Frankfurt’ta Rojava Paneli Gerçekleştirildi

Enternasyonal Eylem Birliği Frankfurt Rojava’ya İlişkin Bilgilendirme Paneli Gerçekleştirdi.

Frankfurt (09.12.2013) Yaklaşık iki yıla aşkın Frankfurt ve çevresindeki yerli ve göçmen devrici demmokratik  kurum ve örgütlerce oluşturulan Enternasyonal eylem Birliği platformu Rojova’ya ilişkin organize ettiği bilgilendirme paneli Rojava Yüksek Konseyi (YKK) Eş Başkanı Senem Mohammed konuşmacı olarak katılımyla gerçekleştirdi.

Frankfurt Enternasyonal Eylem Birliği Platformu adına panele ilişkin bilgilendirme yapıldıktan sonra konuşmacı olarak davet edilen Rojava Yüksek Konseyi (YKK) Eş Başkanı Senem Mohammed’e konuşması için söz veridi.Sözlerine Enternasyonal dayanışmayı selamlayarak başlayan Senem Mohammed konuşmasının devamında,rojava devrimine ilişkin somut belirlemeler ve bilgilendirmeler yaptı.

Rojova’da Kürtler Üçüncü yolda yürümeyi tercih etti.

Kürtlerin süriye’de olayların patlak vermesinin başlangıcından beri gerek Esad rejmine gereksede  demokratik olmayan  muhalefete karşı mesafeli durduğunu ifade eden  Senem Mohamed konuşmasını şu şekilde devam etti ‘‘. Bizler Kürtler olarak ne onlara karşı ne de onlar için savaşmak istemiyoruz. Bizler baştan beri halkların birlikte yaşayabileceği demokratik Süriye’den yanayız. Savaşın başlamasıyla birlikte Asad için savaşmamak bizim için önemliydi. Çünkü onun iktidarı daima Suriye’de yaşayan kürtleri ezdi. Birçok arkadaşımız öldü ya da cezaevine düştü. Birçok arkadaşımız halen Beşar Esad rejiminin cezaevlerinde yatıyor.

Kürt hareketi için baştan beri Özgür Suriye Ordusuyla’da birlikte mücadele etmeyeceği belliydi. Çünkü Özgür Suriye Ordusu baştan beri Kürt kimliğini ret ediyor. Bu nedenlerden dolayı 3. Yoldan, yani demokratik yoldan ilerlemeye karar verdik. Kürtler birçok farklı etnik ve dini kökenli insanların birlikte yaşayabileceği, gerçek anlamda demokratik bir Suriye’den yana. Bizlerin çabası, baştan beri Rojava’da her türlü etnik kökene sahip insanlarla demokratik bir yapı kurmaktı. Bu kararı vermemizden sonra birçok güç, bizi Esad’a karşı mücadele etmediğimiz için ya da onu desteklemediğimiz için suçladı.

Savaş başladığında biz toplum içinde farklı komiteler kurmaya başladık. Ekonomik, kadın sorunu ve başka sorunlarla ilişkin komiteler kurduk.

Acımasız bir savaş devam ederken toplumun yararına bir düzen kurmaya çalıştık. Toplum içinde sorunları çözmek için asayiş şubeleri kurduk. Rojava’daki toplumu ve halkları dış tehlikelerde korumak için halk kurtuluş birlikleri kurduk. Bu birlikler dıştan gelen tehlikeleri geri püskürtüyor.  Halk savunma güçleri dışında askeri kadın birlikleri de kurduk. Bizim için kadınların savunma rolü oynamasını önemliydi. Halk savunma güçlerin ve kadın savunma güçlerin görevi, Rojava’da yaşayan her türlü etkin kökenli insanları korumaktı.

Bir yılı aşkın bir süreden önce, 19 Temmuz 2012 günü Asad’ın güçlerini dışarı attık. Afrin, Kobani vb şehirler bu günden itibaren halk savunma güçlerin kontrolü altında geçti.. Rojava’da Asad’ın güçleri bulunduğu tek bölge Kamişlo’dur. Kamişlo’da birçok etnik kökenli insan yaşıyor. Asad’ın güvenlik güçleri çok fazla. Kan dökülmesini önlemek için kendimizi geri tuttuk.

Bizim kontrolümüz altında olan şehirlerde  otonomi var ve tüm sivil işler bizim kontrolümüzde yürütülüyor.

Otonomi bölgesinde bir Kürt Yüksek Konsey kuruldu. Bu sürece kadar zor bir mücadele yürütüldü.  Kazanımlarımızı ortadan kaldırmak isteyen Türkiye devleti gibi güçler var.

