Nepal Komünist Partisi-Maoist (NKP-Maoist)’in boykot ettiği Kurucu Meclis seçimlerine katılım yüzde 50’nin altındaydı. Boykot kampanyası boyunca NKP-Maoist, BNKP(M) önderliliğindeki hükümetin sansür ve tutuklama gibi çok yönlü saldırılarının hedefi oldu.
HABER MERKEZİ (01.12.2013)- Bilindiği gibi Pracahanda’nın önderliğindeki Birleşik Nepal Komünist Partisi (Maoist) (BNKP (M))’den ayrılan NKP-Maoist Merkez Komitesi geçtiğimiz temmuz ayında Pokhara’da yapmış olduğu toplantıda seçimleri boykot etme kararı almıştı. NKP-Maoist boykot kampanyasıyla ilgili yayınlamış olduğu açıklamada seçimlerin Hindistan yayılmacılığının ve emperyalizmin çıkarına yapıldığını ifade ederek “Biz mutlak anlamda Kurucu Meclis seçimlerine karşı değiliz, ancak bu seçimler halk anayasasını yazmak için değil, aksine ülkeyi Sikkimizasyon’a götürmek tasarısına dayanılarak yapılıyor. Bu sebeple partimiz, Nepal Komünist Partisi-Maoist, ikinci seçimler olarak adlandırılan bu seçimleri aktif ve güçlü bir şekilde boykot etme kararı almıştır. Bu karar halkın çıkarları ve kararına dayanmamaktadır. Biz ciddiyetle halk kitlelerini boykot hareketini etkin ve büyük bir başarı haline getirmeye çağırıyoruz” dedi. NKP-Maoist öncülüğünde yürütülen boykot kampanyasına 32 diğer siyasi parti de katıldı.
Boykot kampanyası üzerindeki baskılar
İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre seçim sürecinde ‘güvenlik önlemi’ adı altında 62000 asker, 110000 polis, 2000 APF (armed police force-silahlı polis gücü), 10000 muhbir görevlendirildi. Ancak gerçekte bu rakamın resmen açıklanandan çok daha fazla olduğu kaydediliyor. Kathmandu’nun caddelerinin silahlı kolluk güçleriyle dolu olduğu belirtiliyor.
Boykot kampanyasını bastırmak isteyen hükümet her türlü baskı yöntemini kullanmaktan çekinmedi. Boykot kampanyasını destekleyen medya birimleri internet siteleri de dahil olmak üzere kapanmaya zorlandı. Sadece NKP-Maoist’e yakın olan basın yayın organlarını değil aynı zamanda diğer basın yayın kuruluşları da boykot kampanyasına dair haber yapmamaları konusunda tehdit edildi. Bir yandan ‘davranış kuralları’ adı altında medyaya sansürlenmiş malzemeler / bilgiler servis edilirken diğer taraftan devlet ve dış güçlerden destek alan büyük burjuva-feodal medya kuruluşları boykot kampanyasıyla ilgili sürekli olumsuz haberler ve görüşler yayınladı. Kışkırtıcı haberler yayınlayarak boykot kampanyasını bastırmak için psikolojik baskı yapan burjuva-feodal medyanın yanı sıra hükümet de ‘barışçıl seçimler’ adı altında ülkeyi terörize etti. Bazı haberlere göre seçimlerden büyük çıkarı olduğu bilinen Hindistan konsolosluğu istihbarat elemanları aracılığıyla, NKP-Maoist kadroları hakkında bilgi toplandı.
300’ün üzerinde NKP-Maoist kadrosu tutuklandı
Boykot kampanyası sırasında NKP-M kadrolarına karşı polis-medya işbirliğinde adeta bir ‘cadı avı’ başlatıldı. Çok sayıda NKP-M kadrosu mesnetsiz iddialarla gözaltına alındı ve tutuklandı. Özellikle RAW (Araştırma ve Analiz Kolu (Hindistan)) Başkanı Alok Joshi ve eski ABD başkanı Jimmi Carter’ın Nepal’e gelmesinin ardından gerici hükümet, NKP-Maoist üzerindeki baskılarını arttırdı. Basında yer alan bilgilere göre aralarında NKP-Maoist Merkez Komitesi üyeleri Maya Prasad Aacharya ”Parasmani” ve Mangal Shahi’nin de bulunduğu 300’ün üzerinde NKP-Maoist kadrosu tutuklandı. NKP-Maoist üye ve taraftarlarına ait çok sayıda ev ve partiye ait bürolar basıldı.
Rolpa’da seçime katılım yüzde sıfır
Tüm bu baskılara rağmen NKP-Maoist ve beraberindeki 32 örgüt aktif bir şekilde, boykot çalışmalarını kararlılıkla sürdürdü. Yürütülen boykot kampanyası kapsamında 11 Kasım’da bir günlük bir genel grev yapıldı. Ulaşımdan, endüstri sektörüne, eğitimden diğer devlet kuruluşlarına greve katılım yoğundu. Seçimlerden bir gün önce yani 18 Kasım’da ise ulaşım grevi başladı ve seçim gününde de sürdü.
