Dersim’in Hozat ilçesinde, komplo sonucu tutuklanan 4 DHF üyesinden biri olan Yılmaz Gürgül, kaldığı hapishaneden gönderdiği mektupla tutuklanma sürecine ilişkin anlatımlarda bulundu Gürgül mektubunda, Ferhan Şensoy’un senaristliğini yaptığı Pardon filmine de gönderme yaparak, “Pardon filmini gerçek hayatta izlemek isteyenler Hozat’a uğrasınlar” dedi
HABER MERKEZİ (17.06.2016) – 24 Nisan’da Hozat’ta gerçekleştirilen bir komplo sonucunda Tahir Demirtaş, Binali Gülmez, Yılmaz Gürgül ve Serhat Boztaş tutuklanarak hapishaneye gönderildi. Tutuklanan DHF üyelerinden Yılmaz Gürgül, tutuklu bulunduğu hapishaneden bir mektup göndererek, tutuklanma süreçlerine ilişkin bilgileri paylaştı.
Gürgül gönderdiği mektubunda şu ifadelere yer verdi;
“Her birimiz zor zamanlardan geçiyoruz. Dünyanın dört bir yanında emperyalistlerin direk destekleriyle yaratılan gerici dinci terör örgütleri mazlum halkların canına kast etmeye devam ediyor. Yaşadığımız topraklardaki halklarda dünden bugüne paylarına düşeni aldı ve almaya devam ediyor. Reyhanlı katliamıyla başlayan Suruç, Ankara, Amed… Seçim uğruna onlarca katliamın bizlere yaşattıkları hala tazeliğini korumakta. Öyle bir durumdayız ki katliam mağduru aileler cenazelerini alırken cenazenin vücut bütünlüğü tam diye sevinebiliyor. Tek başına bu durum bile yaşadığımız ülkenin gerçekliğini gözler önüne seriyor. Anlatılacak, konuşulacak o kadar çok şey var ki. Bodrumlarda ortaya çıkan vahşet, yaşamını yitiren kadınlara yönelik işkenceler… Bu denli yoğunluğun arasında kendimize yönelik olarak anlatacaklarımız ne kadar önem arz eder bilmiyorum. Yine de bilgilendirme gereği duyuyorum.
Dersim Hozat’ta 24.03.2016 tarihinde şafak baskınıyla evlerimiz basıldı. Dört farklı ikametgah adresimiz ağır silahlı jandarma ve polis tarafından didik didik arandı. Yay-Sat ‘tan aldığımız materyaller, bandrollü kitaplar, yasal olarak yayınlanıp dağıtılan gazeteler, telefonlarımız… Yani anlayacağınız içerisinde yazı olan her belgeye, materyale el konuldu. Kitap Yurdu internet sitesinden aldığım kitapların yanında aldığım ayraçlar dahi ayrıntılı bir incelemeden geçirildi. (el konulan bu belge, gazete kitaplara dair Hozat Emniyet Müdürlüğü üst yazıyla emniyet genel müdürlüğüne bilgilendirmesi sonrası gelen yazı bu kitapların- belgelerin-yayınların her hangi birinin yasaklı olmadığı yönünde) Evim darmadağınık edildikten sonra zırhlı araçla emniyet müdürlüğüne götürüldük. Bir kadın arkadaşla beraber toplam dört kişiydik.
Nezarethanede kaldığımız bir günün ardından savcılığa çıkartıldık . Örgüt propagandası yapmak, Hozat Belediyesi hakkında bildiri dağıtıp devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak vs. İfadelerimizin ardından serbest bırakıldık. Hozat belediyesine karşı suç sayılan mesele, belediyeyi eleştiren bir yazı kaleme alıp halka dağıtmak ki, yazımıza konu olan eleştirilerimizi ocak ayında yapılan halka açık meclis toplantısında muhatapların yüzüne karşıda dile getirdiğimiz şeylerdi. Ki bu zaman dilimi içerisinde her hangi bir illegal örgütün adını dahi telaffuz etmezken eleştirilerimiz iyi niyetten ibaret oldu. İllegal bir örgütün illegal bir bildiriyi ulu orta yerde dağıttığı nerde görülmüş! Ben beş yıla yakın bir zamandır çalıştığım işten kaynaklı yaşadığım Hozat’ta böyle bir şey görmedim, görende olmamıştır kanımca.