Suriye Özgür Ordusu Kürtlerin otonomisini ve yönetimini ret ediyorlar.

Kürtlere ve kazanımlarına en fazla saldıranların başında Cihadistler, islamiscılar, El Nusra cephesi geliyor. EL Nusra bir El kaide örgütüdür  ve tüm gücüyle Kürtlere kaldırıyor. Bu cihadistler, el kaideciler sivillere çok sert saldırdılar. Serekaniye, Afrin, Kobani gibi Rojava bölgelerine Türk devletin desteğiyle Türkiye’den gelerek saldırdılar.

Tutuklananların ve esir alınanların birçoğu barbarca bu cihadistler tarafından kafası kesilerek katledildi. Bu kökten müslümanlar sadece öldürüp katletmediler, yağmaladılarda, dini evleri saldırarak talan da ettiler. Telhasin ve Telharen’de özel olarak çocuklar ve kadınlar katledildiler. Anneler önünde çocuklar öldürüldü. Bu katliam batı dünyasında kamuoyuna maalesef yansımadı.

Telabiatta birçok camide açık fetvalar ilan edildi. Bu fetvalarda Kürt kadınları alıp tecavüz etmeye çağrıldı. Halk ve kadın savunma güçleri kendini örgütledi ve bu barbar saldırıları durdurmaya çalıştı.

Halk savunma güçleri ve kadın savunma güçleri bu barbar saldırılara karşı geldiler ve onları Kürt bölgelerinde kovdular. Bu savunma esnasında birçok savunma savaşçısı ve insan hayatını kaybetti.

Bu Cihadistler kendileri Suriyeli değiller, başka ülkelerden geliyorlar. Tunus Libya ve özelde Avrupa’dan geliyorlar. İslamistlerde yakalananların birçoğu Avrupalı kimlikleri var, Almanya kimlikli olanları var. Bu insanlar İslam adına ölmeye hazırlar. İntihar saldırısıyla kendilerini öldürüyorlar. Yezidi Kürtlerin yaşadığı köyler bu insanlar ve köyler yok edilme hedefiyle saldırıldılar. Afrin ve çevresinde çatışmalar devam ediyor. Burada bize karşı yoğun saldırılar var.

Bu fırsatta bu insanlar sadece Rojava için tehlike teşkil etmediklerini belirtmek istiyorum. Avrupa içinde tehlikeler. Bir gün Avrupa’ya döndüklerinde nasıl davranacaklarını düşünebilirsiniz.

Bu barbarlık Avrupa kamuoyuna yansımadı. Nasıl bir barbarlık ve saldırganlık yapıldığı anlatılmıyor. Onun için kamuoyuna yansıması önemli. Bu insanlar bir gün geri dönecekler buraya. Sadee cihadistler bize karşı savaşmıyor, Asad kartıları da bunlarla birleşiyor.

Şu an sadece bize karşı savaşıyorlar. Asad rejimi unutulmuş gibi. Şu an telabiat, Kobani ve Afrin’de çatışmalar var. Rojava’nın başka bölgeleri kurtarıldı ve barış var.

Kadınların rolünün önemini vurgulamak istiyorum. Kadınların rolü sadece politik değil, ekonomik ve askeri de önemli. Başlangıçtan beri Kürt kadını aktif bir şekilde bu devrime katıldı. Toplumun tüm komitelerinde ve alt örgütlenmelerinde kadınlar % 40 oranla yer alıyorlar. Kadınlar diplomaside de çok aktifler.  3 kadın akademisi var. Bu akademilerde kadınlar özel eğitim görüyorlar.  Bizler Rojava’da eş başkanlık sistemini inşa ettik, tüm komitelerde ve örgütlenmelerde bir kadın eş başkan var. Erkeklerin yönetimini ret edip baştan itibaren değiştirdik.

Rojava’da 1 yıl önce kurtuluşundan beri özel olarak otonomi yönetimini güçlendirmeye çalıştık. Farklı dinlerden ve etnik kökenlerden insanlardan oluşan bir konsey kurduk.

Hedefimiz bir gün halk tarafından seçilen bir yönetim kurmaktır. Halk konseyi kurduğumuz için rejim tarafından çok saldırı geliyor. Bizi Suriye’yi bölmekle suçluyorlar.

Ancak baştan beri hedefimizin Suriye’yi bölmek olmadığını söyledik. Biz suriyenin parçalanmasını istemiyoruz. Farklı etnik kökenden ve inançtan insanların birlikte yaşadığı bir otonomi kurmak istedik. Bu yüzden rojavada tüm ulusların içinde yer aldığı bir halk meclisi kurduk. Halk meclisinin içinde areplar da var. Bizler insanların birlikte yaşadığı bir suriye istiyoruz. Biz komşu ülkeleri için bir tehlike değiliz, tam tersine başka ülkelerden gelen cihadistler tehlikeyi yaratıyor. Bu insanlar saldırılarıyla bölge ve rojavada destabilizasyon yaratıyorlar.