10 yıl süren Halk Savaşı boyunca ilk olarak kurtarılmış bölge olarak edilen Rolpa’da hiçbir aday köye girmeye cesaret edemedi. Parti kampanya dahilinde, Halkın Gönüllüleri’ni bir köyden diğerine yollayarak halkı bilinçlendirme çalışması yürüttü.
Seçimlere yüzde 70 katılım var yalanı
Seçimlerin ardından Nepal’den, Hindistan’a, ABD’den İngiltere’ye gerici güçler ve BBC başta olmak üzere büyük burjuva medya grupları, seçimlere katılımın yüzde 70 olduğu yalanını öne sürdü. Hükümet sözcüleri ‘radikal Maoistlerin’ boykot kampanyaları ve seçimleri engelleme çabalarına karşı, Nepal halkının yüksek oranda seçimlere katıldığını ve bu durumun Nepal için devrimci olduğunu öne sürdü.
Ancak tüm bu iddialara karşı emperyalistler ve onların güdümündeki gerici güçlere bağlı olmayan bağımsız gazeteciler ve basın yayın organları söylenenin aksine 2008 yılındaki seçimlerden bugüne Kurucu Meclis seçimlerine katılımın büyük ölçüde düştüğünü açıkladı. Nepal’da bulunan ve NKP-Maoist’in boykot kampanyasına destek veren İrlandalı bağımsız gazeteci Peter Tobin seçimlere dair yazdığı yazıda, seçimlere yüzde 70 katılım sağlandığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek gerçek rakamın yüzde 48 civarında olduğunu şu sözlerle açıkladı:
“Esasında bu kadar çabucak ilan edilen % 70’lik katılım oranı şimdiden Yeni Delhi’de yazılmış olan bir anayasanın dayatılması için kullanılacak olan bir el çabukluğudur. Çürütmek gerekirse: Eğer yüzdelik oyunundan gerçek oy kullanma rakamlarına geçtiğinizde bambaşka hikayeyle karşılaşırsınız. Düşünün ki 2008’deki Kurucu Meclis seçimlerinde 17. 6 milyon kayıtlı seçmen vardı ve bunun % 63.29’una denk gelen 11.133.760’ı oy kullanılmıştı.
Dalavere ve dışlama yoluyla bu kez kayıtlı seçmen sayısı 12.21 milyona – yani yaklaşık 5.39 milyon daha az- düşürüldü. % 70 katılım olduğu iddiasıyla birlikte değerlendirildiğinde bu durum 8.547.000 seçmen rakamını ortaya çıkarmaktadır. Yaklaşık 2. 5 milyonluk düşüş ve 2008’deki rakamlara uygulandığında bu durum % 48 katılım olduğunu ortaya çıkarmaktadır. 2008’de harcanan 4 milyar Rupee’ye karşılık 50 milyar Rupee üzerinde para (buna büyük partiler tarafından oy satın almak için harcanan “kara para” dahil değildir) harcamış olan, derinden ve arsızca çürümüş bir yapıya sahip bir ülkedeki en hileli seçim olduğunu düşündüğünüzde bu seçim pratiğinin sıfır güvenilirliğinin olduğu ortaya çıkmaktadır.”
Öte yandan 1996 yılında Halk Savaşı’nın başlatıldığı Thewang kasabasında ise tek kişi dahi oy kullanmadı. 9000 kişinin yaşadığı kasabasında hiç kimse meşru olmayan seçimlerde oy kullanmaya gitmedi. Basında yer alan bilgilere göre Thuwang’da 1878 kişi seçim için kayıt oldu ancak bunlardan yalnız 60 kişi seçmen kartlarını teslim aldı.
14 partinin aday olduğu seçimlerde ne partilerin adayları ve çalışanları ne de seçmenler seçim merkezine gitmedi.
Peter Tobin: Boykot kampanyası yenilikçi ve dinamikti
Peter Tobin NKP-Maoist’in boykot kampanyasını ise şöyle değerlendirdi: “Boykot kampanyaları yenilikçi ve dinamikti. Halkın Gönüllülerinin Gençlik Bürosu’ndaki gençliği kendilerine getirdiği ve sahip oldukları gücü ortaya çıkardığı nettir. Nepal’in politik yaşamını idare etmeye Hindistan yayılmacılarının burnunu sokmasını partinin teşhir etmesiyle birlikte tüm ilerici ve yurtsever hakların birleşik bir cephesinin temelini attı. Gündeme ilişkin radikal değişim ve gerçek özgürlük tercihini benimseyerek Janajati’lerin, marjinalize edilmişlerin, Dalit’lerin ve kent ve kasabaların alt sınıflarının güvenini boşa çıkarmadı.Boykot kampanyası ayrıca Halk Savaşı içerisinde ortaya çıkan kurtarılmış üs alanlarının ruhunu ve faaliyetlerini canlandırabilmelerini mümkün kıldı. NKP-Maoist bunu gerçek bir devrimci Maoist politikayı tekrardan yüklenerek başardı ve bu da çürümüş BNKP(M)’den ayrılmasının gerekçelerini her anlamda daha da haklı çıkarmaktadır.”
http://www.halkingunlugu.net/