Bu olayın ardından 24.04.2016 tarihinde yeniden gözaltına alındık. Hafızası güçlü! bir polis bizlere hatırlatmada bulundu “geçen ay da tam bugün buradaydınız” diye aynı günün sabahı daha önce selamımın sabahımın olmadığı sadece ismini bildiğim Hakkı Balık adlı kişi ben postaneden çıkarken ‘TİKKO’culuk yapıyorsun öyle mi? artık hedefimdesin’’ diye tehditte bulundu. Olayı anlamamanın şokunu yaşarken olayı büyütmemek adına oradan ayrıldım. Akşam saatlerinde Hozat kültür Sanat ve Dayanışma derneğinde otururken aynı şahıs yanına aile fertlerini de alarak Kaymakamlığa bağlı derneğe ve dernekte oturanlara saldırıda bulundular. Telaffuzu bizler açısından imkânsız küfürler, silahlı tehditler… Kavga tartışma derken bizlerde kendimizi savunduk. Aradan on dakika geçmeden polisler geldi. Silahını bizlere çeken şahıs hemen polislerin önüne atlayıp bundan bundan şikayetçiyim dedi. Polis bize yönelince biz önce bu adamı arayın üzerinde silah var dedik. Polisten önce davranan şahıs evet üzerimde silah var dedi. Lakin polis herhangi bir müdahalede bulunmadı. Karşı taraf sizden şikayetçi gelip ifade vereceksiniz deyince olayı anlamaktan güçlük çekerken, silahla dernek basıp küfür edenlerin, saldıranların değil , bizlerin zorla polis aracına bindirilmeye çalışılması, yaptığımız itirazlar sonucunda yürüyerek emniyete gitme tavrıyla sonuç buldu. Emniyetin girişinde didik didik arandık. Polis bizlere üzerinizde silah bıçak var mı diye sormayı da ihmal etmedi. Bahçede beklememiz sürerken biz geldikten yarım saat sonra bizden şikayetçi olanlar ellerini kollarını sallayarak herhangi bir aramaya dahi tutulmadan içeri alındılar. Bizden şikayetçi olanlar emniyete bizden sonra geliyorsa bu şikayeti nasıl ve ne ara yaptılar? Belli aralıklarla emniyete gelen Balık ailesinin ifadesini alan polisler bizlerin ifadesini almadan bizleri kelepçeleyip hastaneye ardından da jandarmaya götürüldük. Ne olduğunu anlamakta güçlük çekerken neden kelepçe? Neden jandarma? soruları arasında gidip geliyorduk. Beklenen açıklamayı polis yapmayınca Jandarma yaptı. “gözaltına alındınız, dört gün buradasınız” ifadesinde bulundu. Emniyette olayı soruşturan bir savcıya denk gelmezken adli bir vaka olayıyla ilgili ifademiz dahi alınmazken bir günlük gözaltı süresi dolmamışken neden dört gün gibi bir söylem kullandılar… Şaşkınlık içerisindeydik. Pazar günü gözaltına alındığımızda daha bir gün dolmamışken jandarmanın dört gün buradasınız demesi ve ardından pazartesi akşamı savcının ek göz altı kararı vermesi bizler açısından manidar. Bizler gözaltındayken operasyonlar devam etti. Kavga tartışma anında ilçe merkezi sınırlarında dahi olmayan arkadaşlar gözaltına alınırken kaymakamlığa bağlı Hozat Kültür ve Dayanışma Derneği de basılmış, yakın zamanda Hozat Kaymakamlığına bağlı dernekler masası tarafından denetlenen ve olumlu rapor alan dernekte bilgisayarlara gazete dergi ve kitaplara el konulmuş. El konulan bu materyallerin kısa süre önce yapılan denetlemede olumlu rapor alması ama polislerin el koyması ayrı bir tartışma konusu… Hapishanelerden gelen ‘görülmüştür’ damgalı mektuplarında soruşturmaya dahil edilmesi… Ve daha vahimi dernek aramasında çağrılan dernek başkanı ve üyesi aramaya eşlik ettikten sonra imzanız var eşlik ettiğinize dair, emniyete gelin imza atın deniliyor. Dernek başkanı ve üyesi emniyete yürüyerek imza atmaya gidiyor. Ve bu arkadaşlarda o esnada emniyette gözaltına alınıyor.
