IRKÇILIĞA, AYRIMCILIĞA VE EMPERYALİST SALDIRGANLIĞA KARŞI;
YENİ BİR DÜNYANIN MÜMKÜN OLDUĞUNU HAYKIRMAK İÇİN
1 MAYIS’TA ALANLARA!
Selam Olsun ‘Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı Dünya İşçi Sınıfı ve Ezilen Halkların Tarihine Yazanlara !
1 Mayıs’ı tarihimize yazanlar; işçi sınıfının çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve 8 saatlik işgünü talepleriyle mücadeleye başladılar ve böylece kapitalizmin kendilerine reva gördüğü yaşam koşullarına başkaldırdılar. Ve onlar, tek tek fabrikalardaki örgütlenmelerden ulusal örgütlenmelere ve giderek de uluslararası örgütlenmelere kadar varan örgütlenmelere öncülük ettiler. Onlar, mücadele deneyimleriyle; kapitalizme karşı mücadelenin ancak örgütlü bir mücadeleyle başarıya ulaşılabileceğini kavradılar ve ardılları Sovyet devrimini yaratacak boyuta kadar yükselttiler. Ҫin devrimi ve diğer ülkelerdeki demokratik devrimler ve ulusal kurtuluş mücadeleleri dünya işçi sınıfı ve ezilen halklar lehine büyük kazanımlar sağladı.
Kapitalist üretim biçimi ve ilişkilerinin dünyanın her köşesine yayıldığı ve metropol ülkelerde devasa gelişmeler gösterdiği günümüzde, zenginler daha zengin olup ve sayıları daha da azalırken; yoksullar daha fazla yoksullaşmakta; sayıları ise daha fazla artmaktadır.
Uluslararası kapitalist tekeller, derinleşen kapitalist ekonomik krizin yükünü, dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarının sırtına yüklemektedirler. Sermaye ihracıyla kendilerine boğazına kadar borçlandırdıkları ülkelerden sermayenin faizini geri alabilmek için ağır ekonomik “tedbirler” paketini dayatarak, onbinlerce emekçinin sokağa atılmasına, emeklilerin aylıklarını alamamasına ve tüm halkların daha fazla yoksullaşmasına sebep olmaktadırlar.
Öte yandan, başta ABD olmak üzere, emperyalist devletler, geçmişteki I. Ve II. Dünya savaşlarını geride bırakır düzeyde dünyanın hemen hemen her bölgesinde savaşlara sebep olmakta veya savaşları kışkırtmaktadırlar (Örneğin; Afganistan, Irak, Filistin, Kürdistan, Suriye, Kuzey Afrika, Orta Afrika-yeni işgal edilen ülke Mali vb. gibi). Kendi ülkelerinde emekçilerin ekonomik ve sosyal haklarını gaspederek yeni savaş bölgeleri açmakta veya savaşın olduğu bölgelere asker göndermekte ve silahlara yatırmaktadırlar. İşçi ve emekçilerin ücretleri ya hiç arttırılmamakta ya da piyasadaki zorunlu yaşam ihtiyaçlarının fiyatlarının gerisinde arttırılmaktadır-ki bu da verilen mücadeleler sonucunda gerçekleşmektedir-, sağlık hizmetlerinin harcamalarının büyük bölümü sağlık sigortası primi ödeyen insanlara ödettirilmektedir. Emeklilerin aldıkları aylıklar yaşamlarını geçindirmekten uzak olduğu gibi; emeklilik yaşı yükseltilerek ödenen primlerin emekli olacaklara geri ödenmesinin önüne geçilmekte ve bu primler emeklilik kasasından alınarak; devletin, halka karşı güvenlik harcamalarına, diğer bir deyimle yeni savaş harcamalarına ayrılmaktadır. Yine halktan alınan vergilerin önemli bir kısmı, sosyalist ve demokratik halk devrimlerine karşı propagandalara, anti-kapitalist, anti-emperyalist mücadele yürüten güçlere karşı kontr-örgütlenmelere harcanmaktadır.
Kısacası; “vazgeçilemez tek seçenek” olarak gösterilen kapitalist sistem, yansıtıldığı gibi demokratik değil, sosyal değil, insanların çoğunluğuna refah sunan değil; kapitalist sermaye ve onun egemenliğinin sürdürülmesi araç-gereç, örgüt ve kurumlarına tanıdığı sınırsız özgürlük dışında hiç de özgürlükçü değil. Barışçı değil, bir savaş makinesidir. Doğayı koruyan değil, daha fazla kapital için doğayı kirleten ve zenginliklerini imha eden bir sistemdir.
Dolayısıyla; 1 MAYIS’ı mücadeleleriyle tarihimize yazanların yaşadığı koşullar bugünkü ile aynı olmasa da, onların yaptığı gibi kapitalizme karşı mücadeleyi yükseltmenin ve bunu güçlü-alternatif bir örgütlenme yaratarak yürütmenin sebepleri ve koşulları var ve bizi her zamankinden daha fazla buna zorlamaktadır. Kapitalist metropollerde, “yeni ekonomik(kriz) paketleri”ne, işten atmalara, sosyal ve ekonomik hak gasplarına karşı işçi ve emekçilerin mücadelesi bugün daha da boyutlanmaktadır. Özellikle Asya ve Afrika’da emperyalistlere ve onların uşağı iktidarlara karşı mücadele hiç de küçümsenmeyecek boyuttadır. Ancak ne yazık ki; olması gereken bir örgütlülüğe ve birlikteliğe sahip değildir. Emperyalist-kapitalist sistem güçlü ve yıkılamaz değildir, ama bizlerin örgütsüzlüğü ve dağınıklılığı bu sistemin egemenlerini güçlü kılmaktadır. O halde, bu sistemin sömürü, baskı ve zulüm çarkı tarafından ezilen herkesin yeralabildiği örgütlenmeleri yaratmak ve güçlü mücadeleler örgütleyebilmek için bütün yersiz önyargıları bir kenara atarak sorumlu davranmalı ve harekete geçmeliyiz!
-Yaşasın Enternasyonal proletaryanın birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs!
-Kahrolsun Emperyalizm, Faşizm ve Her Türden Gericilik!
Mart 2013
ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)
http://www.adhk.de e-mail: info@adhk.de