Mercan’da Partizan Bir Kadın ‘Gülnaz YILDIZ’ (Diren)

Partizan Gençliğin en etkin olduğu yıllar idi 1998 ve o yıl yeni gelmişti Edirne’ye.

Dersimli sürgün bir aile kızının yatılılarda geçen uzun bir hayat hikayesi onun hikayesi.

Samimi, dürüst, cüretkar ve bir o kadar da dirençli bir kadın. Duyarlı kişiliği ile gerek okul yıllarında gerekse ailesinin yanındayken bir örnek olan Gülnaz yoldaş devrimci kişiliği kendine yaşam tarzı haline getirmiş bir devrim neferiydi.

Bizlerden sonra üniversiteye gelmesine rağmen her alanda kendini devrimci teorik ve pratikle pekiştirmekte geri kalmadı. Özverisi, fedakarlığı, mücadeleyi ve yoldaşlarını yoğun bir şekilde sahiplenme duygusu onun en belirgin özelliklerindendi.

20 Ekim 2000 de Türkiye-Kuzey Kürdistan’ında cezaevlerinde uygulamaya konmak istenen F tiplerine karşı başlatılan Ölüm Orucu direnişlerinde okulda yapılan eylemlere katıldığı gerekçesiyle bizimle birlikte uzaklaştırma ceza almasına rağmen ailesinin yanına dönmemiş, o süreçte tutsak aileleriyle bizzat alakadar olmuştu.

Edirne de öğrenci evlerinde kalan tutsak aileleri ile birlikte ölüm orucu sürecini devletin büyük baskısına rağmen omuzlamış, her koşulda onların yanında olmuştur.

Bir yoldaşı şu cümlelerle anlatıyordu Gülnaz’ı; ‘Gülnaz’ı anlatmanın bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim. Yazıp yazıp silmeye başlayınca anladım. Ne çok anı ne çok yaşanmışlık biriktirmişiz meğer. Okula başladığımız ilk günlerdi ürkek birer güvercin gibiydik Gülnaz’ın sıcacık gülüşü sıcacık bakışı, içten sözleri bizi sarmalamış , yalnızlığımızı alıp götürmüştü.

19 aralık sonrası tutsak ailelerinin gelmesi bizi birbirimize daha da yakınlaştırmıştı. Evlerimiz ortak bir ev haline dönüşmüştü. Aslında Gülnaz ve diğer arkadaşların yabancısı olmadığı fakat bizim yeni tanıştığımız komün bir hayat tarzıydı bu. Belki de bu hayat tarzıydı bizi etkileyen, her zaman özlemini duyduğumuz fakat tanımlayamadığımız.  Öyle bir özlemdi ki bizim ki her birimiz tekliğimizi unutmuş bir olmuştuk.

Maoist Komünist Parti 1.Kongre sonrası Cafer ve Aydın yoldaşların ‘cüret etmek lazım’ çağrısına uyarak profesyonel faaliyet alanına geçiş yapmıştı. Cesareti ve gözü pekliğini silahlı mücadele alanında da devam ettiren Diren yoldaş, peşi sıra gerilla mücadelesine katılan diğer yoldaşlarına örnek olmuştur. ‘Kadınsız devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz’ şiarıyla kadının devrim mücadelesindeki sarsılmaz yerini birkez daha kanıtlamıştır.

17 Haziran 2005 yılında Maoist Komünist Parti (MKP) 1.kongre önderliğini oluşturan 16 yoldaşı ile birlikte faşist Türk silahlı güçleri tarafından katledildi.

Mücadeleleri mücadelemizde yaşıyor.

Anılarına saygıyla…..

Diren YAREN