Görünürde her ne kadar iki “karşıt” emperyalist güç olsalar bile aslında Rusya ve NATO ortak harekatıyla Ukrayna tamamen işgal edilmek üzeredir. Evet her iki gücün kendi çıkar esasları önceliklidir ve bu yalnızca hegemonya paylaşımıyla sınırlıdır. Her biri diğerine göre karşıt görünsede yada gösterilsede esas itibariyle aynı yönelime ve aynı stratejiye sahip güçler olarak değerlendirilmesi doğru olandır. İşte bu yüzdendir ki bu savaşta her iki gücün birinde saf tutmak savaşın tarafı olmak anlamına gelmektedir.
Ülkeler arasında imzalanan ve Uluslararası geçerliliği olan antlaşmaların yine bizzat bu güçlerce ötelenerek bir tahakkümün yada geçerliliğinin olmadığı daha net görülmüş olundu. Buradan hareketle kapital esaslı tüm antlaşmalar geçerliliği yok hükmündedir argümanı temel alınmak durumundadır. Aksi halde kapital esaslarına göre kurulmuş gayri meşru iktidarların (devletlerin) minvalinde bir siyaset izleme olasılığı güçlenmiş olur.
NATO ve Rusya ortak Ukrayna harekatı ve işgali öncesinde bu güçlerin temsilcilerince harekatın meşruluğuna dair tarihin öncesine gitmeleri, işgal harekatının tüm yıkım sonuçlarının yanısıra gelişmeleri ve tarihi çarpıtma zemini üzerinden yürümeyide ihmal etmediler. Harekatın meşruluğunu tamda bu çarpık ve yalan tarih üzerine kurdular. Kapital esaslı Uluslararası geçerliliği olan antlaşmaları manivela olarak kullandılar.
İşte tüm bu olanlara karşı iki temel olgu üzerinden meseleye yaklaşmak doğru yönde olmanın kriteri durumdadır. Bir meşrûtiyet, iki saf belirlemek. Bu iki temel olgunun referansıyla bakıldığında kapital esaslı hiçbir şeyin, özgünde antlaşma-ların-nın hükmü olmadığını savunmak ve meşrutiyetin ise insan ve doğa esasına göre ele alınmasıyla mümkündür.