Dersim Belediye Başkan Adayı Ali Tacar’le yerel seçimlere dair yaptığımız röportajı gazetemizin 79. Sayısında yayınlamıştık. Bu röportajı güncelliğini taşıdığı için sitemizde de yayınlıyoruz
HABER MERKEZİ (28-03-2014)- Hozat Belediye Başkan Adayı Ali Tacar’le yerel seçimlere dair yaptığımız röportajı gazetemizin 79. Sayısında yayınlamıştık. Bu röportajı güncelliğini taşıdığı için sitemizde de yayınlıyoruz
Dersim Demokratik Halk Dayanışması’nın sloganı “Söz yetki karar Dersim halkına”. Bu slogan nasıl bir politikaya, nasıl bir yerel yönetim anlayışına tekabül ediyor?
Şimdi bizim Halk Meclisi dediğimiz bir olgu var. O da şöyle; halk bizi seçtikten sonra biz oranın bir mülkü, amiri, şefi veyahut patronu değiliz. Biz orada o Halk Meclisi’nin altında bir koordinatörüz. Örneğin Halk Meclisi önümüze bir proje ve program koyduğu zaman biz o proje ve programı hayata geçirmek için tüm kaynakların yaratılmasının mücadelesini vereceğiz.
Mesela şehirlerarası ulaşım terminalinin yapılmasındaki çabalarımız olumsuz gelişirse veyahut biz hiçbir gayret gösteremezsek Halk Meclisi bizi orada denetleyebilmeli şunu söyleyip uyarıda bulunabilmeli: “Evet, biz belediye başkanlığına bu görevleri verdik ama belediye başkanı bu konularda suiistimalde bulunmuştur. Gerekli çaba ve gayretlerde bulunmamıştır. Kendisine belirli bir süre daha veriyoruz.” Bu şekilde eğer bu süre içerisinde de gerçekleştirilmezse Halk Meclisi bizi görevden alabilmeli. Bunun aslında anayasada yeri yok. Mevcut yasa ve kanunlarda bir meclis oluşturup, belediye başkanına bir görev verip o görevin yapılmaması halinde o görevi bırakması şeklinde bir kanun yoktur. Bu bilinen bir gerçektir. Ancak buna karşın biz irademizi Halk Meclisi’ne teslim ediyoruz. Yani biz bu iradeyi tanıyoruz birey olarak. Bundan dolayı da kendi programımıza koyuyoruz, taahhüt ediyoruz. Bu nitel değişim şu anda hiçbir belediyede söz konusu değildir. Yani insanların birçoğu bunu teorik olarak kabul etse de bunu gerçek anlamda pratikte bir karşılığı yoktur. Ama şu bir gerçektir; şimdi biz kamuoyuna kendimizi bağlayıcı bir açıklama yapıyoruz ve gittiğimiz yerlerde de bunun propagandasını yapıyoruz. Hem kentin, hem halkın beş yılını çalmamak ve zamanı doldurmak için Halk Meclisi’nin yaptırım gücünü biz irade olarak tanıyoruz ve bunun hayata geçirilmesinin mücadelesini vereceğiz. Bundan sonra da bu kentte seçilecek insanların bu model oturduktan sonra orada beş yıl oturarak halkın zamanını ve kentin zamanını çalma gibi bir lüksü olmayacak, orada iş ve icraatını kendi çağdaşlaşmasının mücadelesini yürütecektir.
Peki, Dersim’in başlıca yerel sorunları nelerdir? Buna dair Dersim Demokratik Halk Dayanışması’nın politikası nedir? Hedefleri nedir?
Şimdi DDHD’nin birinci projesi toplumun demokratikleşmesi mücadelesindeki yerel yönetimlere, halkın iradesinin esas ve net düzeyde yansımasıdır. Esas hedeflerinden biri budur. Yani bizim burjuva partiler üzerinden bir proje yarıştırma, işte onun projesi çok iyi, benim projem çok kötü tartışmasından ziyade gerçekten yapılabilir ve acil çözüm bekleyen sorunları çözme çabamız var. Halkın en temel ihtiyaçları olan kanalizasyon, altyapı, çöp, su veyahut otogar sorunu, otopark sorunu gibi şehirde acil olarak ilk bir yılda çözümlenmesi gereken sorunları çözümleyeceğiz. Bunun kaynağı nerede dendiği zaman, herkes de biliyor ki hiç kimse bir projenin yaratılmasında özel kaynak yaratmıyor. Halktan vergi adı altında çalınan değerin halka dönmesini sağlıyoruz. Burada şuna dikkat çekmek gerekiyor. Yerel yönetimlerde en iyi proje halkın iktidarlaşma projesidir. En önemli olgu ise halkın kendi geleceğine ve kentine kendisinin sahip çıkma çabasıdır. Toplum kendi kendini yönetecek bilgi ve demokrasi kültürüne sahiptir. Ancak gerici düzen bunun hayata geçmesini yasal olarak engellemektedir. Düzen erkanı halkı soyulacak yönetilecek birer köle olarak görmekte ve bu şekilde kalmasını koşullamaktadır.
