayılması/dağılması/bulaşmasını önlemektir. Bunun metodu sosyal yaşam mesafesi denilen insanlar arasındaki doğrudan canlı ilişkisinin sınırlanması ve hijyen şartlarına azami derecede özen gösterilmesidir. Bütün bunlar sonuç ile mücadeledir. Ve bu mücadele gerekli, zorunludur. Fakat daha radikal mücadele sonuca yol açan nedenler üzerinde durmak ve bu nedenleri bertaraf etmektir. Zira atlatılacak bu pandemi veya ölümcül salgın durumu son olmayacaktır. Mevcut dünya sistemi ve bu sistemi elinde tutan sınıflar egemenliklerini sürdürdüğü müddetçe her yıl yeni bir virüsle, salgınla, pandemi ve kitlesel ölümlerle yüzleşmek kaçınılmaz olacaktır…

Virüsün bulaşması (ki, hızlı ve kolay bulaşma özelliğine sahiptir) temel sorundur. Virüsün bulaşmasına karşı önlemler alarak tehdidi savuşturmak tamamen mümkündür. O halde abartıya kaçarak kasvetli atmosfere veya abartılı korkuya kapılmanın gereği yoktur. Bağışıklık sistemini güçlendirmek, vitamin takviyelerinde bulunmak, hijyene önem vermek ve gereksiz olan yakın temaslardan kaçınmak somut mücadele için önemlidir. Belki hepten yeterli değil ama yayılma ve dolayısıyla ağır sonuçları azaltmak için yeterli ve şarttır bu önlemler. Lakin, sağlıklı beslenme, doğal beslenme, doğanın temiz tutulması, doğanın kirletilmemesine önem gösterilmesi, bu şartları olumsuz yönde etkileyen bütün faaliyet ve üretim-tüketim biçimlerine karşı mücadele etmek, kapitalist kar hırsı ve bunun sonuçlarına karşı mücadele etmek, kapitalist tekel ve şirketlerin doğa düşmanı çalışmalarına ve kar endeksli üretim ve tüketim çılgınlığına, nihayetinde kapitalist sisteme karşı mücadele etmek zorunludur. Yeni bir yaşam kültürü, yeni bir üretim ve tüketim kültürü, yeni bir sistem, insan merkezli politikalar temelinde yeni bir yönelim, yani sosyalist ve Komünist değerlere bağlı bir yaşam ve insan ilişkilerinin kurulması zorunludur. Kapitalist sistemin def edilerek Sosyalist sistemi kurmak ve Komünist toplum yürüyüşünü sürdürmek şarttır. Aksi halde emperyalist kapitalist sistemin doğa ve insan düşmanı politikaları, üretim, tüketim ve tüm ilişkileri insanlığı felaketlerden felaketlere sürmekten başka bir sonuç getirmeyecektir. İnsanlık bu kıyım makinesi olan emperyalist kapitalist sistemden ve sınıflardan kurtulmak durumundadır…

Hazır durum ve verilerden hareketle, bu virüsün özel olarak laboratuvar ortamında üretilip insana bulaştırıldığını iddia etme durumunda değiliz. Emperyalist kapitalist burjuvaziden her türlü canilik beklenir ve onların yapmayacağı aşağılık bir iş yoktur; kitlesel katliamlar gerçekleştirmek dahil… Daha da önemlisi, virüsü bilinçli yayıp söz konusu kirli politika ve planlar yürütmemiş olsalar da yaşanan bu durum doğrudan onların eseridir. Emperyalist kapitalist sistem ve sahipleri bu felaketlerden kesinlikle sorumludur. Dünyanın yaşadığı savaş ve kıyımlar, doğa felaketleri ve doğanın yok edilmesine varan kar ve hegemonya sevdaları onların her türlü caniliğe baş vuracağını ve bütün bu yaşananlardan sorumlu olduklarını kanıtlamaya yeterdir. Kar ve hegemonya uğruna insanı savaşlara sürüp kıyımlardan geçiren, aynı nedenle doğayı tahrip edip felaketlerin eşiğine sürükleyen bu haydutların yaşanan yıkımlardan, kıyımlardan, hastalıklardan vb. vs. sorumlu olduklarını doğrular… Virüs sonuç, gerici sistem nedendir. Sonuç önemlidir ve görmezden gelinemez ama sadece sonucu görüp nedeni görmeyen yaklaşım hatalıdır. Sonucu de nedeni de ortadan kaldıran mücadele bütünlüğü veya bütünlüklü mücadele şarttır. Gerici sınıf egemenliği yıkılmadan onun sonuçlarını ortadan kaldırmak mümkün değildir. O sürekli bu sonuçları yeniden ve yeniden doğurur…

***

Yaşamı felç ederek toplumları esir alan ve emperyalist burjuvazinin fırsata çevirerek nemalanmak istediği veya mevcut korku iklimini kullanarak toplumları tesir altına alıp devrimci muhalefet ve mücadeleyi manipüle ederek sistemlerini tahkim etmek istedikleri muhtemel olan bu süreçte proleter devrimcilerin tavrı-tutumu ne olmalıdır?

