Ukrayna Üzerinden Sürdürülen Emperyalist Dalaş! -Rıza ÖZEN

Dünya çapında oluşmuş siyasal, ekonomik ve askeri güç dengelerinden ve de emperyalist bloklarından hareketle; gerek emperyalistler arası ve gerekse de emperyalist bloklar arası hegemonik mücadele ve dalaş tarih boyunca hep var olmuş ve bugün de tüm yıkıcılığı ve hızıyla devam etmektedir.

Geçmişte 1. ve 2. dünya paylaşım şavaşlarıyla toplumlara insanlığa ve doğaya büyük bir vahşet yaşatılması ve yıkım getirmiş olmaları yanında; bugünkü haliyle bölgesel ve lokal düzeyde ve vekalet savaşları biçimiyle sürüyor-sürdürülüyor olsa da, emperyalistler ve emperyalist bloklar arasında  çelişkiler giderek derinleşip şiddetleniyor. Ve bugün bölgesel düzeyde süren savaş ve çatışmaların, artık dünya çapında bir savaşın olmayacağı anlamına da gelmiyor.Emperyalizm var olduğu sürece bu risk hep var olacaktır.

Dünya egemenliğini elinde bulunduran bu güçlerin rekabeti,pazar kavgası ve buna bağlı olarak silahlanma yarışı,militarisleşmenin zirve yapmasına, üretilen nükler silahların dünyayı patlamaya hazır bir bomba haline getirmesi ve dolayısıyla insanlığı,tüm canlıların yaşamıyla birlikte, yaşadığımız gezegeni büyük bir teylike ve yıkımın eşiğine getirdiği maalesef bilinen acı bir gerçek!

Bugünkü haliyle bile  dünya egemenlik mekanizmasi ve sistemi, ezilen dünya halklarına karşı ⁸sürdürdüğü sömürü, saldırı ve işgaller,halkları birbirine düşürerek egemenlik sahasını genişletmek için çıkardıkları bölgesel savaş ve çatışmaların nelere malolduğu ve ne boyutta trajik ve acılara yol açtığını tüm dünya insanlığı görüyor ve yaşıyor. Arkasında büyük  yıkım,açlık ve yoksulluk,ölüm, katliamlar ve zorla  sürgünler.

Bunu geçmişte bölgesel olarak Balkanlarda yaptılar,Kafkaslarda yaptılar (şimdilerde de yer yer yapmaya devam ediyorlar),Afrika’da yaptılar ve Ortadoğu zaten yüzyılı aşkın bir süredir emperyalist  güç ve blokların rekabet ve çatışma sahası ve coğrafyası olmaya devam ediyor. Bu savaş ve çatışmalardan dolayı, bölge adeta harabeye ve kan deryasına çevrilmiş durumda.

Irak’da, Suriye’de,Libya ve Yemen ve de Afganistan yaşananlar ortada.Sonuç, milyonlarca ölü,milyonlarca yaralı ve milyonlarca yerinden yurdundan edilmiş ve mülteci durumuna düşürülmüş insanlar. Açlık, yoksulluk, yıkım,katliam ve soykırımlar; emperyalist kapitalizmin insanlığa sunduğu budur. Dünya çapında bu alanda yaşanmışlıklara dikatlice bakıp incelediğimizde, bu gerçeği tüm çıplaklığıyla rahatlıkla görebiliriz.

Bugün, aynı emperyalist politika-senaryo ve kurguları Ukrayna üzerinden hayata geçirmek istediklerini görüyoruz. Çok tanıdık bir senaryo! Kendileri yazıyor ve filmi de kendileri çekip,uygulamaya koyuyorlar.

Tabi ki “batı demokrasi standartları”, “Ukrayna’ın özgürlüğü” vb gibi beylik malübülatif laflar havada uçuşmaya başladı ve her zaman yaptıkları gibi devam edecek

Uzun bir süredir başta ABD,İngiltere ve Almanya gibi emperyalist devletler Ukrayna meselesini sürekli gündemde tutmaya, kaşımaya çalışıyorlardı zaten. Hatta orada ırkçı-faşist örgütlenmeleri el altından destekleyip kışkırttılar. Ve özlikle Almanya  bu konuda  önemli bir rol oynadı ve oynamaya devam ediyor.

Dünyanın ve bölgenin mevcut jeopolitik pozisyonunda, ABD ve diğer batılı emperyalist güçlere göre, Rus emperyalistlerinin  durumu oldukça zor ve karmaşık gibi gözüküyor.

Genel olarak Kafkasya’daki karmaşa, Orta Asya’daki karmaşa ve istikrarsızlık; baskı,zulüm,yolsuzluk, aile ve hanedanlıkların başına çöreklendikleri Türki cumhuriyetlerdeki patlama ve halk isyanlarına gebe bir durum sözkonusu .Ayrıca Pantürkizm ve İslamcı akımların giderek bu ülkelerde güçlenmesi ve bir de üstüne üslük, hemen yanıbaşında  Afganistan’da Talibanın iktidara gelip yerleşmesı, Selefi – şeriyatçı güçlerin gelişip güçlenmesi  için adeta geniş bir kulukça alan-coğrafya niteliğine dönüşen bir durum ortaya çıkmış oldu.

İşte bu koşullarda ve süreçte Ukrayna gibi, bölgenin önemli bir kriz ve sorunu da ısrarla devreye sokulmaya çalışılıyor.

Ukrayna üzerinden sadece iki ezeli rakip olan ABD ve Rus emperyalis gücün değil,bunun ötesinde iki emperyalis blokun, Nato ve Şengay blokun da karşı karşıya geldiğini görüyoruz.

