Finans kapital sınıfa çok boyutlu ve konsantre bir biçimde saldırıyor. Sistematik esnekleştirme, güvencesizleştirme, işsizleştirme, sendikasızlaştırma, mülksüzleştirme, yoksullaştırma, taşeronlaştırma operasyonlarıyla sınıf hızlı ve tam anlamıyla kuşatılmak ve kadavralaştırılmak isteniyor. Maksimum kar stratejisinin bir parçası olarak devreye sokulan kompleks saldırılar, ontolojik bir mahiyet taşıyor.
Sınıfı güçsüz, örgütsüz, iradesiz bırakmayı, atomize ve amorfe etmeyi amaçlayan bu hamleler, inşa edilen Çin çalışma rejimiyle bütünleştiriliyor.
Çin /Vietnam çalışma rejiminin özü maksimum sömürü, makro tahakküm ve sınıfın köleleştirilmesine dayanır. Bu enkazlaştırma stratejisinin temel halkalarından biri taşeronlaştırmadır.
Sınıf açlık ve işsizlik tehdidiyle, taşeron cehenneminin tutsağı ediliyor. Esaret, çalışma rejimi haline geliyor.
Taşeronlaşma öz olarak sınıfın bügünün yıkımı ve geleceğinin gaspıdır. Sınıfın bilinç ve kimliğini erezyona uğratan, örgütlenme ve eylem gücünü aşındıran taşeronlaşma, sınıfa tahammüden saldırıdır. Sınıfı felç eden ve varoluş dinamiklerini sarsan bu saldırılara geleneksel yöntemlerle ve örgütlenme biçimleriyle cevap vermek mümkün değildir.
TOTAL ÖRGÜTLENME
Enformalleşme ve taşeronlaşma, “yaşayan” kapitalizmin en karakteristik özelliğidir.Yıkıcı bir enformel işleyiş olan taşeronlaşmaya, ancak supleks bir özelliğe sahip enformel örgütlenmelerle karşılık verilebilir.
Ancak enformel bir örgütlenmenin, fiili ve militan bir mücadale tarzının hayata geçirilmesiyle taşeron “vebası” yeninebilir.
Ve bu vebanın yarattığı güçsüzlük ve yenilgi duygusu ve teslim olma hali aşılabilir.
“Duvardaki sarmaşık” gibi en olmaz, imkansız gibi görülen işyerinde, tohumun yeşereceği çok küçük bir toprak parçası(sınıf mücadelesinin kendisi, gündelik akışı) sarmaşığın büyümesine, kendisi için ölüm anlamına gelen duvarda yaşayabilmesine yolaçmaktadır.
Taşeron işyerlerinin dağınık olmasına, taşeron işçilerinin bir araya gelme koşullarının olağanüstü kısıtlılığına rağmen, işyerleri stratejik önemdedir.
Bu alanda kurulacak taban örgütlenmeleri işyerinin nabzı, sınıfsal öfkenin ve kinin odağıdır. ” Bir şey yapmalı?” sorusu, taban örgütlenmelerinin başlangıcıdır.
Son derece esnek, somut sorunlar ekseninde (zorunlu olarak yarı- legal) kurulucak bu yapı, taşeron işçisini iradeleştirmeleştirmeyi amaçlar.
İzlenecek yöntem “suya atılan taş stratejisi” olmalıdır. Taşın suda yarattığı dalga senkronuna benzer tarzda, örgütlenme en güvenilir işçiden başlayarak örülmelidir.
7/24 – ÇALIŞMA ALANLARINDAN, YAŞAM ALANLARINA VE BOŞ ZAMANIN ÖRGÜTLENMESİNE
7/24, yani haftanın 7 günü 24 saat işçinin ontolojisiyle bütünleşmek ve böylesi bir örgütleme tarzı devrimci- komünist bir duruşun ya da stratejik bir duruşun ifadesidir. Özellikle taşeron örgütlenmesinde bu yaklaşım yaşamsal niteliktedir.
İşçiyi çalışma alanından, olmuyorsa yaşam alanından yakalayan ve işyeri merkezli bir ilişkilenme ve örgütlenme, taşeronda yaşanacak iletişim ve ilişkilenme sorunlarının aşılmasını sağlar.
Taban örgütlenmelerine dayanan, Total Örgütlenme olarak tanımladığım bu örgütlenme tarzıyla, son derece esnek, supleks bir yapıyla sınıfa nüfuz etmenin koşulları doğar.
Ama unutulmasın sınıf çalışması meşakkâtli, zor, yoğun bir emek ve stratejik duruş (söylem ve eylem) gerektiren bir çalışmadır. Bügünden yarına bir sonuç alınmaz. Bir biriktirme sürecidir. Total örgütlenme geleceği örme stratejisidir. Ve sınıfla ontolojik bir bütünleşmeyi zorunlu kılar.
Volkan Yaraşır