Üç günlük gözaltının ardından çıktığımız savcılıkta suçlarımızı öğreniyoruz. Örgüt üyeliği, örgüt propagandası, örgüt adına halk mahkemesi kurup özür diletme… Hakkı Balık adlı şahıs, TİKKO’culuk mu yapıyorsun diye tehdit ederken savcılıkta MKP adlı örgütten yargılandığımızı öğreniyoruz. Bizlere saldırıda bulunan Erdal Balık adlı kişide yine üzerimize asılsız iddialarda bulunmuştur. Daha önceki yıllarda Hozat öğretmen evinde bir ihale yapılmıştı. Yapılan ihale sonucunda öğretmen evinin tamiratını alan bu şahıs çalışmalarını sözleşme gereği tamamlamayınca öğretmen evi müdürü olumsuz rapor tutmuştu. Bunun üzerine bu eksikliklerin tamamlanmasına dair İl Meclis Üyesi Niyazi Akgül kaymakamlığa bildirimde bulunmuş; bunun üzerine Erdal Balık adlı şahıs 2014 yılında yerel seçimlerde desteklediğimiz İl Genel Meclis Üyesine saldırıda bulunmuştu. Aradan geçen birkaç gün sonra aileler arasındaki gerginlik artınca bu sahsın aileleri derneğimize gelerek barışma yönlü bir talepte bulunmuştu. Bu talebin ardından aileler dernekte otururken Bu şahısta 20-30 kişi akrabalarıyla derneğe gelmiş yaptığı davranışın hatalı olduğunu belirtmiş; aileler arasında gerginlik bir nebzede olsa ortadan kalkmıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra balık ailesi ile yeniden yaşamak zorunda bırakıldığımız bir husumet sonrasında meseleyi farklı şekilde öğreniyoruz. Güya bizler örgüt adına halk mahkemesi kurup özür diletmişiz. O an o ortamda bulunanların telefon sinyalleri bile tespit edilmiş! Ve yine gizli tanık ifadesi olduğunu düşünüyoruz. Gelip barışmak isteyenler kendileri, aracı olduğumuz içinde bizler suçlu oluyoruz. Şu saatte gelip oturacağız diyorlar o saatte orda olanların telefon sinyalleri tespit ediliyor. Öyle düşünüyoruz ki; bu şahıslar derneğe gelmeden bizler hakkında suç duyurusunda bulundular. Bilinçli bir komplo sonucunda otuz beş gündür Elazığ hapishanesinde tutukluyuz. Pardon filminin o sahnelerini aratmayacak bir senaryo içerisindeyiz. Ülkenin ‘Pardon’ları had safhada. Lakin bu senaryoda bizden yana olmanızı umuyoruz…
Son zamanlarda Hozat yerelinde trajikomik filmlere senaryo olacak bir yığın konu var. Bizlerin ardından yine onlarca arkadaşımız benzer senaryolarla tutuklanıp hapishaneye getirildi. HDP ilçe başkanları, demokratik kurumlarda faaliyet yürütenler… Ülke genelinde başlatılan siyasi linç kampanyasının bir örneği de Dersim ve ilçelerinde yaşanmaktadır. Fişleme skandalları hakkında herhangi bir açıklama dahi yapılmazken, bu meselede önceki olaylar gibi hasıraltı edildi. Hozat’ta tutuklamaların sebebi; fişleme dosyalarının güncel dışa vurumudur. Bu tutuklamalar; ihaleden ihaleye koşup her türlü hukuksuzlukla daha rahat at koşturmak isteyenlerin ürünüdür.
Çağrımızdır; Pardon filmini yedi boyutlu izlemek isteyenler Hozat’a uğramayı ihmal etmesinler. Sonlandırmadan belirteyim; son birkaç ayda benzer senaryolarla yirmiye yakın kişi Elazığ hapishanesinde tutuklu bulunmakta. Sesimizi duymanızı umarak çalışmalarınızda kolaylıklar diliyoruz.
Hoşçakalın…”
http://www.halkingunlugu.net/