Almanya Demokratik Güçbirliği Platformu’ndan Hamburg’da panel


Almanya Demokratik Güçbirliği Platformu (ADGP) Hamburg’da kitlesel katılımın ve canlı tartışmaların yürütüldüğü bir tanıtım paneli düzenledi.

HAMBURG (21. 04. 2013)-Almanya’da yaklaşık 20 Türkiye- Kuzey Kürdistanlı demokratik kitle örgütünün biraraya gelerek oluşturduğy Almanya Demokratik Güçbirliği Platformu(ADGP)’nun tanıtım panellerinin besincisi Hamburg’da gerçekleştirdi. 20 Nisan’da Alevi Kültür Merkezi’nde yapılan panele konuşmacı olarak YEK-KOM temsilcisi Yüksel Koç, ADHF temsilcisi Taylan Yılmaz, ATİF temsilcisi Süleyman Gürcan, KOM-KAR temsilcisi Şeref Akgül, DIDF temsilcisi Hüseyin Avgan ve AABF temsilcisi Cengiz Orhan katıldı.  Hatice Kar’ın moderatörlüğünü yaptığı panele kitlesel bir katılım oldu. Panelde ilk konuşmayı yapan AABF temsilcisi Cengiz Orhan, ADGP’nin oluşturulmasının tarihi önemde bir adım olduğunu belirterek bu adımı daha da büyütmek gerektiğini ve önümüzdeki dönem yapılacak olan ülkedeki yerel seçimlerde CHP’yi de içine katacak geniş bir birlikteliğin örülmesi gerektiğini belirtti. Kürt ulusunun yürüttüğü mücadeleyi Aleviler olarak meşru gördüklerini ve desteklediklerini belirten Orhan bundan sonra da mazlum Kürt ulusunun yanında olacaklarının altını çizdi. Orhan son olarak Öcalan’ın Newroz çağrısına değinerek özellikle İslam vurgusunun Alevi toplumunu rahatsız ettiğini ve kaygıyla yaklaştıklarını belirtti.

YEK-KOM: Barış Kürt hareketinin yürüttüğü mücadelenin kazanımıdır

İkinci konuşmayı yapan Yek-Kom temsilcisi Yüksel Koç ise Kürt hareketi olarak bu birliklere stratejik yaklaştıklarını bu anlamda demokratik güç birliği platformuna da bu perspektifle yaklaştıklarını belirterek bu birliğin dışında kalan diğer güçlerin de dâhil olması için çaba harcanması gerektiğini vurguladı. Koç devamında Kürt hareketinin geldiği süreci özelde de barış sürecine ilişkin fikirlerini belirterek bu sürece gelinmesinin AKP ve devletin lütfu vs olmadığını aksine Kürt hareketinin yürüttüğü mücadelenin kazanımları olduğunu belirterek böyle ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Koç örülen barış sürecine Alevilerin, sosyalistlerin ve bütün toplumsal dinamiklerin dâhil olması gerektiğini belirterek bu sürecin birlikte zafere taşınacağını belirtti.  Özellikle Alevilerin Öcalan’ın Newroz çağrısında İslam vurgusu yapması ve Alevilere değinmemesi noktasındaki eleştirileri ve kaygılarını saygıyla karşıladıklarını açıklayan Koç,  Öcalan’ın ve Kürt hareketinin Alevilere ilişkin yaklaşımlarının açık ve net olduğunu vurgulayarak kaygılanmamaları gerektiğini belirtti.

DİDF: Göçmenler ve yerli dinamiklerin birlikte mücadelesi esas alınmalı

Üçüncü konuşmacı olan DİDF temsilcisi Hüseyin Avgan ise birlikteliklerin önemine vurgu yaptıktan sonra esas olarak Türkiye-Kuzey Kürdistan’dan ziyade Avrupa’daki göçmenlerin ve yerli dinamiklerin birlikte mücadelesinin esas alınması gerektiğini belirtti. Devamında ise Avgan özellikle milliyetçiliğin ve şovenizmin etkisindeki Avrupa’daki geniş yığınları sürece dâhil etmek gerektiğini belirterek buradan Türk devleti ve hükümeti üzerinde basınç oluşturulması gerektiğinin altını çizdi.

