ADHK (18-03-2015) Özgürlüğün bilinci, inancı, kararlığıyla Yeni bir güne; Newroz’a giriyoruz! Efsaneye göre M Ö 612 yılında Demirci Kawa öncülüğünde halk, zalim Dehaq’a karşı ayaklanır Kral Dehaq’ın sarayı yerle bir edilir, zulmüne son verilir. Zulmünün sona erdiğine işaret olarak Demirci Kawa bir ateş yakar. O ateş Kürtlerin ve Mezopotamya’daki diğer halkların kaderini belirler, harekete geçmelerini sağlar. Özgürlüğün meşalesi “yeni gün” Newroz’un sembolü olarak tarihe geҫer. Newroz, başta Kürt ulusu olmak üzere; tüm ezilen halklar için diriliş ve özgürlüğe yürüyüşün simgesi haline gelir. M.Ö. 612 yılından sonra her 21 Mart günü, halk ateş yakarak Newroz’u coşku ile kutlar.
Günümüzde Dehak’lar, Kürdistan’da, Türkiye’de ve tüm dünyada ezilen yoksul halkların, ezilen inançların ve ezilen ulusların en doğal insani haklarını dahi gasp etmeye devam etmektedir. Baskı, zulüm ve kıyımlar dünyanın her köşesine yayılarak sürdürülmektedir.
Şimdi “modern” Dehaqlar, Türkiye’de ve Orta-Doğu’da “barış” ve “çözüm” adı altında iktidarlarını sağlamlaştırmak ve tahkim etmek için yeni yeni sahte çözüm projeleriyle hareket etmektedirler. Şimdi günümüzün Dehaq’larının bir bölümü “çözüm” adı altında oyalamalar yaparken, diğer bir kesimi kanlı katliam ve baskın çağrılarına hız vermiş durumdadırlar. “Modern “ Dehaq’ları temsil eden her iki kesim arasındaki tek fark, Çağdaş Kawa’ların direnişinin hangi yöntem ile dağıtılacağıdır.
Ancak günümüzün devrimci Kawa’ları, bütün bu oyunların farkındadır ve zalimin zülmüne, aldatmacalarına, bastırma operasyonlarına boyun eğmeyecek kadar deneyim sahibidirl Çağdaş Kawa’lar şimdi özgürlüğün yalvarmayla alınamayacağını; özgürlüğün ancak fehtedileceğini bilmektedir. Ve Türkiye-Kuzey Kürdistan ezilenlerinin tarihi, zengin deneyimlerle donanmıştır. Hafızalarında sımsıkı yer etmiş bulunan 2013 Gezi-Haziran direnişi ve 6-8 Ekim 2014 serhildanı sırasında, ayağa kalkmış milyonların devrimci eylemini; gaz, bomba, kurşun vs ile bastırma pratiğini asla unutmuş değildir. Yine halklar, bir yandan AKP tarafından çözüm süreci dillendirilirken, bir diğer yandan Kobane’de cihad’çı İŞİD faşistleri üzerinden yürütülen kanlı yıkım müdahalelerini biliyor. Şimdilerde çözüm denilen ama karmaşadan başka bir anlamı olmayan süreç yeniden köpürtülürken; hemen yanına “İç Güvenlik Paketi” konulması ve yasalaştırmaya çalışılması hikayesi, işin iç yüzünü alenen ortaya koymaktadır.
Güvenlik yasalarıyla iktidarlarını tahkim etmeye çalışan bir kafadan barış ve çözüm çıkmaz! Kendi kanlı tarihlerinin hiç bir yanıyla yüzleşmeyenlerin, 20 bin gözaltı-kayıp gerçeğinin bulunduğu bir ülkede barış ve çözümden söz etmek sadece ve sadece Türkiye egemen sömürücü sınıflarının ikiyüzlülüğünü anlatmaktan başka bir anlamı olmayacaktır!
Ezilen uluslar, ezilen inançlar, işçi ve emekçi halklarımız egemenlerin tüm bu oyunlarını akıllarından asla çıkarmamalıdır. Özgürlük, ancak uğrunda harcanacak büyük çabalar, emekler ve bedellerle kazanılacaktır. Halk kitlelerinin dağbaşlarında, sokaklarda, meydanlarda, barikatlarda kazandıklarını, zalim Dehaq’lara masabaşında onaylatarak ve bu kazanımlar üzerinde daha ileri; bambaşka yeni bir dünyaya yürüme şartıyla kazanacaktır.
Tarih henüz başka türlü bir yol icad etmedi. Kapitalist-emperyalist sistemin egemenleri taçları- tahtlarıyla alaşağı edilmeden yeni bir dünya kurmak mümkün olmayacaktır! Ve “modern” Dehaq’lar, tarihten ancak ezilen halkların, işҫi ve emekҫilerin devrimci mücadelesiyle silinip-süpürülür! Newroz, işҫi, emekҫi ve tüm ezilen, hor görülen, ötekileştirilen insanların ortak meşaleler yaktıkları bayrama dönüştürülmelidir!
Yaşasın Newroz!
Newroz Piroz Be!
AVRUPA DEMOKRATİK HAKLAR KONFEDERASYONU
Mart 2015