Kitlesel ölümler gerçeği ile toplumlarda korku vesilesi olan pandemi durumu elbette küçümsenip yok sayılamaz. Kuşkusuz ki, ciddi bir durumdur ve ciddiye alınarak gerekli tüm tedbirler uygulanmalıdır. Gerçeği es geçerek kuru kahramanlıkla mevcut durum küçümsenemez. Bilimsel temellere dayalı rasyonel yaklaşımlar gereklidir ve buna uygun önlemler benimsenerek uygulanmalıdır. Virüs irademizden güçlü değildir yaklaşımı kör dövüşçü kahramanlıktır. Ölen insanlar gerçektir. Bu gerçek meselenin ciddiyetini ortaya koymaktadır. Buna kayıtsız olunamaz. Ancak korkunun esiri de olunamaz. Bilimsel önlem ve tedbirler uygulandıktan sonra korkuya, paniğe, karamsarlığa, umutsuzluğa gerek yoktur. En önemlisi de yaşam sürdüğü müddetçe yaşam mücadelesi de sürmek durumundadır. Bu mücadele somutta salgına-pandemiye karşı tedbirler alma biçiminde önem kazanırken, daha kalıcı ve radikal mücadelenin siyasi karakterde sürmesi de kaçınılmazdır. Görevdir. Bu görev savsaklanamaz. Gerek somut durum karşısında ve gerekse de somut duruma yol açan nedenlere karşı mücadele görevleri ertelenemez. Bu görevlerin mevcut şartlar dikkate alınarak biçimlendirilmesi veya yürütülmesi olağandır. Ancak görev ve sorumlulukların durdurulması, ertelenip tatil edilmesi benimsenemez. Demokratik ve devrimci görevler, yani siyasi mücadele en zor şartlarda yürütülen ve yürütülmesi gereken vaz geçilmez bir mücadeledir. Mücadelenin temeli ve nedeni mevcut şartlarla ortadan kalkmaz ancak şartlara uygun biçimler alır, alabilir. Olanaklar dahilinde mücadele görevleri ve sorumluluklar yürütülmeli, yerine getirilmelidir. En zor şartlarda da mücadele iradesi ortaya koyulmalı, çalışmalar olanaklar ölçüsünde yürütülmelidir. Devrimciler sessizliğe gömülemez. Şartlara teslim olamaz. Burjuvazinin kullanmak üzere fırsata dönüştürdüğü hiçbir durum karşısında yanılıp burjuvazinin istediği doğrultuya giremezler…

Geniş kitleler ve toplumla ilişkide olmak, onların ihtiyaç duyduğu zor anlarında yanlarında olmak, onları yalnız bırakmamak ve onlara moral vererek yardımcı olmak ertelenemez devrimci görev ve sorumluluktur. Onları burjuvazinin hapsetmek istediği ve yönlendirdiği şartlara mahkum edemez, burjuvazinin merhametine terk edemez, emelleri doğrultusunda yönlendirmesine rıza gösteremeyiz. Onların yanında olmak onları doğru bilgilendirip aydınlatmak, gerektiğinde yardımlarına koşmak gibi, görev ve sorumluluklarımıza sahip çıkmaktır da. Burjuvazi, sistem ve iktidarlarını gerçekler temelinde teşhir edip gerçekleri kitlelere açıklamak vaz geçilmez tutumumuz olmalıdır. Burjuvazinin manipülasyon ve fırsatçı emellerini boşa çıkarmak çalışmalarımızı tatil etmeden sürdürmemizi gerektirir. Olanaklar veya şartlar neye ve ne kadarına uygunsa o kadarını yapmalı, yapmaktan geri durmamalıyız. Proleter devrimciler salgına karşı dokunulmaz değildir elbet. Dolayısıyla uygulanması gereken tedbir ve önlemlere azami derecede özen göstermeli, kuru iradecilikle hareket etmemelidir, edemezler de. Ancak bu, bütün çalışmaların askıya alınması, sorumluluk ve görevlerin unutularak sahipsiz bırakılması ve yaratılan korku atmosferine teslim olunması anlamına gelmez, gelmemelidir. Proleter devrimcilerin görevi sadece gerici sistemin yol açtığı tek tek sonuçları ortadan kaldırmakla sınırlı değil, bu sonuçları doğuran kaynağı, yani gericiliği ortadan kaldırmaktır. Tam da bunun içindir ki, gerici sınıf ve egemenliklerine karşı mücadele vaz geçilemez, ertelenemez bir görevdir. Siyasi gericiliğe karşı mücadele, virüse karşı mücadeleye feda edilemez. Ama virüse karşı mücadele siyasi gericiliğe karşı mücadelenin aracı olarak kullanılabilir. Çünkü ikisi doğrudan bağıntılıdır; biri diğerinin kaynağı ve sebebi ve sonucudur…