ATİF: Göçmenlerin saldırılar karsısında biraraya gelmeliler

Dördüncü konuşmacı olan ATİF temsilcisi Süleyman Gürcan ise Almanya’daki göçmenlerin saldırılar karsısında biraraya gelmelerinin önemli olduğunu vurgulayarak, Almanya’daki ekonomik ve politik saldırıların arttığına değinerek bunların ancak birlikte mücadele edilerek püskürtüleceğini belirtti. Gürcan’ın özellikle panelde barış süreci basta olmak üzere son siyasal gelişmelere ilişkin tartışmalara dair fikir belirtmekten kaçınması ve bu tartışmalara ilişkin fikir belirten kurum ve bireyleri eleştirmesi ve bu tartışmaların DKÖlerin işi olmadığını devrimci vb güçlerin isi olduğunu belirterek, bu meselelere ilişkin tartışma yürütmenin ise ahmaklık olduğunu belirtmesi dikkat çekti.

KOMKAR: AKP faşist değil, ulusal hareket kayıtsız şartsız silah bırakmalı

Beşinci konuşmacı olan KOMKAR temsilcisi Şeref Akgül ise güç birliğinin önemli olduğunu fakat başka önemli misyonların yüklenmemesi gerektiğini belirterek, Kürt sorunu ve barış sürecine ilişkin fikirlerinin eskisi gibi aynı olduğunu silah ve şiddete dayalı bir mücadelenin yanlış olduğunu vurgulayarak gelinen süreçte barış sürecini önemsediklerini ve kayıtsız şartsız ulusal hareketin silahları bırakması gerektiğini belirtti. Devamında ise Akgül Kürt sorunu basta olmak üzere ülkedeki birçok demokratik değişimin olduğunu ve bununda AKP tarafından gerçekleştirildiğini belirterek AKP’yi faşist değerlendirmediklerini belirtti.

ADHF: Anti-emperyalist, anti-kapitalist ve anti-faşist nitelikteki birlikler önemli

Son konuşmacı olan ADHF temsilcisi Taylan Yılmaz ise öncelikle ADHF’nin niteliği ve birliklere yaklaşımını belirterek, ADHF’nin anti-emperyalist, anti-kapitalist ve anti-faşist devrimci niteliklere sahip bir kurum olduğunu belirterek birliklere de bu perspektifle yaklaştıklarının altını çizdi. Devamında ise Yılmaz nasıl olursa olsun birlik anlayışlarına karşı olduklarını ve esasen demokratik hak ve özgürlükler eksenli antikapitalist niteliklere sahip birlikleri esas aldıklarını belirtti. Yılmaz barış süreci ve son siyasal gelişmelere ilişkin de fikirlerini belirterek, örülmeye çalışılan barış sürecine üstün körü yaklaşılmaması gerektiğini vurgulayarak temkinli ve devrimci kaygılarla ele alınması gerektiğini belirtti. Devamında Yılmaz özellikle Öcalan’ın 21 Mart Newroz çağrısının gerici Türk egemenlik sistemini ve onun bütün gerici kurumlarını meşrulaştırdığını ve mevcut çağrının ve içeriğinin öncesi olmakla birlikte son 30 yılı aşan Kürt ulusunun onurlu ve meşru mücadelesinin somut kazanımlarını ileriye taşımaktan ziyade gerileten bir muhtevaya sahip olduğunu belirtti. Örülen sürece eleştirel yaklaştıklarını belirten Yılmaz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada Kürt ulusunun yürütmüş olduğu onurlu ve meşru mücadelesini sahiplendiklerini belirtip Kürt ulusunun yanında olacaklarının altını çizdi. Özellikle tarihsel bazı politik kaygılardan kaynaklı Aleviler ile Kürt hareketinin uzun yıllar biraraya gelmemelerine değinen Yılmaz mevcut durumda bu iki önemli kesimin biraraya gelerek birlikte hareket etmelerinin önemli olduğunu belirterek, özellikle Alevilerin ve kurumlarının CHP’nin arka bahçesi olmaktan vazgeçip CHP sendromundan kurtulmaları gerektiğini vurguladı. Yılmaz Alevilerin gelinen aşamada CHP’nin faşist ve Kemalist niteliğini görerek CHP ile yüzleşmeleri gerektiğini belirtti.

Katılımcıların da soru ve görüşleri ile canlı tartışmalara dâhil oldukları panel coşkulu bir atmosferde sona erdi.