Almanya 24 Eylül 2017 Genel seçimi ve öğrettikleri

Almanya Federal Parlamentosu için seçimlere yönelik tavır oluşturmak ve bunun uygulamasının yaratacağı enerjiyi, geniş emek kesimleri ile yeni bağlar kurmada ve antikapitalist bilinç oluşturmada bir fırsat haline getirme düşüncesiyle, MLPD ve çeşitli demokratik kurumlar ve bireylerle, Eylül 2016 tarihinde Enternasyonal Liste oluşumu gerçekleşti

Erkan Karakaplan (16-10-2017) Toplamda 16 Kurum ile beraber bir ittifak oluşturularak, seçim kampanyasının startı verildi. Berlin’de 2 Ekimde,  yapılan bir kongre ile Merkezi yönetimi ve proğramı netleşti. Almanya‘ya 10 ülkeden gelen göçmen kurumlarla adaylar belirlendi ve çalışmalar başladı.

Parlametoda olan Partilerin dışındakilerin ek katılım görevleri var. Parti 16 Eyalette 50 bin imza ve adaylar katıldıkları şehirlerde 200 tasdikli imzaya ihtiyaç olmaktadır. Bu şartları gideremeyenler seçimlere katılamıyorlardı. Bu durumu aşmak ve hedeflenen çalışmaya ulaşabilmek için önce bu koşula kilitlendik.

Bizler önümüzdeki bu formaliteyi kitlelerle aşacağımız bilinciyle çalışmalara başladık. Her şehirde standlar kurarak, gecelerde, yürüyüşlerde, seminerlerde, ev ziyaretlerinde ve tüm etkinliklerde bu çalışmaları propağanda materyalleri ile birlikte kitlelere ulaştırdık ve tüm seçime katılanlarımıza ve Enternasyonal Liste / MLPD ye gerekli imzaları topladık.

Bu kampanyamız Ağustos 2017 tarihinde kadar sürdü ve gerekli imzaları toplama kampanyamızda yüzbinlerce insana propaganda yaptık.

Ağustos ayından itibaren merkezi planlama dahilinde her alanda yürüyüş ve mitingler yapıldı. Her eyaletin özgün durumunu kapsayan bir planlamayla sokaklara çıkıldı. Eyalet başkentlerinde merkezi mitingler yapıldı. Bu çalışmalara binlerce insan katıldı ve bu mitinglerde kurumlar adına konuşmalar yapılarak siyasi duruşumuz kitlelere anlatıldı. Fabrika, okul ve alış veriş merkezlerinde takvimsel ve aciliyet göz önünde bulundurularak kitlelere seslenildi. Aynı zamanda seçim afişleri asılmaya başlanıldı ve Almanya genelinde her şehire ulaşılarak, Parlamento da bulunan ve devletten devasa seçim bütçe destekleri olan Partiler kadar olamasada,Toplam 500 bin afiş asıldı. 500 bin Enternasyonal Liste proğramı ve 1 milyona yakın aday bildirileri posta kutularına veya sokaklarda dağıtıldı.

Eylül’ün 24’ünde, seçimler gerçekleştirildi ve aldığımız oy 62 bin civarında oldu. Bugüne kadar yapılan seçim çalışmalarında MLPD açısından en başarılı sonuç olarak nitelendirildi. Genel olarak bakıldığında binde bir oy oranıdır. Bazı adaylar binde iki veya binde üç oranında oy almış, bazı sandıklarda yüzde 5 oy oranına yükselinmiş.

Seçimlerin sonuçları şu şekil de:

Seçime katılan 42 Partiden ve Lokal de 34 Parti Eyalet Listeleriyle katıldı. Halkın katılım oranı ise 76,2 %. Katılım yüksek olmasından kaynaklı bu seçimde 709 Milletvekili seçildi. Bu Almanya tarihinde en kalabalık Parlamento sayısı.

CDU/CSU      32,9 ( -8,6 )              246 Milletvekili

SPD                20,5 ( -5,2 )              153 Milletvekili

AfD                12,6 ( +7,9)                94 Milletvekili

FDP                10,7 ( +6,0)                80 Milletvekili

Linke                9,2 ( +0,6)                69 Milletvekili

Grüne                          8,9 ( +0,5)                67 Milletvekili

bu barajı aşan partilerin durum tablosu.

Toplam da 35 Parti barajı aşamadı ve hepsinin oy oranı yine toplamda yüzde beş.

Bu Tablo bizlere neyi gösteriyor ve Almanya‘nın gelecek yakın tarihinde ki görevlerimiz nelerdir ?.

Günümüzde Almanya işçi sınıfı, çıkarlarını kararlılıkla kollayan ve sosyalist bir dönüşümü hedefleyen güçlü bir oluşumdan yoksundur. Her ne kadar işçi sınıfı içerisinde kapitalist koşullardan rahatsızlık olsa da ve giderek sosyal düşüncelere sempati artsa da, belirgin bir sosyalist bilinçten henüz söz edilemez.

Daha yüksek ücret için yapılan grevlerden, doğanın kar uğruna talanına karşı gerçekleşen protesto dalgalarına kadar, taşeronluğun kaldırılmasından her türlü demokratik hak kısıtlamalarına karşı verilen mücadelelere kadar, savaş karşıtı gösterilere kadar her konuda her gün işçilerin, işsizlerin,  kadınların, gençlerin kapitalist sistemin çelişkileriyle yüz yüze geldiği mücadelelere tanık oluyoruz.