ABD,  Nato üzerinden AB güçlerini de arkasına alarak,Rusya’ya yükleniyor ve Rusya’nın burnunun dibine kadar giderek, Ukrayna’yı batı ittifakı Nato’ya dahil ederek,askeri üstler kurarak sıkıştırmak,alan kapmak ve hakimiyetini genişletmek istiyor.

Rusya ise, bunu kendisi için bir tehdit sayarak, müsade etmek istemiyor ve Ukrayna sınırına askeri yığınak yaparak tatbikatlar yapıyor ve böyle bir şeye izin vermeyeceğinin işaretini veriyor.

Elbette buna parelel olarak ABD ve İngiltere de Ukrayna’yı silandırmaya devam ediyor.

Bu askeri ve güç gösterilerinin yanında krizin çözümü için devreye sokulan diplomatik girişim ve görüşmeler de sonuç vermemesi üzerine, ABD ve İngiltere, Ukrayna’da bulunan diplamatlarını çıkardılar. Şuan durum bu kritik evrede seyrediyor.

Yazının yukarı bölümünde de  vurguladığımız gbi, ABD  batılı müttefiklerini yanına alarak Rusya’ya yükleniyor.Rusya’yı çevreleyen bölgenin etnik,dini ve mesepsel yapısı düşünüldüğünde, selefi şeriyatçı güçlerin giderek güçleniyor olmasından en  çok etkilenen bölge halkları,işçiler emekçiler ve özellikle kadınlar olmakla birlikte; istikrarsız ve çatışmalara gebe bu geniş coğrafya, sanki ABD emperyalistleri tarafından Rusya ve esasta stratejik rakibi ve hedefi olan Çin emperyalislerinin kucağına verilmiş gibi oldu. Afganistan’dan apar topar çekilmesinin altında böyle bir etken var mıydı diye ister istemez düşünüyor insan.

Çin’le ilgi bölgeye dair şu özgün ve önemli durumu da ifade etmeden geçmeyelim. Bilindği gibi Çin kendi Uygur bölgesiyle etnik ve dini yapısından dolayı ciddi sorunlar yaşadığı ve rakip (ABD ve batılı güçler) emperyalist güçlerce sürekli kışkırtılmaya çalışılan bir bölge olduğu bilinen bir durum. Hatta Suriye  ve Irak’taki çatışmalarda İşit bünyesinde savaşanların önemli ve büyük bir gücünü Kafkasya,Orta Asya ve Uygurlardan gelenlerden oluştuğunu aktarılalan bilgilerden öğreniyorduk.

Tüm bu kaotik, karmaşık veri ve pozisyonlara rağmen, Rusya da gerek Suriye’de belirleyici güç durumuna gelmesi, Libya’daki çıkış ve atağı, Ermenistan ve Azerbaycan -Karabağ çatışmasında hakemlik rolü ve hatta son Kazakistan’da patlak veren halk hareketi ve isyanında “Birleşik Güçler Şemsiyesi” altında müdahalede yer alarak rol oynaması, hinterlantında hala güçlü bir aktör pozisyonunda olduğunu kanıtlamıştır.

Durum öyle gösteriyor ki, Rusya başta ABD ve batılı emperyalist güçlerce tüm zorlamalara ve kuşatmaya  rağmen, geri adım atacak bir güç gibi görünmüyor.

Emperyalist devletlerin veya blokların hegemonik bir siyasetle  karşılıklı hamleleri, etki gücünü ve pazar paylaşımdaki payını sürekli artırmak ve etki alanını genişletmek için, hep olmuştur ve günümüz dünyasında da bu siyaset,stratejik ve taktik hamlelerle kıran kırana devam etmektedir. Çünkü varoluşu, ayakta duruşu,sınıf dokusu ve karekteri buna dayanıyor ve bu zeminden besleniyor.

Ezilen dünya halklarının, işçilerin  emekçilerin baş düşmanı pozisyonundaki ABD emperyalistlerinin  bu hamlesiyle yapmak istediği ise, Nato şemsiyesi adı altında, batılı emperyalistleri de peşine takarak,önemli rakiplerinden olan Rus emperyalislerinin- Ukrayna ve Gürcistanı Nato’ya katarak- burnun dibine yerleşmek,Rusya’yı yıpratıp geriletmek ve arkasından, esas stratejik hedefi olan uzak Asya ve Pasifike yönelmek, geleceğin 15-20 yılı içinde muhtemelen kendi dünya hakimiyetini elinden almaya aday olan Çin’e daha güçlü bir şekilde yönelmek ve yüklenmektir. Çin’in hummalı yükselişini durdurmak,çevreleyip kontrol etmek ve sınırlamak en büyük stratejik hedefidir.

Çünkü dünyadaki güç dengelerinin giderek Asya ve Pasifike kaymaya başladığının farkında.En büyük tarihi kapışmanın da bu alanda olacağını biliyor, pozisyon ve güçlerini esasta  bu bölgeye konumlandırıyor ve tahkim ediyor.

Bugün ABD emperyalisleri tarafından Çin’e karşı yürütülen ticaret savaşları ve  Çin’lilere karşı yürütülen şöven milliyetçi ve düşmanca duyguların sürekli   canlı tutulması ve pompalanması boşuna değil.

Görüyor, yaşıyor ve tanık oluyoruz ki, bu barbarlık sistemi, baskı,zulüm,açlık ve yoksulluk,insanı ve doğayı acımasızca sömürü üzerinden,emperyalist saldırganlık,savaş ve işgaller  üzerinden,ölüm, katliam ve soykırımlar üzerinden kendini var ediyor.

Tek çözüm ve seçenek, emperyalist kapitalist barbarlığı devrimlerle durdurmak,al aşağı etmek, sömürüsüz, hakların eşit ve özgürce yaşayacağı yeni bir dünya kurmaktır.