Londra (8 Mayıs 2013) İbrahim Kaypakkaya anısına Halkın Günlüğü gazetesi tarafından “Son Süreç ve Kürt Sorunu Üzerine Tartışma Toplantısı yapıldı.
İlk konuşmacı Alevi Kültür Merkezi ve Cem başkanı İsrafil Erbil oldu. Bugün içine girilen ve adı barış konulan sürecin içinde olmadıklarını ısrarla açıkladı. Alevilerin yapılan görüşmeler içinde olmadıklarını açıklayan Erbil, Kürt meselesinin barışçı yollarla çözülmesini arzuladıklarını ve alevilik öğretisi gereği barışçı olduğunu ve eğer can kaybı olmayacaksa her alevi içtenlikle barışı destekler. Ancak biz biliyoruzki AKP ve Abdullah Öcalan’ın arasında bağlandığı söylenen görüşmeler de kesinlikle aleviler yok. Aleviler bu sürecin müdahili olmadığı için oldukça kaygılıyız. Öcalan’ın Newrozda okunan mektubunda “islam kardeşliği” vurgusunun alevileri rahatsız etmiştir ve bu nedenle barış sürecei içinde biz aleviler yokuz. Türk-İslam ekseninde Türkiye Cumhuriyeti aleviliği dışlamaktadır. Aleviler anayasal güvenceler istemektedir. Bu istek ve arzu kabul edilmiş değildir. Dolayısıyla umutlu olmadığını dile getirdi.
İkinci konuşmacı ise yazar-ressam Muzaffer Oruçoğlu oldu. Türkiye cumhuriyeti tekçi bir devlettir. Alevileri-Kürtleri ve diğerlerini yadsımıştır. Koşulların zorlaması ve Kürt hareketinin mücadelesi sonucu çözüm sürecine mecbur kalmıştır. Bu sürecin tehlikeleri mecvuttur. Kürtler silahını ve ordusunu dağıtmamalıdırlar. Bu temelde bir barış yapmaları anlaşılabilir ancak, resmi dile taviz vermemelidir. Çözüm sürecinde ana dil hakkını dayatmalıdır. İkinci bir dil veya seçmeli dil oyununa gelmemelidir. Gelişmeler göstermektedir ki önümüzdeki dönemde daha yaygın bir savaş ihtimali de gündeme gelebilir. Bu noktada Kürtlerin uyanık olması gerektiğini vurguladı.
Bir sonraki konuşmacı Halkın Günlüğü gazetesi yazarı Kazım Cihan oldu. İttihat ve Terakkiden Cumhuriyete kadar Türk egemenlerinin ulus devlet konseptinin yarattığı sonuçlara dikkat çekti. Ermeni soykırımı, Rum tehciri, Kürt katliamları, Dersim kırımı, Türk egemenlik sisteminin kuruluş felsesi ile ilişkilerini açıkladı. İttihat Terakkiyi, Jön Türkleri, Türkiye Cumhuriyetini ve ordusunu, kapitalist medeniyet paradigması ile ilerici gösteren, aynı çreçevede Tanzimat ve Meşruiyet bayrağını kaldıran kapitalist aydınlanma felsefesinin kamburlarını taşıyan Jakoben tarih anlayışyla ulus devlet konsepti ile inkarcı tekçiliğe arka çıkan Kemalist tarih anlayışının eleştirisini yaptı. Ve bunu Türkiye-Kuzey Kurdistan devrimci ilerici hareketindeki etkilerini Uluslar arası kökleriyle birlikte ortaya koydu. İşçi Partisi, CHP, MHP egemenlerinin Amerikancılığına karşı çıkma adına, TC’nin katliamcı, milli baskıcı siyasetini nasıl payanda olduklarını izah etti. Aynı şekilde dünya ve bölge koşullarının zorlamasıyla ve Kürt direniş hareketinin karşısındaki çaresizliği ile Türk egemenlerini gündeme getirdiği barış planları ve çözüm süreci dedikleri PKK’yi silahsızlandırma, Kürtleri ve ezilenleri düzene adapte etme siyasitinin mahiyeti üzerinde durdu. Komünistlerin tam hak eşitliği, ezilen ulus ve emekçilerin birliği ve hiçbir ulusa imtiyaz tanımayan resmi dil uygulamalarını rededen çözüm programını temsil ederek bütün ezilenleri ve emekçileri uyrma görevne dikkat çekti. Kürt hareketinin önderlik çizgisinin problemlerinede vurgu yaparak her halükarda ezilen Kürt ulusunun demokratik taleplerinin meşruiyetinin desteklenmesini belirtti.
Daha sonra dinleyicilerin sorduğu sorularla canlı bir atmosferde içinde geçen toplatıya yoğun bir katılım olduğu görüldü.