Ölümsüzlerin Anısına / Mazlum CEYLAN

Devrimci ve komünist hareket; dar bir kadroyla, az bir kitlenin desteği ile yetersiz araçlarla, cesaret, azim ve sabırla, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da özgürlük, bağımsızlık ve komünizm için sınıf mücadelesi sahasına indi, iğne ile kuyu kazmaya başladılar.

Koşulların zor ve çetin olduğu süreçti, her dönem koşulların devrimcilerin alehine olduğunu biliyordular. Buna rağmen, mücadele ve savaşmayı koşullara bağlamayarak, fedakarlık ve inaçla devrimci mücadeleyi  geliştirdiler, büyüttüler.

Devrimin zor koşullarına devrimci iradeyle göğüs gerdiler, zorlukların bilinciyle özgürleştiler. Devrimin görevleri arasında ayrım yapmayarak, ölüme meydan okuyarak, en zor görevleri yerine getirmeye talip oldular onlar.

Günlerce düşman çemberi içinde çarpışarak yitirdikleri yoldaşların bedeni üzerinde çemberi yararak ilerlediler, yoldaşını düşmanın çemberinde kurtarmak için ölümsüzleştiler. Hiç birinin gözlerinde ne bir umutsuzluk nede bir tereddüt vardı. Yalnızca özlemlerini gerçekleştirecekleri sınıfsız sömürüsüz bir dünya vardı. Onları birleştiren yoldaşlık sevgisi, paylaşımı, ideolojik birliktelikti ve inandıkları devrimci dava onları bekliyordu.

Değişik coğrafyada gelenler, değişik inançlara ve değişik kimliğe sahip olanlar bir yerde birleştiler. Eski gömleği yırtıp, yeniyi giydiler. Paris komünü, Ekim devrimi, Proleter kültür devriminin derslerini kendi yaşadıkları coğrafyada pratikleştirdiler.  Şartlar zordu, koşullar onların aleyhineydi, fakat onlar; Türkiye ve K.Kürdistan’ında, imkansızı imkana, var olmayan değerleri var etmek için yola koyuldular. Proletarya partisine güven,  ezilen halkın çıkarları onları geri döndürmeyen sonsuzluğa, yolculuğa uğurlamıştı. Kazanmak kadar yenilgi, yaşamak kadar ölümde vardı bu çetin, engebeli yolda.

Yola koyulunca; ölümsüzleşenler, hedefledikleri demokratik halk devrimi ve sosyalist devrimi gerçekleşmesi gelecek nesile bıraktılar, fakat nicel birikimleri ve nitel sıçramaları gerçekleştirdiler. Bizler, onların bıraktığı birikimler üzerinde siyasi nefes alıyoruz. Onlar bu patika yolunu bizlere açmasaydılar, devrimci ve komünist hareket bugünden daha gerilerde olurdu.

İleriye atılan her adım bir düzüne programdan ileriydi. Türkiye ve K. Kürdistan emekçilerine, ezilen inançlara, ezilen milliyetlere, Kürt ulusunun sömürüden baskıdan kurtulmanın çığırını açtılar onlar. Bu yolda yürüyenler, özlemlerini gerçekleştirmek için ,Vartinikten, Nurhaklara, Kızıldereye uzandılar.

Yaşamları kısa oldu kimi önderlerin, bu biliniyordu. Bu kısa yaşamı yaşayanlardan Ocak ayında şehit düşen komünist Ali Haydar Yıldız’dır.

Kaypakkaya’nın yoldaşı, hareketin önder kadrosu, Ali Haydar Yıldız;   49 sene önce 24 Ocak 1973’de Vartinikte  şehit düştü. Burada isimlerini sayamadığımız onlarca, yüzlerce, yurtseverler, devrimciler, komünistler Ocak ayında şehit olmuşlardır.

Keza; Türkiye ve K. Kürdistan’da komünist hareketin ilk temsilcisi, Mustafa Suphi ve yoldaşları Karadeniz sularında, Kemalistler tarafında alçakca katledildiği tarihdir 28 Ocak 1921.

Alman komünist hareketin önderlerinde Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht, Alman burjuvazisi tarafında Ocak ayında  katledildi ve Dünya komünist hareketin önderi Vladimir Lenin Ocak ayında ölümsüzleşti.  Tarihin süreçleri yitirdiklerimiz açısında bizim için önemlidir, ancak; Ocak ayı bu süreçlerin içinde  daha önemli olduğu kanısındayım.

Emperyalizm ve gericiliğe karşı mücadele ederek dünyanın değişik topraklarında şehit düşenlerin anıları önünde saygıyla bir kez daha eğiliyoruz.  Gelecek özgürlük ve demokrasi için mücadele edenlerindir!