Ülke genelinde şöyle bir algı var; “işte iktidar partisidir. İktidar partisinin adayına veyahut yerel yönetimdeki temsilcisine oy verirseniz yatırımların önü açılır.” Aslında bu anayasal olarak insanları şantaj altına almaktır. Yasalar ve kanunlar üzerinden şantajla oradaki o yatırımları veyahut halkın o temel ihtiyaçlarının karşılanmasını oya dönüştürme devşirme politikasıdır. Biz bunun karşısındayız. Örgütlü bir halk muhalefetiyle bizden çalınanı geri almaya ve bizim adımıza bizi yönetenleri istemiyoruz.
Seçim çalışmalarına dair biraz sohbet edelim. Seçim çalışmaları nasıl gidiyor? Hangi araçlarla yürütüyorsunuz? Halktan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Samimi duygularımla ifade ediyorum ki DDHD, Dersim’de karşılığı olan bir kurum haline gelmiştir. 12 yıl önce biz bunun tartışmasını yürüttüğümüz zaman bilfiil ben de içinde bulunmaktaydım bunu bir macera, bir ütopya gibi görmek isteyen çevreler de vardı aslında. Siz hayal kuruyorsunuz gibisinden. Esasta bir hayalin kurulmadığını, bunun yapılabilir dönüşebilir bir uygulama olabileceğinin ve Dersim halkında bir karşılığı olabileceğinin tartışmasını dersim halkıyla yürüttük. Daha sonra 2009’da programımızın Murat Kur ve yoldaşlarımızla birlikte, Dersim halkı tarafından sahiplenilerek zirveye taşındığını biz gördük. Şuan DDHD’nin en önemli vasıflarından biri insanın önce birey ve toplum olma çabası içerisinde, çağdaş bir kentin yaratılması mücadelesinde DDHD’nin programının ve yaptırım gücü olan bir halk meclisinin artık herkes tarafından kabul görmesidir. Bakın bizim dışımızdaki diğer devrimci örgütler veya Güç Birliği gibi kurumlarda da artık Halk Meclisi’nin belediye üzerinde yaptırım gücü olması gerektiğini tartışmaktadır. DDHD, bu olguyu, bir devrimci mevzi olarak Dersim’de kabul ettirmiştir. Bu DDHD şahsında Dersim halkının başarısıdır, bu başarı elbette ki 30 Mart’ta somut karşılığını bulacaktır.
Son olarak ülke gündemine dair, ülke gündeminin buraya yansımasına dair biraz sohbet edelim. Son süreçte ülke gündemini meşgul eden bir dizi gelişme yaşandı; Gezi Ayaklanması, “Yolsuzluk ve rüşvet” operasyonu adı altında AKP ve Cemaat arasında başlayan çatışmalı süreç, Berkin Elvan’ın katledilmesi ve akabinde başlayan eylemler. Bunlar Dersim halkını nasıl etkiledi? Buradaki çalışmalara nasıl yansıdı?
Ülkede yaşanan olaylar bizi de yakından etkiliyor. Berkin Elvan olaylarında Dersim’de de çok olumlu tepkiler verilmiştir. Berkin Elvan’ın katledilmesini Dersim halkı canı gönülden protesto etmiştir ve buna da önderlik eden DDHD’dir. DDHD’nin bu ciddi tepkisi Dersim halkında olumlu karşılık bulmuştur, pozitif değerlendirilmiştir. Bir çocuğun katledilmesini açıkça protesto etmek meşrudur. Yani zulme karşı direnmek her zaman meşrudur. DDHD’nin iki gün üst üste yapmış olduğu protestolar sonucunda direnen o gençlik, gerçekten de Dersim halkına bir umut vermiştir. İşte bizim temsilcilerimiz bunlardır. Temsilcilerimiz bunların içinden çıkmalıdır. Diğer taraftan öğrenci eylemlerinde de bir direniş geliştirdi ve bir umut verdi. Liseli öğrencilerimiz de Berkin için okulları boykot edip protesto yürüyüşlerine katıldı. Gerek boykot etmek, gerek seçimlere katılmak gerekse dönem dönem direnişler geliştirmek toplumsal muhalefetin örgütlülüğünü ve kitleselliğini sağlamak içindir. Yoksa onun ötesinde seçimlere büyük devasa anlamlar yüklemek doğru değildir. Örgütler de hiçbir zaman amaç değildir. Biz bu meseleye böyle bakıyoruz. Ve bundan dolayı da Gezi eylemlerinde Dersim’de damgasını vuran DDHD ve DHF’nin programıdır. programımız halkın örgütlü olarak herşeyi başaracak olgunluğa ve niteliğe sahiptir. Dersim halkı her bir toplumsal özneye kendi geleceğine kendisinin sahip çıkmasını göstermekle kelmemış aynı zamanda halka rağmen söz söyleyenleri şefçilik, bürokratlık yapanları tarihin çöplüğüne atacağı gerçekliğini de ifade etmiştir. Toplumsal muhalefeti örgütleyen kurumlarımız da buna hizmet etmektedir.
http://www.halkingunlugu.net/