Bizler baştan beri farklı faktörleri dikkate alarak yolumuzu gittik, komşularımız için tehlike değiliz. Hedefimize ulaşacağız.

Delaso ve Raka’da sözde islam cumhuriyetleri kuruldu. İslam halifeleri ilan edildi. Hiçbir insan bunu protesto etmedi. Ancak Kürtler başka dinleri ve etnik kökenlerle içeren bir otonomi yarattıklarında saldırılar ve eleştiriler başladı.

İkinci Cenevre konferansı yakında olacak. Kürtler yine katılmayacaklar. Türkiye devleti başta olmak üzere birçok güç Kürtlerin katılmasını ciddi oranda engelliyor. Bizler bunu ret ediyoruz ve bu sorunun bir parçası olarak katılmamız gerektiğini söylüyoruz.

Katılmamamızı isteyenler  bizim Suriye’yi böldüğümüzü söylüyorlar. Bizler bunu ret ediyoruz ve bizlerin de Suriye’nin bir parçası olduğumuzu belirtiyoruz.

Kürtler 100 yıl  önce yapılan konferanslarda birçok şey kaybettiler. Artık zaman 100 yıl önce gibi değil ve Kürtler de değişti.

Bizim talebimiz, kürtlerin ikinci Cenevre konferansına katılması ve taleplerini kendileri dile getirmesidir. Kimse Kürtlerin sorunların Kürtler kadar bilmiyor. O yüzden Kürtler bu konferansa katılması gerekiyor. 

Bizleri bu konferansa Suriye muhalefetin bir parçası olarak katılmaya zorluyorlar. Bizler kendi başımıza katılmak istiyoruz. Bizler bunu şovenist tutumun ve Kürt kimliğin rettine dayanan politikanın bir parçası olarak görüyoruz.

Bizler baştan beri söylüyoruz ve yine tekrarlıyoruz. Suriye sorunu sadece Kürt sorunu çözüldüğünde çözülecektir.. Kürt sorunu çözülmediği sürece Suriye sorunu da çözülemez.

Suriye sorunun Demokratik çözümü isteniyorsa Kürtlerin de sorunu çözülmeli.

Suriye’deki sorun barışçıl çözülmesi için yeni demokratik anayasa da bazı şeyler yer almalı. Farklı etnik kökenli insanların hakları bu anayasada içermeli. Yeni demokratik anayasada kadınların da hakları önemli. İslam adı altında kadınların hakları tekmelendi. Bizler kadınların hakları yer alan, yeni bir anayasa istiyoruz.

Diğer güçler, gerek ABD, gerekse de Türkiye, Kürtlerin bağımsız bir güç olarak yer almasını istemiyor, koalisyonun bir parçası olarak yer almasını istiyorlar. Onlar Suriye sorunu var diyorlar, Kürt sorunu var demiyorlar.

Kısaca ekonomik ambargolara değinmek istiyorum.. Dıştan eşyaların gelmesi sadece engellenmiyor. Özgür Suriye Ordusu Afrin herhangi bir şeyin gelmesini engelliyor. İnsanlar böyle baskı altına tutulmaya çalışılıyor.

Savaşın başlamasından beri Türkiye tarafından büyük bir ambargo var. Hiçbir şey gelmiyor. Doğu’daki cihadistler Rojava’ya bir şey gelmesini engelliyor. Irak sınırından da cihadistler bir şeyin gelmesini engelliyor.

İlaç ihtiyacı olan, hasta olan insanlar ilaçları alamıyor ve tıbbi bakım göremiyorlar. Birçok destek yollanıyor, ama bunlar başka yerlere gidiyor. Kürdistan bölgesine gelmiyor. Bu güne kadar Kürtler herhangi bir destek almadı.

Bize ciddi oranda ilaç yollayan tek yardım kurumu medico internationar’dır. Onlara bu fırsatta teşekkür etmek istiyorum.

Şu ana kadar birçok başka bölge destek ve insancıl yardım aldılar. Ama bu yardım rojava için yok. Ben kısaca rojava üzerine konuşma yapmaya çalıştım. Sorularınızı severek cevaplarım.’’ Seklinde konuşmasını bitirdikten sonra,  panel soru cevap biçiminde devam etti.

Soru cevap  bitiminde katılımcı kitle tarafından ‘’ yaşasın Enternasyonal dayanışma ‘’sloganı atılarak  panel sonuçlandırıldı.