Basel (20.11.2013) İsviçre Demokratik Haklar Federasyonu, merkezi etkinligini 17 Kasım Pazar günü “Yeni bir dünya halkların mücadelesiyle dogacak” şiarıyla gerçekleştirdi. Federasyonun her yıl düzenledigi ve gelenekselleştirmeyi hedefledigi etkinlik, Basel de yapıldı. Murathan Mungan`in “Karanfil” adlı şiirinden okunan bir bölümle başlatılan etkinligin girişinde Büyük Ekim Devrimi de selamlandı. Büyük Ekim Devrimi kavrayışını daha da büyüten ve ilerleten Büyük Proleter Kültür Devrimi bilinci ile dünya devrim ve komünizm mücadelesinde yaşamını yitirenler icin saygı duruşu çağrısı yapıldı.
Yapılan saygı duruşunun ardından etkinlik, İDHF Başkanı`nın açılış konuşmasıyla devam etti. İDHF Baskanı konuşmasında; emperyalistlerin Suriyedeki Esad yönetiminin, kitleler üzerindeki baskıları, diktası, katliamlarına sözde karşı görünüp ama özünde Suriye yönetiminin merkezi hegomanyaya sınırsız ve koşulsuz dahil olmasını dayattıgını belirtti. Suriye özgünlügünde ki bu katılım isteminin emperyalizmin ortadogudaki projesinin bir parçası olarak anlaşılması gerektigine dikkat çeken konuşmacı; ” Ekonomik, felsefi ve askeri olarak Suriye yönetimi anti emperyalist bir yerde olmasada ve yine sözkonusu iktidarın tüm barbar, despotçu ve katliamcı bir gelenege sahip olmasına karşın emperyal hegomanyanın bu ülkeye her türden saldırısına ve müdahalesine karşı durmak dogru olandır.” dedi.
Bir yandan emperyalizmin bu yaptırım gücüne karşı çıkarken onların iki yüzlü politikalarınıda kitleler nezlinde teşhir etme göreviyle karşı karşıya olunduguna dikkat ceken İDHF Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü; “Suriye’ye yönelik emperyalist hegomanyanın tüm plan ve uygulamaları yanısıra Rojavada Kürtler kendi iktidarlarini ilan ettiler. Federatif yönetim biçimiyle Afrin, Kobani ve Cizir de üç ayrı eyalet biçiminde yerel seçimler yasasını hazırlayacaklarını belirttiler. Kürdistanın Rojava parçasındaki bu gelişme kürt ulusunun kendi kaderini eline almasında önemli bir yeri olacagına olan inancımızla, selamlıyoruz.”
İDHF Başkanı, konusmasının devamındaTaksim-Gezi Parkından başlayıp ve Türkiye-Kuzey Kürdistanın her bir bölgesine yayılan ve hala degişik biçimlerde devam eden halk isyanını da degerlendirdi. Gezi sürecinde yükselen halk muhalefetinin belli bir birikimin patlaması olarak anlaşılması gerektigine dikkat çekerek ; ” Bu birikimin politik istemleri yalnızca bir nokta üzerinden ele almamalı ve bir çok yönlü oldugu gerçekligi gözardı edilmemelidir. Taksim-Gezi ayaklanması salt AKP iktidarına karşı onun devrilmesine yönelen bir hareket degildir, Taksim-Gezi ayaklanması salt doga tahrıbatının önlenmesi için gösterilen bir reflex degildir, bu gelecek topluma dair dersler içeren, nasıl bir yönetim, nasıl toplum meselesinde embiryonik bilinç ögeler içeren bir harekettir. Yeri gelmişken Taksim-Gezi ayaklanmasında siperlerde fizikii olarak yitirdiklerimiz, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan nın anıları önünde saygıyla egiliyoruz.” dedi.
Federasyon Baskanı`nın açılış konuşmasının ardından, İsvicre Demokratik Kadın Hareketi temsilcisi kürsüye davet edildi. İDKH temsilcisi yaptıgı konuşmasında, kadın sorununu ortaya çıkaran tarihsel-toplumsal nedenlere degindi, yine kadın sorununun genel olarak dünyadaki, özelde ise Avrupa ve ülkedeki güncel yansımalarından sözetti. Konuşmacı, fuhuşa karşı Avrupa Demokratik Kadın Hareketi`nin başlattıgı kampanyaya da degindi.