Tüm bu mücadele ve hareketlerin başarıya ulaşabilmesi için güçlü bir örgüt ve doğru biçimde dönüştürücü pratikler gerekli. Bu yüzden biz de Enternasyonal Liste ile sosyalist fikirleri bu mücadelelerin içine taşıyan ve kitle hareketlerini başarıya götürecek talep ve stratejiler geliştirme çabasına giriştik.

Almanya gibi emperyalist bir ülkede seçimlere katılırken; Sosyalizm, Komünizm, Eşitlik, Adalet, Antikapitalizm, Che Guevera, Karl Marx, Joseph Stalin ve Mao Zedung‘u savunmak elbette bu hiç kolay değil. Yinede sistemin partilere biçtiği misyon ve formatta olmayan bir Partiyle ittifak olarak seçimlere katıldık. Temel doğrularımızı, oy toplamak için geri plana almadan veya yok sayma politikası karşısında komplekse kapılmadan ilkeli bir seçim duruşu gösterdik.

Almanyada özellikle Komünizmin, Stalin ve Mao düşmanlığının yüksek olduğu şartlarda, bunun Tekelci sermayenin düşmanlığı olduğunu sokaklarda, fabrikalarda ve her alanda tartışmaya açan ve teşhir eden tek politik güç bizdik.

Ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını proğramın da işleyen yanlızca bizdik ve bu yüzden sahte soldan ve sağcı ırkçısına kadar tüm kesimler bu konuda yasaklanmamız için girişimlerde bulundu. Kürdistan ve Filistine özgürlük diye afişlerine konu yapan başka bir parti yok. Binlerce afişimizi bu yüzden parçaladılar. Yinede taviz vermeyen ve tam aksine daha da yüksek sesle tutum aldık.

Daha kaliteli hasta bakımı politikaları diye sokaklarda haykıranlar bizdik. Taşeron yaratan yasaları protesto noktasında en dik duran konuşma ve sloganlarımız taktire şayandır. Sendikaların işçi ve emekçilerin taleplerini yerine getirmesi noktasında en çok biz propaganda yaptık. Vergi sistemini eleştirerek milyarderlerden alınmasını dillendiren yine biz olduk.

Münih’te siyasi tutuklu bulunan ATIK’li 10 devrimciyi sahiplenerek yürüyüş ve mitinglerle paragraf 129 a/b yi protesto eden tek parti bizdik.

Kapitalizm‘in çevreyi ve doğayı kar hırsı için felakete uğrattığını her alanda dile getirdik. Gölgesinden faydalanmadığı her yeşili yok ettiğini kitlelere anlatan bizdik. Kapitalizmi geliştiren ve kollayan hale gelmiş bir Yeşiller partisine değilde Kapitalizm‘i eleştiren ve yıkmak isteyen, çevre bilinci olan partiye oy istedik.

Kapitalizmi sosyalleştiren bir sol parti değilde onu eleştiren ve yıkmak isteyen bir sosyalist partiye oy istedik.

Tüm bu istemlerimize işçi ve emekçilerde ilgi ve sahiplenme gelişmesin diye her türlü engellemeyle karşı karşıya kaldık. Medya zaten büyük tekellerin ellerinde ve bize karşı müthiş bir ezme ve yok sayma hamlesindeydi. Bürokrasi genel olarak bize ve fikirlerimize düşman tutum içinde. Propaganda yapmamamız için her türlü zorluğu gösterdiler.

Başından beri en gür haykırdığımız slogan ise ”Protesto soldur”. Çünkü biz  Alman tekellerinin protestoyu sağa kaydırmak için, AfD gibi çağ dışı ve neo ırkçı partiyi devreye sokacağını biliyorduk. Sermaye sistemi, bilinçlice bu partiyi yıllardır pohpohlayarak suni ve sahte gündemler yaratarak kapitalizmin krizlerini, sağ ve sol burjuva partilerinin yanlış politikalarını kamufle etmek için. Ve seçim sonrası tartışmalara baktığımızdada her tartışma AfD üzerinden gerçekleşiyor ve sanki esas tehlike buymuş izlenimini kitlelerde yaratmaya çalışıyor. Esas tehlike elbette Kapitalizm ve onun partileridir.

Parlametoya seçilen partiler ırkçı parti AfD karşıtlığı üzerinden birleşerek işçi ve emekçilerin hak gasplarına devam etme kararı almış durumdalar. İslamofobi, homofobi, mülteci düşmanları, anti semitizm ve anti komünizm noktasında üç aşağı beş yukarı aynı fikirde olanlar nasıl ırkçı ve faşist bir partiye karşı koyabilirler ki. Bu ırkçı ve faşist partiyi ancak işçiler ve emekçiler sokaklarda, fabrikalarda ve hayatı var eden tüm alanlarda sosyalist parti öncülüğünde durdurabilirler.

Önümüzdeki süreç ciddi  ve ırkçı saldırılar gerçekleşecek. Bu saldırılardan ( Almanya tarihinden öğrendiğimiz şudurki) genelde göçmenler, komünistler, işçiler ve emekçiler sırasıyla nasibini alacaklar.

Şimdiden antifaşist ve antikapitalist cephe etrafında örgütleme zamanıdır. Tarih tekerrür etmemeli bu sefer.

Bu kampanya süresince bize omuz veren ve yoldaş olan herkese emeğinden dolayı teşekkür ederiz. Geleceğimiz ve çocuklarımızın geleceğini sömürüsüz, sınıfsız ve özgür bir toplumda yaratma mücadelemizde ve mücadelenizde başarılar.

Enternasyonal Liste / ADHK adayı Erkan Karakaplan