Perspektif Nereden Çıkar, Nedir ve Somutta Nasıl Biçimlenmelidir?

Proletarya ve halkın iktidarı zemininde devrimci alternatifin kitlelere sunulması her şeyin üstünde ve her sürecin temel devrimci siyaset tutumu olarak yer almak durumundadır.

Eğer bir süreç işletiyor ya da bir sürecin içindeyseniz ve bu sürece dönük bir siyaset geliştirecekseniz, uzağa bakmanıza gerek yoktur, bunun en yakın ve en sağlam yolu bizzat süreç denen şeye ve oradaki pratiğe bakmaktır. Siyasi sürece dair belirleyeceğiniz somut siyaset buradan çıkar; aradığınız siyaset bura pratiğinde yatmaktadır. Bura pratiği bir gerçeği yansıtmakla birlikte, bir ihtiyacı ve koşullanmış ihtiyaçlar temelinde atılan adım, yürütülen çalışma ve sağlanan gelişmeleri göstermektedir. Hem bir gerçeği ve hem de bu gerçeğin değiştirilmesi gerektiğini resmetmektedir…

Sürece bakın, ne göreceksiniz; emperyalist kriz, süreç ve sistemin bir iz düşümü olarak, ülke burjuvazisinin derin ekonomik-siyasi krizler içinde debelendiğini, bu şartların yol açtığı faşist baskı ve ağır sömürü politikaları, bu durum ve politikaların halk kitlelerine yoksulluk ve açlıkla perçinlenip yansıyan koyu faşist baskıları, burjuvazinin iç dalaş ve iç iktidar çatışmasını, bu çatışmanın devrimci harekete sunduğu olanakları ve siyasi süreçleri göreceksiniz. Burjuvazinin devrimci savaş karşısında kısmi ve göreli de olsa, taktik bir başarı elde ettiğini, illegal silahlı örgütlenme ve mücadele cephesinde derin sorunların yaşandığını, bu durumun devrim açısından önemli sorun ve kritik şartlar barındırdığını ve devrim ve mücadelesinin gelişme sorununu ve daha fazlasını göreceksiniz…

Ama şunu da göreceksiniz; kararlılık gösteren devrimci hareketlerin ısrarla örgütsel-siyasi güçlerini geliştirmeye dönük tutarlı çabasını, gelişmeye dönük devrimci dinamikleri birleştirerek demokratik- devrimci alternatifin yükseltilmesi çabasını, zorluklar ve ağır şartlar altında gösterilen devrimci iradeyi, devrimci hareketlerin dar grupçu tutuculuğu terk ederek devrim kaygısıyla hareket etmesini, devrimci hareketin tanınmış kadrolarının geçmişe dönük öz eleştirel yaklaşarak devrimci bir muhasebe temelinde sergiledikleri gelişmeyi ve devrimci yapılar arasında ortak çalışma kültürünün yükseldiğini göreceksiniz…

Özelde de şunu göreceksiniz; Kaypakkaya kökenli iki partinin birlik tartışmasında aldığı yolu ve ortak çalışma iradesini ve devrimci parti ve örgütler arasında birlik tartışmalarını göreceksiniz. Kaypakkaya yoldaşın 50. ölümsüzlük yılında Kaypakkaya orijinli iki partinin ortak etkinlik-eylem planını, uluslararası etkinlik alanında Lenin, Lüxsemburg ve Liebnechkt’lerin anma yürüyüşü ve Partizan ile Sınıf Teorisi‘nin ortak eylem kortejini, Kaypakkaya posterleriyle görkemli olan o korteji göreceksiniz. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ortak çalışmalarını, illegal ve legal alanda devrimci güçlerin ortak çalışmasını, güç-eylem birlikleri ve ittifaklarını ve açlığı, yoksulluğu, baskı ve zulmü protesto eden meydanlardaki kitleleri göreceksiniz.

Aynı zamanda bizler, komünistlerin birliği veya birlik politikasını tartışırken, ironik ofsaytla DABK sürecini tartışıyoruz!? Evet, perspektif, eksisi artısıyla, avantajı dezavantajıyla iç içe olan bu siyasi tablodan, bu siyasi tablo içindeki gerçek durumumuzdan-gücümüzden ve nesnel gerçekten çıkar.