Etkinlik programı, Grup Eylül`ün sahne almasıyla devam etti. Grubun Anadolu ve Mzopotamya halklarının kendi dillerinden ezgilerin yeraldığı programları izleyiciler tarafindan begeniyle karşılandı. Sonrasında Dersim katliamının yildönümüne bianen Dersimden görüntüler konulu bir sinevizyon gösterimi yapıldı.
Sinevizyonun ardından grup Trio Mara sahne aldı. Trio Mara, okudukları Türkçe ve Kürtçe klam ve türkülerle, sese yeniden renk ve duygu veren kendilerine özgü yorumlarıyla büyük begeni topladı.
Etkinlige, REDD Sanat Kolektfi üyesi Ressamlar Sait Oral ve Kemal Yarar da izleyicilerle buluşturdukları resimleriyle destek verdiler. Sergi, etkinlik boyunca katılımcılardan ilgi gördü.
Trio Mara`nın programını tamamlamasının ardından etkinligin birinci bölümü, davul-zurna eşliginde çekilen halaylarla sona erdi.
Etkinligin ikinci bölümü BIR-KAR`ın etkinlige yazdığı mesajın okunmasıyla başladı ve Celalettin Can`ın telekonferans yöntemiyle etkinlige dahil olmasıyla devam etti. Celalettin Can konuşmasında, Dersim katliamına degindi, Rojava devrimine ve önemine vurgu yaptı, Kürt sorununun gerçek cözüm dinamiklarinin dogru anlaşılması gerektigine dikkat çekti. Ardından, Devlet ve PKK eksenli barış görüşmelerinin tıkandırılmak istendigi ve bunu barışa özlem duyan kitlelerin karşı çıkması gerektigini belirtti. Celalettin Can konuşmasını S.Cihan, Kaypakkaya ve M. Çayanlarin üzerine kaleme aldığı şiiriyle tüm katılımcılarıselamlayarak sonlandırdı.
Daha sonra Halkın Günlügü Gazetesi yazarlarından Kazım Cihan kürsüye davet edildi. Kazım Cihan konuşmasında, İbrahim Kaypakkaya’nın çıkışının Cumhuriyetçi Kemalist kalkınmacılığa karşı bir duruş oldugunu, bu duruşun kapitalist ilerlemeci uygarlık paradigmasına karşı meydan okuyuş anlamına geldigini vurguladı. Kazım Cihan konuşmasının devamında ; ” Onların “barbarları” terbiye etme anlayışı üzerine gerçekleştirdikleri katliamlara karşı durdu. Bunun için Katledilen Dersimlinin, Kürdün ve Ermeninin, Suryaninin, Keldanilerin yanındaydı. … Taksim-Gezi isyanı Devrimci Hareket açısından önemli dersler içermektedir. Kitlelerin bu başkaldırısı bizlere sorunlara yaklaşımlarımızı yeninden gözden geçirmemizi ve ele almamızı işaret etmiştir. Bu halk hareketinde Paris Komünü ve Sovyet Devrimi modelinden esilenen duruşlar mevcuttu. ……..
Dersim katliamı yil dönümü vesilesiyle katliamda yitirdiklerimizin anıları önünde saygıyla egiliyorum. Rojava daki gelişmeler Kürt ulusunun davasının yanında olanları sevindirimiştir. Erdogan, Barzaninin Diyarbakırdaki gövde gösterisi Kürt ulusal mücadelesinin tasfiye planıdır. Örülen duvarlar Lozanın yeniden inşaasıdır, çüzüm diye ortaya atilan tasfiye planınıda Lozanıda kabul etmiyoruz biz bunları yıkacağız. ” dedi.
Kazım Cihan’ın ardından Abdal Tolga İlhan sahne aldı. Halkın sözlü gelenegini ezgilerle birleştirerek güzelleştiren türküleri kendilerine has yorumlarıyla seslendiren grup begeniyle izlendi. Geniş bir repertuar hazırlığıyla gelen ve uzun süre sahnede kalan grup, programını devrim şehitleri için okudukları “Ferhat” türküsüyle sonlandırdı.
Yaklaşık 700 kişinin katıldığı etkinlik kapanış konuşmasının ardndan, davul zurna eşliginde çekilen halaylarla sona erdi.