Somut hedef ve görevlere kilitlenmeliyiz

Perspektif ise, bütün bu tablo içinde merkezi halkayı oluşturup öne çıkan en aşkın çelişkileri, bu çelişkiler zemininde biçimlenerek öne çıkan görev ve ihtiyaçları işaret ederek, bu öncelikli çelişki ve sorunlara dönük çözüm sunan taktik-stratejik ihtivadaki siyaset ya da siyaset metodudur… Hangi görev ve çalışmaları nasıl yürüteceğiz, hangilerini öne çıkararak mücadele pratiğimizde esas alacağız, örgütlenme ve çalışmalarımızı nereye, hangi hedeflere odaklayacağız? Hangi siyaset ve stratejiyle yol alıp ilerleyeceğiz, çözeceğimiz somut sorun ve çelişkiler hangileridir? Hangi çözüm metotları ve araçlarını kullanacağız? İşte bu somut veya genel perspektiftir.

O halde mesele şudur; pratik gerçek olarak işleyen karmaşık ve yoğun, bir o kadar da dağınık olan çelişki, sorun, görev ve mücadeleleri barındıran bu süreçte, basitten karmaşığa doğru ilerleme perspektifi temelinde esas-tali ayrımını unutmadan yapmalı ve doğru yapmalıyız. Böylece hedef, görev ve çalışmaları sadeleştirmiş olacağız. ‘‘Dört yana yumruk sallamak‘‘tansa, güç ve enerjimizi doğru kullanmak üzere, vurucu ve etkili darbelerle somut hedef ya da görevlere kilitlenmeliyiz.

Böylece gücümüzü doğru kullanmış olacağız. Bütün bu süreç içinde biçkin olan çelişki ve aktüel sorunları seçerek bunlar üzerine yoğunlaşıp odaklanmalıyız, yani mücadele dinamiğimizi, enerji ve siyasetimizi, somut, keskin ve canlı olan çelişki ve sorunlar üzerinde toplayıp biçimlendirmeliyiz. Böylece etkili bir mücadele pratiği ortaya koyarak kazanımlar ve ilerlemeler sağlamanın şartlarını kolaylaştırmış ya da doğru kullanmış olacağız…

Bütün bunlar yönteme tekabül eder ve esasta birer biçim sorunudur. Ve bunların ancak sağlam bir görüş temelinde yapılabileceği de kesindir. Sağlam MLM bakış açısına sahip olmadan doğru yöntem saptanıp izlenemez, devrimci perspektifle çözüm siyaseti ve stratejisi geliştirilip uygulanamaz, temsil de edilemez. Son tahlilde pratik meselenin özü de devrimci teoriye ayandır, onunla mümkün olur…

Somut perspektifin tarifi…

Bu şartlarda asgari bir görüş elde edildikten sonra, yani metot veya yöntem sorunu esasta çözüldükten sonra, mesele, yukarıda nerden çıkar ve nedir sorusu ekseninde konu ettiğimiz somut perspektifin yalın olarak ortaya koyulmasına gelip oturur. Ve verilmesi gereken yanıt burada somutlanır. Somut perspektif dediğimiz şey burada tarif edilir ya da tarif bulur…

1)-Teorik bağlamda; somut perspektifi açıklarken yola çıkacağımız genel ve/veya temel görüş, hiç şüphesiz ki, devrim ya da devrimin gerçekleştirilmesidir. Bunu atlarsak, ya gevezelik yapmış oluruz ya da boşa kürek çekmiş oluruz. Zira, devrim ve devrim uğruna görevleri ıskalayan bir yönelim devrimci anlamdan yoksundur. Özcesi, devrim veya devrimci mücadele görevi, varlık gerekçemiz olmakla birlikte, siyaset ve somut perspektif tartışmasının da anlam bulduğu temel ya da baki kaynak olarak altı çizilip baş köşeye koyulmak durumundadır.

2)- Süreç zemininde çelişki ve sorunların tespiti bağlamında:

a)-burjuvazinin iç çelişki ve çatışmaları derinleşerek keskinleşmiştir; bu cephede çatlaklar büyümektedir. Seçimler süreci bu çelişki ve çatışmanın boyutlanmasının somut nedenini oluşturmaktadır.

b)- Komprador tekelci sınıf kliklerinin iktidar dalaşı zemininde yaşadığı bu çatışma, devrimci harekete belli imkanlar sunan politik konjonktür olarak devrim lehine kullanılabilir avantajlar barındırmaktadır; iktidar ve tüm burjuva kliklerin siyasal teşhiri için uygun zemin ve propaganda olanakları doğmakta, dalaşları güçlerini zayıflatıp otorite boşluğu yaratmakta, devrimci güçlerin kullanabileceği olanak ve boşluklar doğmaktadır. Etkili ve bilinçli siyasetlerle burjuvazinin çatlakları derinleştirilip devrimci mücadeleye alan açmak mümkün hale gelmektedir vb. Bu zeminde demokratik-devrimci güçler ittifak temelinde önemli bir kuvvet yaratarak burjuva klikler üzerinde baskı kurması ve ödünler koparması mümkündür.

c)- Devrimci-demokratik cephede ittifak politikaları doğru orantılı olarak gelişip sayılı güce ulaşmıştır ki, bu cephe halklarımıza bir alternatif sunmakla birlikte, burjuva kliklerin göz ardı edebileceği bir gücü fersah fersah aşan durumdadır.

d)- Geniş halk kitleleri ve hatta farklı katmanlardan büyük toplumsal kitleler, mevcut iktidarın koyu baskılar eşliğinde derinleştirip dayanılmaz merhalelere taşıdığı yoksulluk ve açlık koşullarında patlamaya varacak büyük bir öfke biriktirmiş durumdadır.

e)-Halk kitleleri devrimci hareket ve önderlikten yoksun olmaları sebebiyle, burjuva klik muhalefeti ve partilerine yedeklenmekte, orada arayışa girmektedir.

e)- İktidarın halk düşmanı politikaları özellikle kadın sorununda tam bağnaz ve ilkel gericilik olarak hortlayıp kadın cephesinden mücadele ve direnişleri aktüel kılmaktadır.

g)-Mevcut iktidarın rantçı politikalarla ve kaynakları emperyalist şirketlere peşkeş çekerek yol açtığı sorunlar zemininde, ekolojik denge bozulması, doğa-çevre katliamı ve kıyımı derinleşirken, bu zeminde önemli bir mücadele dinamiği açığa çıkmış durumdadır.

h)-İş ve çalışma koşullarını büyük sermaye sınıfının kar ve sömürüne göre düzenleyerek işçilerin yaşam hakkını kapitalist sömürüye feda eden bu iktidar, sermaye ve patronların çıkarlarını koruma temelinde işçi kıyımlarını meşrulaştıran işçi düşmanı bir iktidar olmakla kalmamış, her türden muhalefet ve eleştiriyi bastırarak cezalandıran geniş saldırganlığıyla büyük toplumsal kitlelerde yaygın bir muhalefet ve mücadele dinamiğinin oluşmasına vesile olmuştur.

ı)- Tek adam sultasıyla en yakın yol-dava arkadaşlarını da harcamaktan sakınmayarak muhalefet cephesini olağanın ötesinde genişletmiştir.

i)- Bu iktidar devlet olanakları, hazinesini, merkez bankası rezervlerini, diğer kurumların bütçelerini, örtülü ödeneği, varlık fonunu, vakıfları, hazine mülkü ve devlet işletmelerini özelleştirme adı altında ya da özel anlaşma ve projeler kapsamında satıp peşkeş çekerek, bütün bu kaynaklarla çevresini besleyip para gücüyle etrafında tutmakta, nemalanan çete ve mafyadan kesimleri kendisine bağlayarak, ordu-polisten özel güvenlik birimleri ve yasadışı askeri örgütlemelerine, mahkemelerden savcı ve hakimlere, vali ve kaymakamlardan devlet bürokrasisine ve muhtarlara, sendikalardan spor kulüplerine, gazetelerden televizyonlara, YÖK’ten YSK’ya kadar en geniş yelpazeyi nüfuzu altına almış durumdadır. Yani paralı beslemeleri iktidarın tetikçisi ve destekçisi olarak ona güç devşirmektedir… Ne ki, bu zemin ne kadar büyük ve genişse, o kadar da gevşek ve izafidir; çıkar birliğine dayanan bu bağ çıkarların bozulması nedeniyle her an bozulup dağılmaya uygun, yatkındır…

3)-Pratik(somut) bağlamda; İçinden geçtiğimiz sürecin somut siyaseti ya da somut siyasi perspektifi; yukarıda özetlediğimiz ve sürece damga vuran stratejik-taktik nitelikteki sorun, çelişki ve çatışkıların genel çözümünden bağımsız olmamak kaydıyla, somut süreçte olanaklı olan çözümlerine dönük yürütülmesi gereken ve bunlar içinde kilit rol oynayarak öne çıkan çelişki ve çatışkıları konu alarak bunlarda yoğunlaşan ama kesinlikle halk kitlelerinin talep ve sorunlarını dikkate alan siyaseti ifade eder…

Kuşkusuz ki, bu siyaset, devrimci çizgi perspektifine dayanan çözüm tarzı özüne oturmakla birlikte, demokratik kazanımları hedefleyen, devrimci program ve çözüm önerilerini esas alan açık bir yönelim ya da propagandayla biçimlenmek durumundadır. Burjuva sınıflar düzenine karşı, proletarya ve halkın iktidarı zemininde devrimci alternatifin kitlelere sunulması her şeyin üstünde ve her sürecin temel devrimci siyaset tutumu olarak yer almak durumundadır. Bunun yanında ya da buna tabi olarak, tek- tek çatışmaları kazanarak bu mücadelelerde birikim yaratıp ilerleme mantığına uygun olarak, demokratik kazanımlarla demokrasi mücadelesinin mevzilerini geliştirerek büyütmek, her devrimci sürecin gerekli bir parçası olduğu gibi, bu süreçte de ötelenip unutulmaması gerekendir…

Bunlara göre;

Süreçteki somut perspektif bağlamında; 1)- sömürü ve emek eksenli siyaset bağlamında; derinleşen açlık ve yoksulluğun, hayat pahalılığının, zamların, ücretlerin ve elbette iktidarın yolsuzluk, yiyicilik ve hırsızlıklarının, sömürü düzeninin teşhir edilerek geniş kitlelere propaganda edilmesi, 2)- somut sürecin canlı siyasi dinamiği olan seçimler bağlamında; demokratik kazanımları hedefleyen yaygın ve etkili bir örgütlenme çalışması yürütmeyi, seçimlerde izlenecek siyaset ve ittifak politikasını ve devrimci-demokratik blok adaylarının desteklenmesi ve bütün bunlar temelinde ‘‘okun sivri ucunu‘‘ iktidara çeviren ama burjuva düzen partileri ve burjuva sistemi toptan teşhir eden devrimci yaklaşımın benimsenerek uygulanması, 3)-kadın sorunu, çevre-doğa sorunu, iş-işçi cinayetleri sorunu, çocuklara cinsel taciz ve istismar gerçeğinde iktidarın payı, iktidarın bu sorunlara yaklaşımını, komplocu, katliamcı, çeteci, illegal örgütlenme ve cinayetler gerçeğini, hukuksuzluk ve tekçi despotizmini öne çıkararak teşhir eden bir propagandanın yürütülmesi, ve 4)- özel olarak da, yerel yönetimlerde ortaya konulan halkçı, demokratik, devrimci yönetim anlayışının örnek gösterilerek propaganda edilmesi, bu zeminde burjuva iktidar ve yönetim biçimlerinin çürümüşlüğünün teşhir edilmesi şeklindeki içeriğe uygun biçimlenmelidir. İşte sürecin somut perspektifi bu çalışma ve görevlerden oluşmak durumundadır…

Ve hiç kuşkusuz ki, bütün bu çalışmalar, görevler veya somut perspektifle yürütülecek siyaset; kesinlikle ve kesinlikle kitlelerle bağları geliştirme, onları örgütleme ve devrimci örgütlenmeyi genişleterek büyütme, geleceğe hazırlama hedefinden kopmamalı, örgütsel kaygı ve devrimin ihtiyaçlarını karşılayan bir mücadelenin parçası olarak ele almayı unutmamalı, bu bilinçle hareket etmeyi göz ardı etmemelidir.

Somut perspektif olarak özetlediğimiz çerçeve kapsamında yürütülecek çalışma ve görevler başarıldığı taktirde, perspektifin önerdiği çözüm de gerçekleştirilmiş olur. Ki perspektif, hedefler, görevler ve yöntemler sunup yürütülecek çalışmayı göstererek sorunun çözümünü de göstermiş-gerçekleştirmiş olur…